Yeliz Aras Çelikel

Yeliz Aras Çelikel

yeliz.aras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Radyolarda transfer mevsimi başladı. Dün farklı bir frekansta dinlediğiniz isimler, bugün bir başka frekansta karşınıza çıkabiliyor. Kimisi sakin, sessiz adres değiştiriyor, kimisi de gürültülü patırtılı “bomba” gibi transfer oluyor. Michael Kuyucu da, pimi çeken radyoculardan biri...
Birçok özel radyonun Genel Yayın Yönetmenliği’ni yapan, yıllardır “Asıl işim” dediği müziğin nabzını tutan Michael Kuyucu, ‘Ünlülerin Radyosu’ konseptini uyguladığı, ünlülerin programlarına yer verdiği Radyo Mega’dan şaşırtan bir kararla ayrıldı. Ayrılığı “Benim için çok ilginç bir tecrübe oldu”  cümlesiyle özetleyen Kuyucu, Radyo Klas’ın Genel Yayın Yönetmenliği görevine başladı. Kuyucu’nun yeni radyosuna geçiş dönemi biraz sancılı ve sarsıntılı oldu. Kuyucu, o dönemde radyo sektörüne kırıldı ve yıllardır işin mutfağında biriktirdiği kırgınlığını “Türkiye’de radyo veya medya yöneticisi olmak ciddi bir angarya, parası az, maneviyatı az, koşturması çok, arkandan dolap çeviren de çok...” diyerek dile getirdi.
Bize de bu transferin perdesini aralamak düştü. Michael Kuyucu ile yaşadıklarını ve mikrofondan duyulmayanları konuştuk. Michael Kuyucu 98.6 Radyo Klas’taki yöneticiliğinin yanında “Michael Show” adlı müzik şovunu ve “Top 40” adlı liste programını da dinleyicileriyle paylaşıyor.

Haberin Devamı

Eski radyonuzdan biraz ‘olaylı’ ayrıldınız... O dönemde neler yaşadınız?
18 ay kadar Radyo Mega’da yöneticilik yaptım, oradaki hedefim ikinci lig takımını alıp şampiyon yapmaktı. Her şeyi kendi başıma yapıyordum. Radyoculuk ekip işi. Bunun için de para, yatırım, vizyon gerekir. Benim için ilginç bir tecrübe oldu!  Sonuçları bakımından benim adıma   tam bir fiyaskoydu!

“Sektörü terk etmeyi düşündüm!”
Yaşadıklarınızdan dolayı radyo sektörüne kırgın mısınız?
Amacım bir yerle anlaşarak dostça önceki radyomdan ayrılmaktı. İlk görüştüğüm yerle anlaştım.
İşte eski radyomla vedalaşmaya gittiğim gün yaşadıklarımdan sonra “Michael senin burada ne işin var?” dedim ve kendime kızdım. Türkiye’yi ve sektörü  terk etmeyi düşündüm.
Yalanların sahtekârlıkların döndüğü bir sektörde benim işim olmamalıydı. Ciddi ciddi her şeyi bırakmayı düşündüm, ama telefonum kilitlendi, önemli sanatçılar, besteci, aranjör ve Türkiye’nin en büyük müzik şirketlerinin patronları beni aradı. Sektörün verdiği manevi destekle yoluma devam etme kararı aldım.

Yeni radyoda  değişiklikler olacak mı?
Radyo Klas yılların radyosu, ama sorunları yok değil. Formatında bir belirsizlik ve en önemlisi soundunda bazı sıkıntılar vardı. Bunları halettik, Radyo Klas bu yaz etkinliklere önem veren, kaliteli ve “klas” kelimesine uyan bir çizgide yayın yapacak. Ne diğer radyolar kadar ipod gibi müzik çalacak, ne de ikinci sınıf radyolar gibi “vır vır” konuşacak. Her şeyin dengede olduğu, en önemlisi en iyi müziğin sunulduğu bir radyo olacak.

Programlarda ve programcılarda da değişiklik olacak mı?
Benim bulunduğum yerde herkes bilir ki ağzı olan konuşamaz. Hele kahvehane ağzı kullanılamaz. Buna ben de dahilim. Gerektiğinde kendimi bile sustururum. Türkiye’de radyoculuk maalesef kalite olarak düşüş yaşadı. Bir şarkının çalınması için, şarkının bunu hak etmesi gerekir.
DJ’lerin de mikrofonu, vizyonu ve birikim ile hak etmesi gerekir. Radyoda kimsenin ne parası ne de hatırı geçer. Bunun için arkamdan bazı insanlar “zor” der, bu zoru aşamadıkları zaman da çamur atar!

Bir radyocu için radyo değiştirmek dinleyiciyi kaybetme açısından dezavantaj değil midir?
Her değiştirdiğim radyoda kitlemi daha da geliştirdim.
Önemli müzik portallarından biri olan kendi sitem www.michaelshow.net’in rolü kitlemi daha büyüttü.

Haberin Devamı

‘Radyoda ne para ne hatır geçer’
“Sen iş yaparsın, öteki tezgâh çevirir!”
Program yapıyorsunuz, ama yöneticilikten de vazgeçmiyorsunuz, bu yaşadıklarınıza rağmen yöneticiliği hâlâ seviyor musunuz?
İtiraf ediyorum ki, yöneticiliği sevmiyorum. Öyle bir hırsım yok. Çünkü Türkiye’de radyo veya medya yöneticisi olmak ciddi bir angarya, parası az, maneviyatı az, koşturması çok, arkandan dolap çeviren çok...
Sen iş yapmaya çalışırken öbürü mesaisini tezgâh çevirmek için harcar...
Ben hep program yapımcısı olarak çalışmak istiyorum. Ama patronlar sektöre katkılarımdan dolayı beni yönetici olarak çalıştırma konusunda ikna ettiler, hatta zorladılar. Türkiye’de uzun vadeli düşünme devri artık kapandı, ben alt yapıyı kuruyorum, temeli atıyorum, tam gökdelenin son katlarına gelirken sorun oluyor ve ayrılıyorum.
Son 6 yılda toplam  altı radyonun üstü düzey  yönetiminde yer aldım. Bu hızlı süreçte öğrendiğim en önemli şey ise bu ülkede müziğin ve radyoculuğun her geçen gün bittiği oldu. Artık ekip ruhu kalmadı, insanlarda sadece yükselme hırsı var. 

Aynı zamanda Number One  TV’nin Yerli Müzik   yönetmenliğini de yapıyorsunuz...
Benim asıl işim müzik, bu alanda uzmanım. Türkiye’de bu alanda yayınlanmış dört kitabım, yüzlerce makalem var. Sanatçıların albümünün fikir babası olabiliyorum.
Bir müzik televizyonu ile vizyonumu örtüştürmek ve bunu yansıtmayı istiyordum. Ali Karacan bu birikimimi yakından takip ettiği için Number One TV’nin Türkçe Müzik Yönetmenliği’ni  bana verdi.