Erhan Konuk... Yıllardır radyodan ses veren, 23 yıldır da TRT’de yayınlanan ‘Pop Saati’ programıyla hafızalara kazınan ve özellikle 1980’lere tanıklık edenlerin aklına gelen ilk isimlerden biri... Yıllardır radyo ve televizyondaki programlarını birlikte sürdürdüğünden dolayı Konuk’un adının yanına devamlı ‘istikrar’ iliştiriliyor. O bundan çok memnun... Bu istikrarını işini sevmesine, yitirmediği heyecanına bağlıyor ve istikrarlı olmanın cevabını da çok iyi aldığını söylüyor. “24 saat müzikle yatıp kalkıyorum, her yere giderim, her yerde röportaj yaparım” diyen Konuk, daha 5 yaşındayken yorganı kafasına kadar çekip yatağının içinde dedesinin pilli radyosuyla akdeniz radyolarını dinliyormuş... Uzun yıllar bu işi yapmasına ve tecrübe edinmesine rağmen radyoları dinlemekten vazgeçmeyeceğini söyleyen Konuk, “Yaptığınız işin yurtdışında nasıl yapıldığını bilmeniz, hergün yeni bir şeyler öğrenmeniz gerekir” dedi ve ‘Ben oldum’ durumunun hayatında hiçbir zaman olmadığını vurguladı. Ayrıca İletişim fakültelerinde akademisyenlik yapan Konuk’un öğrencilere ilk öğüdü “Mutlaka bu işin okulunu okusunlar, kendilerine yatırım yapsınlar ve yabancı dil öğrensinler...” TRT radyolarında 5 farklı programla dinleyicilerinin karşısına çıkan Konuk, farklı formattaki bir programa da imza atıyor ve Türkiye’deki özel radyolardaki programcılarla TRT çatısı altında birlikte program hazırlıyor, onların müzik listelerini dinleyicileriyle paylaşıyor. Erhan Konuk’la 26 yıllık radyo serüvenini, radyoculuğu ve programlarını konuştuk...
Uzun yıllar TRT radyolarından ses veren Erhan Konuk, istikrarını işini sevmeye, ilk günkü heyecanına bağlıyor ve bunun cevabını çok iyi aldığını söylüyor
Uzun zamandır radyodan ses veriyorsunuz... Sizin öykünüzün ilk durağı neresi?
26 yıl oldu radyo ile tanışmam. İlk Ankara Polis Radyosu’nda amatör program yapımcısı ve sunucusu olarak başladım.
Bir radyo programı hazırlamayı ve dinleyicilere seslenmeyi hayal etmiş miydiniz?
Kesinlikle... Hayatta iki şey istedim. Biri yayıncı olmayı radyocu ya da televizyoncu. İkincisi de diplomat olmayı... Şu anda düşünüp değerlendirdiğim zaman her ikisinin de ortak noktasının temsil kabiliyeti olduğunu görüyorum. İkisinin de ortak noktasını özümde belirlemişim, ama bunlardan biri oldu.
Radyoyla ilgili olan hayaliniz gerçekleşti, peki televizyona geçişiniz nasıl oldu?
Televizyona bir program önereyim istedim. O zamanlar klip programı yoktu. TRT’ye başvurdum. İlk olacaktı ve devamı gelecek mi endişeleri vardı. İkna ettim ve inandırdım. Ardından radyo ve televizyonu birlikte götürmeye başladım. 23 yıldır radyoya ve televizyona program yapan tek kişiyim.
Oysa, üniversitede de farklı bir bölüm okumuşsunuz...
Üniversitede İstatistik okudum. Birkaç bölüm daha okudum. Tiyatro Oyunculuğu eğitimi gördüm bir süre, ama başka bir meslek yapmadım. Hobimizdi mesleğimiz haline geldi...
“Sevdiğiniz işi yapıyorsan çalışmış sayılmazsın” denir. Sizce de öyle mi?
Öyle değil, çalışıyorsunuz! Bizim yaptığımız işin öyle bir algısı var: ‘Radyoda program yapıyor, çok eğlenceli’ zorlukları da var. Bir bakıyorsunuz 4 saat program yapıyorsunuz, konuk ağırlıyorsunuz. O 4 saati müzikle sohbetle dolduruyorsunuz.
23 yıldır devam etmiş olan programınız ‘Pop Saati’nden dolayı ‘istikrar’ isminizin yanına iliştiriliyor...
Benimle hep doğru orantıda anılan bir kelimedir istikrar... Pop Saati 23 yıldır devam eden bir program. “Çok şükür” diyorum. TRT’de yöneticilerinin desteğiyle devam etti ve izleyicilerin de katkısı çok büyüktür.
Akademisyen kimliğiniz de var... İletişim fakültelerinde radyo programcılığı ve radyo prodüksiyonu dersleri veriyorsunuz, öğrencilere neler öğütlüyorsunuz?
Evet, Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde radyo programcılığı ve prodüksiyonu dersleri veriyorum. Bilgi sahibi olmadan mezun olmamalarını söylüyorum. Radyo programcılığı, radyo prodüksiyonunu, işin mutfağını öğrenerek mezun olmalarını öneriyorum. İletişimcinin sınırı olmaz. İletişmeyi bilmek durumundalar. Teorik bilgilerle mezun olabilirler, ama bunu mutlaka pratikle beslemek durumundalar.
Siz de Türkçe’yi özenli kullanmaya dikkat eden radyo programcılarından birisiniz... Radyoculara bu konuda büyük görev düştüğünü düşünüyor musunuz?
Bilgisayarların, klavyenin hayatımıza girmesi bazı şeyleri değiştirdi. Öğrenciler sınav kağıtlarında bile kısaltmalar kullanıyor. Telefon mesajlaşmaları, alışkanlık haline geliyor. Bilinç seviyesinin yükselmesi için radyolarda, kurum içinde iyi hocalar tarafından eğitim verilmesi gerekiyor bence.
‘İyi müzik, iyi Türkçe başarı getirir’
‘Özel Radyolar’ programınız biraz daha farklı formatta bir program...
Özel Radyolardaki arkadaşları ve yöneticileri programa konuk ettim. Katılan arkadaşlarımız kendi oluşturdukları listeleri dinleyicilerle paylaştı. Meslektaşlarımızı sadece ulusal radyolardan misafir etmedik. Trabzon, Erzurum, Mersin ve İzmir’e de giderek oralardaki özel radyolardan da birçok arkadaşımızla da yayınlarımızı gerçekleştirdik.
O programda size aktarılan özel radyoların ‘genel sorunu’ neydi?
Reklamdır radyoyu besleyen. O payın daha iyi olması için birçok şey gerekiyor. Bunun yanında bilinçli iletişimcilerle kurulan radyoyla, iyi müzik, iyi sohbet ve Türkçe’yi iyi kullanarak daha da başarılı olunabileceğini düşünüyorum.
TRT radyolarında 5 farklı program!
TRT radyolarında hazırladığınız 5 programınız var...
TRT Radyo 3’te üç programım var. Bunlardan biri 23 yıllık, diğeri ise 21 yıllık programlar... ‘Pop Stüdyosu’ pazartesi 18.00-19.00, ‘Mercek’ salı 18.00-19.00 ve 2010 yılında başladığım ‘Müzik Merkezi’ ise salı 08.00-09.00 saatleri arasında canlı olarak yayınlanıyor. TRT FM’de ise iki programım var. Bunlardan 2004 yılından beri hazırlayıp, sunduğum ‘Stüdyo Tempo’ çarşamba günü 18.00-20.00, bu yıl başladığım ‘Özel Radyolar’ ise 20.00-22.00 saatleri arasında TRT FM’de canlı olarak yayınlanıyor. Stüdyo Tempo’da başarı öykülerini anlatacak ünlüleri konuk ediyoruz. Müzik, sinema, tiyatro, moda, bilim, medya, spor vb alanlardan günümüze kadar 400’ün üzerinde konuğumuz oldu. Program başarısından dolayı televizyondan da yayınlandı. Yeri geldi stüdyoya gelemeyenler için yurtdışına gidip özel röportajlar yaptım.