Yeliz Aras Çelikel

Yeliz Aras Çelikel

yeliz.aras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Günlerden perşembe, Radyo Klas’ı açıyorsunuz ve Olcay Tanberken’in sunduğu “Tamba Tumba” programında dinlediğiniz şarkılar sizi birden geçmişe götürüyor ve Yeşilçam’ın unutulmaz kareleri, Türk filmi şeridi gibi gözünüzün önünden geçiyor, şarkıları daha önce hiç dinlememiş bile olsanız o nostaljik havayı, plakların o cızırtılarını hissediyor ve derinden etkileniyorsunuz... Olcay Tanberken’in üniversite öğrencisiyken sahaflarda tanıştığı plaklar, şimdilerde hayatının önemli parçalarından biri oldu. Plaklara can veren isimlerden bazıları, şimdi onun radyo programına konuk oluyor ve ona plaklarını imzalıyor. Tanberken, keşfettiği nostaljik şarkılarla dinleyiciye zaman makinesi gibi geçmişe yolculuk yaptırıyor. Yeşilçam’ın şarkılı türkülü furyaya kendini kaptırdığı 1970’lerdeki filmlere ‘ses’ veren Belkıs Özener’in söylediği “Tamba Tumba” şarkısı programının ismi oluyor ve yıllar sonra Belkıs Özener’i de hayranlarıyla programında buluşturuyor. Aynı zamanda Mimar olan Olcay Tanberken, mesleğinin ince noktalarını müzik notalarıyla harmanlıyor ve anılara fon olan şarkıları raflardan indirerek, dinleyiciye ulaştırıyor. Nostaljik partiler düzenleyerek o dönemlerin ezgilerini gençlere tanıtmayı, nostaljik şarkıları sevdirmeyi hedefleyen Olcay Tanberken’in programı perşembe günleri 21.00 - 23.00 saatleri arasında Radyo Klas’ta...

Haberin Devamı

RADYO KLAS’TA “TAMBA TUMBA” İSİMLİ PROGRAMI SUNAN MİMAR OLCAY TANBERKEN, TOZLU RAFLARDAN İNDİRDİĞİ NOSTALJİK ŞARKILARLA DİNLEYİCİLERİNİ GEÇMİŞE GÖTÜRÜYOR

NOSTALJİNİN MİMARI...


Sertab Erener, Aşkın Nur Yengi, Deniz Seki, Candan Erçetin ve Nazan Öncel yıllar sonra nostaljik şarkılarıyla anılacak isimlerden...

Nostalji sevdası nasıl başladı?
Üniversitede öğrenciydim, sahaflarda kitap ararken plakları ilk orada gördüm. Biriktirmeye başladım. İlk önce Füsun Önal, Ajda Pekkan’ın plaklarını aldım, sonra kendime pikap aldım. Öğrencilik hevesiyle, keşfederek sevdam başladı.

Radyoyla nasıl tanıştınız?
Arşivimi paylaşmak istedim ve birkaç radyoyu dolaştım, program yapmak istediğimi söyledim. Yanıt geldi. Demo yaptım, beğendiler. İlk Radyo Viva’da başladım.

Bugünü hayal eder miydiniz, sizce şansın etkisi var mı?
İlk önce amatör bir hevesle başlamıştım. Şansın etkisi de var tabii. Beni bu işe asıl heveslendiren radyocu Şebnem Sungur’dur. TRT’yle Eurovision çalışmaları da yaptım. Sertab Erener’in Eurovision’da birinci olduğu gün Şebnem’in programında Sertab Erener’e bağlandık. O dönem radyo programına başlayacaktım, olmadı. Şanslıyım, çünkü; Michael Kuyucu gibi bu piyasada müzik bilgisiyle konuya ve işine hâkim bir yönetici ile çalışıyorum.

Nostaljik şarkıları raflardan çıkarıp sunmak size ne hissettiriyor?
Ben mimarım ve bizim meslekte de iyi projeler hazırlayıp müşteriye sunuyorsunuz, programım da bir sunum aslında... Mimarlıktaki konsepti radyoya taşıdım. Müzik, mimarlığa yakın değil gibi gözükse de hepsi matematik aslında... Ben mekânlarla müziği çok ilişkilendiririm. Bir şarkı duyduğumda “Neredeydim, ne yapıyordum?” gibi sorular sorarım. Mekân müzik ilişkisini radyoda kurduğumu düşünüyorum.

Radyonun nesi en çok sizi etkiledi?
Radyo heyecanlı, farklı bir dünya, yüzünü görmediğin insanlara bir şeyler anlatıyorsunuz. Nostaljik şarkıları dinlettiğimden, o şarkısıyla ilgili anısı olanlar arıyor. İlk flörtüyle yaşadıklarını hatırlayan, bunları paylaşan dinleyicilerim var. O şarkılardaki gerçeklik, hışırtılar bile dinleyiciye heyecan veriyor...

Nostaljik şarkıların dışında o dönemlere ait neler sunuyorsunuz?
Dönemin önemli dergisi Hey Dergisi’nden haberler veriyorum. O günlerin ilk 10 şarkısını dinletiyorum. Bilinen şarkıların dışında, bilinmeyen şarkıları da dinleyiciye sunuyorum. Bendeki bazı plaklar sanatçıların kendilerinde bile yok.

Diğer radyolarda da benzer programlar var, onlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu işin üstadı Naim Dilmener’dir. Hakan Eren’in müzik dünyası için yeri ayrıdır, çünkü; o plakları CD formatına, dijital ortama aktardı. Eski şarkıların gençlerle buluşmasına katkısı oldu.
Ben onları rakip olarak görmedim. Paslaşıyoruz radyocu olarak... Nostalji sandıldığı gibi hafif iş değildir, ciddi bir birikim gerektirir. Sanatçıların geçmişi, şarkıların yılları, çıktığı dönemdeki yankıları, müzik olaylarını, birçok şeyi bilmeniz ve bunları belli bir süzgeçten geçirdikten sonra dinleyenlerle paylaşmanız gerekir. “Ah şu şarkı ne güzeldi, işte o yıllara geri dönüyoruz” diyerek nostalji programı yapılmaz, yapılsa da bunu herkes yapar. “Tamba Tumba”nın farkı burada ortaya çıkıyor.

O dönemleri yaşamamış dinleyicilerin programa bakışı nasıl?
Kemikleşmiş dinleyicilerim oldu. Hangi radyoya gidersem, takip ediyorlar. www.tambatumba.com adlı sitem de var, oradan da dinleyicilerin katılımı oluyor. TRT yıllarındaki gibi programımı bekliyor, evlerindeki plakları paylaşıyor. O dönemlere tanık olmayanlar da seviyor şarkıları...

Nostaljik şarkılarla etkinlikler düzenleyip kulüplerde de çalıyorsunuz...
Kulüp, radyodan çok farklı... Kulüp DJ’liğinde interaktifsiniz, keyifli oluyor. Herkes karşınızda ve eşlik ediyor, başka bir güzellik... 1970’ler, 1980’ler başlıklarıyla farklı etkinlikler düzenliyoruz.

Bugüne kadar programa kimler geldi?
Saadet Sun, Funda, Gökben, Nil Burak, Yeliz, Belkıs Özener gibi birçok isim konuk oldu. Anılarını anlatıyorlar. Şarkılarını dinletiyorum, onlara sürprizler yapıyorum.