Yeliz Aras Çelikel

Yeliz Aras Çelikel

yeliz.aras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Herkes sabah kolay uyanamayabilir ve alternatif ayılma şekillerini deneyebilir... İşe gidilecek, toplantıya hazırlanılacak, okula gidilecek, dersler yapılacak, evler temizlenecek, misafirler gelecek, akşama hazırlanması gereken yemekler düşünülecek, bunun gibi birçok şey akıllarda yer edecek... Hangisini yapmanız gerekirse gereksin, önce iyice bir uyanarak, güne neşeli ve hevesli başlamanız iyi gelecektir. Alternatifler arasında, yapılacak işlerinizle birlikte yürütülebilecek eğlenceli bir eylem var: Radyo dinlemek! Neşeli ve eğlenceli müzik dinleyerek heyecanlı bir sesin eşliğinde uyku mahmurluğuna veda edebilirsiniz... O zaman radyo açıldı, seçenekler arasından Süper FM seçildi ve Yalçın Alaca’nın “Günaydın” demesiyle toparlanıldı, gecenin ağırlığı karanlıkta bırakıldı. Her sabah mikrofon başında enerjisiyle dinleyicilerini uyandıran, yeni güne hazırlayan Yalçın Alaca, yıllardır radyonun sevilen seslerinden biri... Alaca’nın Zonguldak’ta başlayan radyo sevdası uzun süredir Süper FM’de devam ediyor. İnteraktif programlarıyla dinleyicileriyle sürekli iletişimde olan Alaca, ilk başladığı dönemde radyocu büyüklerinden aldığı “Ne olursa olsun, dinleyiciyi asla kırma!” öğüdünü kulağına küpe yapıyor ve dinleyicilerle arasını çok iyi tutuyor. Yalçın Alaca’yı hafta içi her gün 06.30- 10.00 saatleri arasında, cumartesi de 18.00’da “Süper 20” de dinleyebilirsiniz...

Haberin Devamı

SÜPER FM’DE DİNLEYİCİLERİNİ GÜNE HAZIRLAYAN YALÇIN ALACA, “SABAHLARI DİNLEYİCİYİ YA GÜLDÜRECEKSİN YA DA BİLGİ VERECEKSİN, ONLAR, YENİ GÜNE SENİNLE BAŞLIYOR, SABAH YAYINI HATA AFFETMEZ!” DEDİ

“Sabah yayını hata affetmez”


“Ne olursa olsun dinleyiciyi kırma!”

Radyoculuğa nasıl başladınız? Hikâyenizi anlatır mısınız?
1992 yılıydı radyoculuğa ilk başladığımda... Bir hayli eskidik aslında bu işte... O yıllarda Zonguldak’ta yaşıyordum. Zonguldak’ta hiç radyo yok, ama ben İstanbul radyolarını dinliyordum. Sonradan bir radyonun açılacağını duydum ve seçmelerine katıldım. Başlamam böyle oldu.

Ne zamandır Süper FM’desiniz?
Süper FM’de aslında ikinci dönemim. İlk başta 1,5 yıl kadar çalışıp başka bir radyoya transfer oldum. O radyoda da 1,5 yıl çalışıp tekrar Süper FM’e döndüm. Şimdi ikinci dönem de 6. yılım...

Uzun yıllar aynı radyoda olmanın radyo programcısı için bir şans olduğunu düşünüyor musunuz?
Bir kere her şey yolunda gidiyor. Sen dinleyicinin, dinleyici de senin dilinden anlıyor. Radyoda yabancılık çekilmiyor...

Dinleyicilerin yoğun katıldığı interaktif bir programınız var...
Evet, interaktif bir program. Dinleyicilerle iç içe. Böyle olması her iki taraf açısından da keyifli oluyor. Sabah yayını olması sebebiyle trafikten tutun da, hava durumuna kadar, her şeyden bahsediyorum. “Anında İstek Hattı” yapıyorum son saatte ve bu bir klasik haline geldi. İlk ulaşan dinleyicinin istediği şarkıyı çalıyorum. O da canlı yayında kendi anons ediyor. Çok eğlenceli oluyor.

Dinleyicilerle aranızı nasıl tutuyorsunuz?
Öğrendiğim bir şey var eskilerden. Ne olursa olsun, dinleyiciyi kırma. Aynen devam ediyorum bu kurala. Her dinleyicime elimden geldiğince zaman ayırır, onları dinlerim.

Unutamadığınız, “Torunlarıma da anlatacağım” dediğiniz anılar var mı, neler?
Çok eğlenceli olduğunu düşündüğüm bir anım. Hiç unutmam bir gün canlı yayında yaşlı bir amca yanlışlıkla bağlanmış, konuşuyor. Ben onun yanlışlıkla aradığının farkında değilim. O da bir radyo istasyonuna bağlandığının farkında değil! Normal konuşurken bana “Ne iş yapıyorsun?” dedi. Ben de “Radyocuyum” deyince... “Radyo mu tamir ediyorsun?” diye sormuştu. Canlı yayında geçen komik ve ilginç bir diyalog olmuştu.

Kendinizi en iyi hissettiğiniz yayın saati hangisi, neden?
Aslında sabah saati benim için çok iyi. Hani uykusuzluk bir yana, ama sabahın verdiği enerji daha bir başka. Sabahları her şey sıfır kilometre oluyor. Dinleyici belki yolda işine giderken, ya da arabasındayken benden bazı şeyleri ilk duymuş oluyor. Bu bana daha çok keyif veriyor.

Haberin Devamı

“Milyonları yeni güne hazırlıyorum”
Sabah vakitleri program yapmanın zorlukları var mı?
Sabah yayını diğer zaman dilimlerine göre daha önemli. Bir kere güne benimle başlayan milyonlarca insanı yeni güne hazırlıyorum.
Sabah insanları ya güldüreceksin, ya bilgilendireceksin ya da iyi şarkı çalacaksın. Sabah yayını hata affetmez...

Her gün aynı enerjiyi yakalayabiliyor musunuz, belirlediğiniz bir formül var mı?
Her gün aynı enerji içimde yoksa bile bunu asla belli etmem. Bunu kimse anlamaz, ama her gün enerjiyi yakalıyorum...
Eğer bu enerjiyi kaybedersem o zaman radyoculuğu bırakırım... Enerjiyi yakalamanın formülü aslında, bana göre düzenli bir yaşam ve bu işi sevmek.

Haberin Devamı

“Radyoculuk vazgeçilmez bir keyif!”
Radyoculuğun sizin için anlamı nedir?
Radyo bana göre vazgeçilmez bir keyif. Radyoculuk ise bu keyfin içinde bir kaptan olmak gibi...

Konuklu programlar da yapıyorsunuz... En eğlenceli, en zor, en hüzünlendiğiniz konuklar kimlerdi?
En eğlenceli geçen konuğum Yusuf Güney ile olandı. Çok komik ve eğlenceli. Benim için zor geçen yayın Kıraç’la oldu. Kıraç konuk olduğunda teknikten tutun diğer unsurlara kadar aksaklıklar yaşamıştık.
Bu arada bu yazıyı okuyacak olan diğer radyocu arkadaşlarım varsa hatırlatayım, Kıraç demleme çay seviyor, sallama değil! Hüzünlendiğim bu zamana kadar olmadı, ama her konuğun kendine ait gerek albüm, gerek, müzik şirketi gerek promosyon anlamında çok sıkıntıları olduğuna şahit oldum. Kimi isimler hak ettikleri yerde değiller. Bunları öğrenince hüzünlenmiyor değilim...