Yeliz Aras Çelikel

Yeliz Aras Çelikel

yeliz.aras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Geçen hafta radyo dünyasında en çok konuşulan haberlerden biriydi 6 yıldır radyolardan ses veren Adem Metan’a RTÜK tarafından verilen ceza... Aslında farklı bir olay değildi. Çünkü özellikle sivri dilli radyocular bu tür cezalara alışık, ulusal radyolar da bu cezaları ödemeye... Bu kez olayın gazetelerde haber olması, sosyal medyada yer bulmasıydı dikkat çekici olan ve cezayı kurumun değil, radyocunun ödemesi... Radyocu Adem Metan’ın başına gelen olay şöyle: Adem Metan, Medya FM’de “Sabah Panayırı” adlı mizaha dayalı programında gazete haberlerini espriler yaparak dinleyicileriyle paylaşıyor, yine o sabah programında bir gazetede “Bir gece kulübünde kimlik kontrolü sırasında gözaltına alınan Rus vatandaşına Taksim Karakolu’nda bir komiser yardımcısının iki kez tecavüz ettiği haberlerini” okuyor ve üzerine kendi tarzında espri yapıyor ve olayı eleştiriyor, eleştirinin ardından RTÜK tarafından programı durdurularak 1102 TL para cezasına çarptırılıyor. Metan cezayı kendi cebinden ödeyip işinden ayrılıyor. Sosyal paylaşım sitelerinde paylaşılan haberin ardından radyocular da Metan’a büyük destek veriyor, bazısı da RTÜK’ü haklı buluyor ve radyocu Metan’ı eleştiriyor. Yakında İstanbul’un Sesi Radyosu’ndan ses verecek olan Adem Metan’la konuştuk ve olay sonrası yaşadıklarını öğrendik. Bu olay üzerinden radyocuların mikrofondaki özgürlüklerini ve RTÜK’le olan ilişkilerini mercek altına alarak fikirlerini öğrendik.

Haberin Devamı

‘RTÜK son zamanlarda ciddi muhafazakâr!’
NİHAT SIRDAR (Alem FM):

Aynı haberle ilgili ben de konuştum ancak yorumum farklıydı. Polisi eleştirmiştim ama üzerine espri yapılabilecek bir olay görmemiştim. Üslup meselesi. Radyoda doğaçlama yapılıyor ve o an aklınıza geleni söylüyorsanız, dikkatli olmak zorundasınız. Yine de RTÜK’ün son zamanlarda ciddi bir muhafazakâr bakış açısıyla cezalar verdiği gerçeğini değiştirmiyor bu durum. 19 yıldır radyo programı yapıyorum ve hiçbir dönem bu kadar ciddi bir baskı ve sıkıntı durumu olmamıştı. Burada asıl sıkıntı radyonun cezayı programcıya ödetmesi. Radyo çalışanlarının bir meslek birliğinin olmayışı, böyle durumlarda bir güç olarak hareket etme ve ceza alan programcının haklarının savunulmasını imkânsız hale sokuyor. Sanatçıların kurduğu sendikaya benzer bir sendikanın veya bir meslek örgütünün kurulmasının vakti geldi, geçiyor bile... Çaldığımız şarkıların telif hakları için birçok meslek birliği var, radyo patronlarının derneği var, reklamcıların derneği var ama radyocuların hiçbir meslek birliği yok. Bu konuda geçmişte yaptığımız birkaç girişim zamanın anlı şanlı radyocularının patron korkuları yüzünden sonuca erememişti. Biz eğer birlik olabilirsek böyle ceza durumlarında, hem RTÜK’e hem eğer yanlış bir tutum varsa radyoya karşı daha güçlü olabiliriz.

Haberin Devamı

‘Bize en büyük cezayı dinleyiciler verir’
CEM ARSLAN (Best FM):
RTÜK olsun, dinleyici olsun, eleştiri ve yorumların ehil ağızlardan çıkmasını istiyorlar. Programcının gerçek mahareti, eleştirilen konuyu dinleyicinin alt kültürden ailevi, milli değerlere kadar tahammül edebileceği hale getirebiliyor olmasıdır. Bizim yaptığımız programlar neticesinde kalıcı olup olamayacağımıza, dinleyici karar vermelidir. Bize en büyük cezayı, hak etmiyorsak, dinlemekten vazgeçerek dinleyicimiz verir.

Haberin Devamı

‘Ağzınıza biber sürerim mesajı’
Erkut Aktaş (www.radyotava.com):
Dikkat ederseniz Türkiye’de radyolar müzik kutusuna dönüştürüldü. Konuşan, düşünen, üreten radyocular artık yok denecek kadar az, yeni nesil radyocular şarkı anonsu dışında hiçbir şey konuşamıyor. “Birileri radyoları müzik kutusuna dönüştürmek için düğmeye mi bastı acaba?” sorusunu getiriyor aklıma. RTÜK de radyolara “Siz sadece şarkı çalın kardeşim, çok konuşursanız ağzınıza biber sürerim” mesajı mı veriyor?

‘Böyle bir olayla etiketlenmek istemiyorum!’
Adem Metan:
3 yıldır çalıştığım radyodan ayrılmamdaki en önemli etken RTÜK’ün verdiği cezadır. Bir polis karakolunda bütün bunlar oluyor ve arkadaşlar görevlerine devam ediyorlar ama maalesef bizim gibi toplumu bilgilendirmek isteyen ve bu amaç uğrunda çaba gösteren insanlar cezalandırılıyor. Ben yine bildiğim doğruları paylaşırım. Biz yerel radyolarda büyük işler yapmış radyocularız, arkamızda büyük büyük şirketleşmiş cezalarımızı ödeyecek radyolar yok. Bizler radyocuyuz ve mikrofonun vebali var. Böyle tecavüz gibi bir olay yaşanır, haberi çıkar, ben eleştirince ceza olur. O kadar sosyal sorumluluk projesinde yer aldım, Van depreminden sonra Van’a ilk giden ve canlı yayın yapan radyocuyum ama böyle bir olayla gündeme geliyorum, en çok hasta annem üzüldü diye üzüldüm. Bakmakla yükümlü olduğum bir ailem var ve böyle bir olayla etiketlenmek istemiyorum.

‘Özgürlük RTÜK üyelerinin özgürlük anlayışına bağlı!’
GÜÇLÜ METE (Alem FM):
Radyoların özgürlüğü, o dönemde görevli olan RTÜK üyelerinin özgürlük anlayışı ile sınırlı oluyor. Herkesin mizah anlayışı farklı. Genel ahlak kurallarını bir çerçeve içine oturtamazsınız. Türkiye’de RTÜK üyeleri siyasi partiler tarafından seçiliyor. Dolayısıyla radyo ve televizyonlar, meclisteki siyasi partilerin sandalye dağılımı oranına göre idare ediliyor. Zaman zaman ideoloji ve siyasi görüş farklılıkları nedeniyle ayrı tutulanları veya kayrılanları görüyoruz. Radyoların özgürlüğünün televizyonlara göre daha fazla olduğunu, bunun hem radyocuların yapısından, hem de ülkemizde radyonun televizyondan daha az dikkat çekişinden kaynaklandığını düşünüyorum. RTÜK’ün de işi zor ama biz canlı yayındaki her kelime için sürekli yutkunarak düşünmek zorunda kalıyoruz.

‘Yanlışa dikkat çekerken yanlışın içine düşülmüş!’
HOPDEDİK AYHAN (Radyo Turkuvaz):
Adem Metan tanıdığım bir programcı kardeşim. İyi niyetinden asla şüphem yok. Sadece; espriyi tadında bırakmak yerine, biraz zorlamış. Bahsi geçen metni okuduğumda çıkardığım sonuç bu. Belli ki bolca şikâyet gelmiş ve RTÜK bu kararı almış. Adem sosyal projelere imza atan, çabalayan ve bunu yayınlarına yansıtan bir arkadaşımız. Bu haberde de yaşanan olayı espriyle de olsa kınamak istemiş. Ama espri uzamış. Yani yaşanan yanlışlığa dikkat çekilirken, bizzat yanlışın içine düşülmüş. Tek olayla kardeşimizi yerden yere vuranlara ben itiraz ediyorum. Bunca yıllık radyocuyuz hangimiz hata yapmadık?

‘Cezalar yönetici ve patronlara verilmeli’
Michael Kuyucu (Number1Türk):
Radyonun özgürlüğü kalmadı. Bir çobanın yönettiği koyun DJ’lerin oluşturduğu aptal müzik kutusu oldu. Çoban ne zaman neyin konuşulacağını söylüyor, korkutarak yönetiyor. RTÜK bazı konularda çok yerinde cezalar veriyor, ama bazen ipin ucunu kaçırıp kendisini de yıpratıyor. Bugün reklam kurallarına uymayan, yayın ihlalleri yapan o kadar çok radyo var ki. Yerel lisansla ulusal yayın yapan radyolardan tutun da RTÜK’e beyan edilen reklam gelirlerinde ki bilgi eksikliğine kadar çok sayıda cezalık konu var. Ama nedense cezalar bu ciddi kural ihlallerini yapanların yerine, bu mecrada çalışan ve özgürlükleri alına alına adeta koyunlaştırılan program yapımcılarına vuruyor piyango! Cezaların kurumların yönetici ve patronlarına verilmesi gerekiyor. Adem Metan kardeşimiz ve Medya FM’e verilen cezanın tartışılması gerekiyor.