Yeliz Aras Çelikel

Yeliz Aras Çelikel

yeliz.aras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Aslında Mühendis olan Gönen, yüreğinin sesini dinledi ve müziği seçti... Amerika’da eğitim gören ve okula giderken nota, şan, piyano ve New York Film Akademisi’nde oyunculuk dersleri aldı... Türkiye’ye döner dönmez kollarını sıvadı ve şarkı söylemeye başladı. “Müzik olmazsa yaşayamam” diyen Gönen, ilk albümünün çıktığı dönemlerde Best FM’de Mine Ayman’ın programına konuk oldu. Albüm sohbetiyle birlikte, gitarıyla farklı tarzlarda canlı canlı şarkılar söyledi. Yayın öyle keyifli geçti ki, dinleyici isteklerine yetişemez olunca, radyoda bir program yapma fikri düştü aklına... Best FM yönetimi de bu konuda Gönen’e inandı ve “Gönen’le Best Gitar” programı doğdu... Radyoyu “Büyüleyici, müthiş ve heyecan verici” diye tanımlayan, 2.5 yıldır dinleyicilerine seslenen Gönen, radyoda program yapmayı epey benimsemiş, hatta yayının ardından mesajlar ve şarkılar arasında kaybolduğunu ve yayından sonra kendisini lunaparkta hızlı trenlerden inmiş gibi hissettiğini söylüyor... Programda dinleyicileriyle sanki aynı odanın içinde gitar, kanun ve klarnet eşliğinde sevdikleri şarkıları söylüyormuş hissini yarattığını söyleyen Gönen’i her pazar 21.00 - 22.00 saatleri arasında 98.4 Best FM’den dinleyebilirsiniz. Gönen ayrıca Best FM’in kardeş radyosu 105.6 Baba Radyo’da da hafta içi 22.00-24.00 ve hafta sonu 18.00-20.00 saatleri arasında dinleyicilerine sesleniyor... Çok yakında yeni albümüyle dinleyicilerini ‘selamla’yacak olan Gönen’le radyo programını ve müzik aşkını konuştuk...

Haberin Devamı


Radyo programı yapma fikri nasıl aklınıza düştü?

‘Radyodayken kendimi lunaparkta hissediyorum’

İlk albümümün çıktığı dönemdi, Best FM’de Mine Ayman’ın programına konuk olmuştum. Gitarla birlikte farklı tarzlarda canlı şarkılar söyledik. Hem ben, hem de dinleyiciler oldukça keyif almıştık. Bunu sürekli hale getirme ve haftalık olarak radyoda canlı müzik programı yapma fikri ilk orada doğdu.

Radyo proramcılığının size hissettirdiklerini nasıl tarif edersiniz?
Klasik olacak ama radyo gerçekten büyüleyici, müthiş ve heyecan verici bir yer. Her şeyden önce gerçek, çünkü karşınızdaki insanlar sizi göremiyor, sadece dinliyor. Dolayısıyla görsel öğeler kullanarak onları etkileme şansınız yok. Kamera yok, gözlerinizi göremiyor kimse.
Sadece konuşarak kendinizi ifade edebilirsiniz. İşte işin zorluğu da burada zaten. Açıkçası, yayına girdiğim ve çıktığım zaman aralığında neler yaptığımı ne kadar kurgulamak istersem isteyeyim, her şey hep anlık gelişiyor. Kendimi mesajlar ve şarkılar arasında kaybediyorum ve yayından çıktığım zaman da kendimi lunaparkdaki o hızlı trenlerden inmiş gibi hissediyorum.

Programda gitarınızla canlı performans sergiliyorsunuz, dinleyicilerinizle nasıl bir bağ kuruluyor?
Tamamen canlı müzik üzerinde kurulmuş bir program. Pazar akşamlarının o sakin ve huzurlu ruhuna çok yakışan ve dinleyicilerle sanki aynı odanın içinde bir gitar, bir kanun ve bir klarnet eşliğinde en çok sevdikleri şarkıları dinliyormuş hissini yaratmaya çalışan bir program.
Bu yüzden de ders çalışırken bir yandan beni dinleyenlerden, sevgilisiyle farklı şehirlerde olup birlikte beni dinleyenlere kadar, arabalarında yolculuk edenlerden, evlerinde mumlarını yakıp pazar akşamının keyfini çıkartanlara kadar, radyoda her zamankinden farklı bir şeyler dinlemek isteyen çok çeşitli bir dinleyici kitlesine ulaşma imkânı buluyorum. Onların mesajlarına ve isteklerine de yayında yer veriyor olmam, aslında programı yalnız benim değil, dinleyicilerle beraber yaptığımız anlamına geliyor çünkü söylediğim şarkıları çoğunlukla onlar seçiyor.

Radyo programlarınız boyunca şaşırdığınız bir olay yaşadınız mı?
Yayında şarkı söylerken kendimi kaptırıp, sadece stüdyodaki 5-6 kişiyle birlikte şarkı söylediğimi zannederken dünyanın öbür ucundan mesajlar almak ya da radyonun, sağolsunlar , beni seven dinleyicilerim tarafından basılması ve radyoda bana mükellef sofralar kurmaları beni oldukça şaşırtmıştı ve mutlu etmişti. Bir de hasta hasta yayına girip, yayında iyileşip, sonra tekrar hasta olmalarım var ki, sanırım onların pek bir açıklaması yok...

Radyocular program yapmanızı nasıl karşıladı?
Zaten müzik camiası içinde olduğum için bir çoğuyla tanışıklığım ve arkadaşlığım vardı. Hepsi destek oldu ve çok olumlu karşıladı.
Şarkıcı Gönen ile Best FM’deki Gönen hem birbirinden bağımsız, hem de çok güzel örtüşen ve birbirini tamamlayan iki değişik insan gibi oldu.

Radyonun, müzik hayatınıza ne yönde katkısı oldu?
İnanılmaz katkıları olduğunu, olgunlaştırdığını ve Türk müzik dinleyicisini tanımamda çok faydalı olduğunu söyleyebilirim. Müzikal açıdan bakarsak, ben bu programı haftalık birer “radyo konserleri” olarak görüyorum. Dinleyicilerin benden söylememi istedikleri şarkılar sayesinde kendimi daha iyi tanıdığımı ve keşfettiğimi farkettim.
Çünkü her hafta yeni şarkılar söylüyorum ve o şarkıların benim sesimden dinleyiciler tarafından sevilip sevilmediğini anında ölçebiliyorum. Bu benim için müthiş değerli bir geri dönüşüm kaynağı. Radyo sayesinde ne kadar güzel bir köprü kurduğumuzun en iyi örneği, benim için de çok önemli bir şans.

Haberin Devamı

‘Yeni albümle gerçek ‘ben’i keşfettim!’
Albüm çalışmaları harika gidiyor. Uzun bir repertuvar çalışmasından sonra albümün stüdyo ve kayıt aşamalarını da bitirdik. Albüm çıkmak üzere, çok güzel bir şarkıyla herkesi selamlayacağım. Sürprizlerle dolu... Üzerinde çok zaman harcanmış gerçekten çok güzel bir albüm olduğunu ve bu albümden kendi kalbimin çok memnun olduğunu söyleyebilirim. Yani bu albümde kendimi, sesimi, tarzımı yani gerçek ‘ben’i keşfettiğimi düşünüyorum. Bu yüzden çok sevileceğinden eminim.