Tanıdık bir ses radyolardan yükseliyor. Aslında biz onu yüzüyle tanıdık televizyon ekranlarından... Tanıdık tanımasına, ama yine de her defasında kandık şakalarına... Şakacı onun adının önüne geçen bir sıfat olarak kalmadı, adeta hayatıyla bütünleşti. Şakacı deyince hatırlanan ilk isim, Çetin Çiftçioğlu... Bu kez şakalarını radyodan yapıyor. O, Türkçe müzik yayınlarıyla İstanbul’da 106.6 frekansından yayın yapan VizyonTürk Radyo’da program yapmaya başladı ve radyoların en çok dinlenildiği zamanlarında sesini duyuruyor. Aynı zamanda radyonun genel yayın yönetmeni. Sadece sesini duyurmuyor, özlenilen, kahkahalarla izlenilen şakalarını bu kez ‘dinletiyor’ programlarda. Önümüzdeki günlerde kamera şakalarını, mikrofon şakalarına çevireceğinin de sinyallerini veriyor. Dört sene ekranlardan uzak kalan Çiftçioğlu, “Gönül bağım “ var dediği halktan uzaklaştırdığı için televizyonculara da sitemli ama o uzun arayı ürettikleriyle kapattığını söylüyor. İlk defa radyoculuk yapıyor ve müzisyenlik geçmişinin radyoculuğuna kattıklarıyla “Artık geminin kaptanıyım” diyor. Çiftçioğlu, 08.00 - 09.00 ve 17.30 - 19.00 radyo dinleyicisini VizyonTürk Radyoya bekliyor.
Televizyonda yaptığınız şaka programlarıyla tanınıyorsunuz... Yüzünüzün şakalardan tanındığını düşündüğünüz için mi radyo programcılığını seçtiniz?
Hayır ilgisi yok, para kazanmam lazım! Yıllarca biriktirdiğim projelerimi hayata geçirmem için para kazanmalıyım.
Radyonun genel yayın yönetmenisiniz. Bir radyonun başına geçebilmek için sadece mizah yeterli midir, müzik bilgisine ihtiyaç yok mudur?
İnsanların gülmeye ihtiyacı var. Ben müzikle de ilgilendim. Müzik bilgim olmasa bu işe girmezdim. Halkın ne tür müzik dinlediğini bilirim.
Hangi şakalara güleceğini de çok iyi bilirim. Televizyon programlarından önce müzisyenlik yapıyordum ve birikimleri burada kullanıyorum.
Televizyonlarda dram, vahşet var. Komedi programları yok. İnsanları güldürmek gerektiğini düşünüyorum.
İlk defa radyoculuk yapıyorsunuz, nasıl bir hazırlık yaptınız?
Kaptan köşküne oturduk, geminin rotası nasıl çizilir, ne işe yarar önce onları, radyoculuğu öğrendim. Programlarım için düşünüyorum. Birikiyor, sokaklarda halkla birlikte olursan, birçok olayla karşılaşabilirsin. Programlarda bunları anlatıyorum, anlattıklarımı şarkıyla bağlıyorum. Farklı şeyler yapıyorum.
“Televizyon gibi radyo olacağız”
Vizyon Türk Radyonun vizyonunu nasıl oluşturdunuz?
Çok renkli ve çeşitli bir radyo olacak. Sokak tiyatroları olacak. Her programın ve her şarkının bir hikâyesini anlatacağız. Konuşmak için ağzımızı açacağız. Televizyon gibi radyo olacağız!
Program ağırlıklı, ama ana tema müzik... Sadece konuşan değil, söyleyecek sözü olan bir radyo!
Sizin programınızın olduğu saatlerde diğer radyolarda da mizaha dayalı benzer programlar var, onları nasıl buluyorsunuz?
Dinlemedim! Ben radyoculuğu çözmeye çalışıyorum. Türkiye’ye Kemal Sunal’dan sonra doğal güldüren biri gelmedi. Biz ikinci Kemal Sunal filmlerinin devamıyız ama ben Kemal Sunal değilim. Onun oynadığı bütün roller biz de gerçek olmuştur. Şaka programlarında tren ittik, hava sattık, taksiye deve bindirdik. Bu anlamda her türlü duyguyu yaşayan bir milletiz. Mizah ve komedi var radyo programlarımda.
Dinleyiciler ‘Şakacı’yı radyoda nasıl karşıladı?
Çok güzel, hemen benimsediler. Bizi güldürdün diye güzel mesajlar geliyor. Halk bana “Özledik, bizi güldürdün” diyorsa, hâlâ gönül bağımız var demektir.
Genelde radyodan televizyona geçiş yapılır, sizinki tam tersi...
Birbirine paralel aslında. Tekrar görselden işitsele geçeceğim, sonra işitselden görsele geçebilirim!
Radyoda tanınan yüzünüz yok, sesiniz var, programlarda bunun sizi zorladığını düşündünüz mü?
Hissettireceksiniz, dinleyici yaşayacak. Siz yaşarsanız dinleyici de yaşar. Doğal olmak zorundasınız, olmazsanız internet gibi olur, sanal olursunuz. Dinleyici sizi yanında hissetmeli. Radyo da hayat kulvarlarından biri, içinde duygu ve müzik var. Radyoyu “Zor buldum” diyemem. Duygu olmazsa bu işi yapamazsınız.
‘Kamerayı kapadık, mikrofonu açtık!’
’Şakacı’ kimliğiniz radyoculukta da ortaya çıkıyor mu?
Eskiden televizyonda yaptığım kamera şakalarını radyodan yayınlıyorum. Eskiden radyolarda radyo tiyatroları vardı.
Bizim halkımız alışık. Bizimkisi de halk tiyatrosu. Önümüzdeki günlerde mikrofon şakalarına başlayacağız. Kamerayı kapadık, mikrofonu açtık!
‘Televizyonculara çok kırgınım’
Uzun bir ara verdiniz ve ekranlardan uzak kaldınız... Televizyonla ilgili bir projeniz var mı?
Şimdilik yok çünkü; televizyonculara çok kırgınım, ülke bu kadar gülmek isterken beni oturttukları için! Diyecekler ki o kadar çok tanındı da, bir şey yapamıyor, o yüzden radyoya geçti, alakası yok! Peki bu kadar tanındığım halde nasıl o şakaları birçok kişiye yaptım! Bu tarafından baksınlar.
Kırgınlığınız var ama bu zaman içinde televizyona projeler üretmediniz mi?
Yazdım çizdim. Artık yazı yazma zamanım geldi, birikimlerim var. İddialıyım televizyonda program yapayım ilk 10’a giremezse o gün programım bitirilsin... Radyoculuk yapmamın sebeplerinden biri de televizyonculara bu adam unutulmamış, televizyon programı yaptığı kadar radyoculuk da yaptı dedirteceğim!