Ozan Konak... Yıllardır sesini birçok yerde duyduğumuz bir radyocu... Kuzeni radyo televizyon okurken yanında staj yaparak adım attığı radyo dünyasında şimdilerde 15. yılını kutluyor. Saran Holding bünyesindeki 4 radyoda prodüksiyon müdürü olarak görev yapan ve eğlenceli programlara imza atan Konak, radyonun dışında reklam dublajları ve seslendirmelerle de sesini duyuruyor. Ozan Konak, “Radyo, televizyona geçmek için kullanılacak bir basamak olamaz” diyerek radyonun büyüsünden vazgeçmeden, televizyona da göz kırpıyor ve programlar yapıyor. Konak, “O bir hastalık mıdır, virüs müdür bilmiyorum, ama mikrofonun başına geçen, ondan vazgeçemiyor” dediği radyoyu “Dışarıdan bakıldığında şizofrenik bir iş... Birkaç metre odada kendi kendine konuşuyorsun, şov yapıyorsun...” diyerek tanımlıyor. Bir dönem kadın erkek ilişkilerini ele aldığı “Evreka” programında aldatılan bir kadın dinleyicisinin, canlı yayında eşinden aldığı intikamla sevenlerinin hafızasına kazınan Konak, yeni projeleriyle yakında dinleyicileriyle buluşacak. Ozan Konak ayrıca “radyocuyuz” dergisinde ve www.radyocuyuz.com’daki yazılarıyla da okuyucularını selamlıyor...
SARAN HOLDİNG RADYOLARININ PRODÜKSİYON MÜDÜRÜ VE PROGRAMCISI OZAN KONAK, RADYOCULUĞU “RADYO VİRÜS GİBİDİR, MİKROFONUN BAŞINA GEÇEN ONDAN VAZGEÇEMEZ” SÖZLERİYLE TANIMLADI
Radyo nasıl girdi hayatınıza?
Kuzenim radyo televizyon okuyordu, onun yanında asistanlık yaparak başladım. Sonrasında birçok radyoda program yaptım. 15 yıl oldu.
Radyonun yanında, sesinizi başka alanlarda da kullanıyor musunuz?
Televizyon programı ve reklam dublajları yapıyorum. En son TRT1’de “Genç Mikrofon” adlı yarışmanın sunuculuğunu yaptım. Kanal 1’deki “Hey Canlı” programının seslendirmesi de bana aitti.
Televizyonun tadını alan biri olarak radyodan kopamamamışsınız...
Radyodan kopulmuyor. Ama radyo, televizyon için basamak değil. Basamak olarak kullanan birisi 15 yıldır bu işi yapamaz sanırım. Ben sadece yayıncı değilim, 4 radyonun prodüksiyon müdürüyüm.
O bir hastalık mıdır, virüs müdür bilmiyorum, ama mikrofonun başına geçen ondan vazgeçemiyor... Dışarıdan bakıldığında şizofrenik bir iş...
Birkaç metre odada kendi kendine konuşuyorsun, şov yapıyorsun. Mesela tiyatroda birebir elektrik aldığın insanlar var, ama radyoda böyle bir şey yok...
Sizce televizyonla radyonun birbirlerine nasıl destekleri oluyor?
Radyoculuğun mutlaka artıları var. Diksiyon ve hazır cevaplılık konularında bana büyük artısı var, televizyonda nasıl konuşulacağını biliyorsun, daha rahat hareket edebiliyorsun.
“İyi bir programcı prodüksiyon da bilmelidir”
Her radyocunun kıyısından köşesinden prodüksiyonu da bilmesi gerekir mi?
İşin mutfağı ve en zevkli yanı. Çünkü üretiyorsunuz. Bence iyi bir programcı olmak isteyen prodüksiyon da bilmeli. Bir takım desteklerle yayın yapıyorsanız, onların ne zaman girileceğini de bilmelisiniz. İyi programcılara baktığınızda prodüksiyonun gücünü göreceksiniz.
Radyo yayıncılığını nasıl buluyorsunuz, koşuyor mu, yoksa ağır ağır yürüyor mu?
Dinleyici artık samimiyeti çok iyi anlıyor, radyonun da önemi ortaya çıkıyor. İyi programcılar da ön planda artık.
Radyo yayıncılığı da iş “iyi” yapıldıkça ilerliyor. Biz yayıncılar her anlamda daha kaliteli yayın yaptığımızda radyo dinleyicisi de eskisi gibi radyoyu olması gereken yere taşıyacaktır.
Diğer radyolara kulak kabartıyor musunuz?
Etmek zorundayız. İşin teknik olayına girildiğinde her şey kardeşçe oluyor aslında. Mikrofondayken rekabet... Şahsen birçok radyocu ile bağlantı içindeyim, kaprise gerek yok.
ALDATILAN KADININ RADYODAKİ İNTİKAMI!
Radyoculuk hayatınızda unutamadığınız bir program oldu mu?
Kocası tarafından aldatılan kadın, intikamını radyodan almıştı. O bir bombaydı... O program radyonun nasıl bir güce sahip olduğunu anlatmıştır herkese. Karı koca her zaman benim programımı dinliyor. Adam bir takım haltlar karıştırıyor ve kadın, kocası radyoyu dinlerken yediği haltlardan haberdar olduğunu bana öfkeyle anlattı. Kaydı hâlâ paylaşım sitelerinde dolaşır. Unutamayacağım bir programdı.
“SİGORTANIZ VAR MI?’ DİYE SORUYORLAR!”
Peki “Mesleğiniz nedir?” diye sorulduğunda nasıl anlatıyorsunuz?
Çevremdeki insanlar benim hâlâ bir meslek sahibi olmadığımı düşünüyor ve bana şunu da soruyorlar: “Sigortanız var mı?” Bu iş bu kadar basit değil. Saygı görmek istiyor insan. O kadar serseri bir iş ki dışarıdan bakıldığında... ‘Ooo herkes onu dinliyor’ havası var gibi... İş boyutunda ciddiye alınmıyor. Eh zamanında manav da radyo açtı, bakkal da... Taksisini sattı, evinin üst katında radyo açtı ve herkes radyo programcısı oldu.