Yeliz Aras Çelikel

Yeliz Aras Çelikel

yeliz.aras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İstanbul FM’in sevilen seslerinden biri olan Gürdal Çakır’ın radyoyla tanışması birçok radyocunun bu aleme adım atması gibi ‘tesadüfle’ oluyor. Hayatının rotasını radyoya çevirmesi arkadaşlar arasındaki sohbetle başlıyor ve şu anda mikrofondan milyonlarla sohbet ediyor. Çakır, aynı zamanda İstanbul FM’in genel yayın yönetmenliğini ve müzik direktörlüğünü de yapıyor. “Bir kere mikrofonun tozunu yuttun mu bir daha bırakamazsın” diye radyocular arasında dolaşan cümlenin doğruluğuna o da inanıyor ve birçok görevi üstlenmesine rağmen program yapmaktan vazgeçemiyor... Özellikle sanatçı konuklarıyla birlikte yaptığı programlarla dikkat çeken Çakır tarzını “ Sade ama kaliteli, keyifli ama seviyeli, müzik ağırlıklı” sözleriyle ifade ediyor. Müzikten arta kalan zamanlarda hayata dair yazılar yazan Çakır, “Televizyonda bir program yapma arzunuz var mı?” sorumuzu ise “Öyle bir düşüncem şimdiye kadar hiç olmadı, ama zaman önümüze ne sunar bilinmez, neticede bu mesleğe önce radyo programcısı olarak başladım ve sonrasında zamanın önüme getirmiş olduğu şeyler oldu hayatımda” diyerek yanıtlıyor. Yıllardır çizgisinden ve müziklerinden ödün vermeyen İstanbul FM’in Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Sabri Demirdöğen de “Türkiye’de yer yerinden oynayacak” diyerek sürprizlerin olacağını dinleyicilerine müjdeledi. DR. Sabri Demirdöğen’le İstanbul FM’in önümüzdeki günlerde gerçekleşecek olan projelerini, Gürdal Çakır’la da radyoculuk hayatını konuştuk...

Haberin Devamı

‘Mikrofon tozu yuttun mu bir daha bırakamazsın...’

İSTANBUL FM’in Genel Yayın Yönetmeni Gürdal Çakır, program yapmaktan vazgeçmemesinin sebebini tiyatro gibi radyonun da bağımlılık etkisine bağlıyor

‘Mikrofon tozu yuttun mu bir daha bırakamazsın...’

Radyoculuk serüveninizin önsözü birçok radyocu gibi ‘tesadüflere’ mi dayanıyor?
Gürdal Çakır : Evet, bir tesadüftü aslında... Üniversite öğrencisiyken bir arkadaş grubuyla yapılan sohbet sırasında radyoda duymuş olduğum “Bizimle çalışmak ister misiniz?” sorusunun ardından başladı her şey... Büyük bir heyecanla başladım. 9 sene önceydi.

İstanbul FM’in Genel Yayın Yönetmeni ve Müzik Direktörüsünüz ama program yapmaktan vazgeçmemişsiniz, nedir mikrofona sizi bağlayan unsur?
“Bir kere mikrofonun tozunu yuttun mu bir daha bırakamazsın” diye dolaşan bir söz vardır radyocular arasında. Aslında onunla alakalı olmakla birlikte, ondan daha önemli bir sebep vardır ki benim için, o da ‘nereden geldiğinizi asla unutmamak’ tır. Neticede bu mesleğe önce radyo programcısı olarak başladım ve ondan sonra zamanın önüme getirmiş olduğu, Sn. Dr. Sabri Demirdöğen’in bana vermiş olduğu şans ve fırsatlar sayesinde buralara kadar gelmiş oldum.
Kısacası her şeyden önce bir radyo programcısıydım... Öyle başladım ve bundan sonraki zaman içerisinde de imkânlar olduğu sürece mikrofon başında olmaya devam edeceğim.

Müzik ağırlıklı ve içinde müzik dünyasından ünlü isimlerin de konuk olduğu programlar yapıyorsunuz, öncesinde özel bir hazırlık süreciniz var mı?
Sade ama kaliteli, keyifli ama seviyeli... Müzik ağırlıklı bir program olduğu için, radyodaki yayın politikamız gibi, o yüzden özenli şarkı geçişleri, kaliteli şarkı seçimleriyle birlikte hem en sevilen sanatçıları dinleyenlerimizle buluşturuyoruz, hem de onlar hakkında özel bilgiler sunuyorum. Onların
yakın gelecekteki planlarından bahsediyorum, geride kalan etkinliklerindeki gözlemlerimi dinleyenlerime aktarıyorum. Bunları paylaşabilmek için ön hazırlık, daha doğrusu gözlem olması gerekiyor. Bunu da zaten etkinliklere katılarak, onlarla iletişimi devam
ettirerek sağlayabiliyorum.

Müzik seçimlerinde nelere dikkat ediyorsunuz, dinleyici istekleri radyonuzda ne oranda etkili?
Türkçe pop müziğin en iyilerini dinletiyoruz öncelikle. Dinleyenlerimizin İstanbul FM’i açtığında bir şarkı yüzünden başka bir radyoya geçmesin istiyoruz, bu yüzden şarkı geçişlerine de çok önem veriyoruz.
Bir şarkının hangi saatlerde ve kaç kere tekrar ettiği de önemli, bunun yanında dinleyicilerin istekleri de göz ardı edilmiyor. Öncelik verdiğimiz nokta, isteklerle sunduklarımızın paralel ilerlemesi, doğru harmanlanması. Günümüz hitleriyle beraber geçmişten bugüne hâlâ keyifle dinlenen nostalji sayılabilecek şarkılara da yer veriyoruz.

‘Yıldız Yağmuru’ndan kimler geldi geçti? Dinleyicilerin katılımı ne oranda?
Programımda ağırladığım isimlerin hepsi birbirinden konuşkan ve keyifli isimler. Mikrofonlarımız açıldığında su gibi akıp gidiyor program. ‘Yıldız Yağmuru’ adı altında İzmir’in en çok dinlenen radyosu şirket grubumuza ait Radyo 35 ile birlikte ortak yayınlıyoruz.
En önemli özelliği de programa katılan her ismin geniş kitlelere sahip olan isimler olması. Katılım fazla oluyor ve bu interaktif akış dinleyenlerin güzel vakit geçirmesini sağlıyor. Bu zamana kadar ağırladığımız isimlerden bazıları; Bengü, Demet Akalın, Emre Altuğ, Emre Aydın, Ferhat Göçer, Gökhan Özen, Gökhan Türkmen, Gripin, Hepsi, Hande Yener, Işın Karaca, Murat Boz, Murat Dalkılıç, Nev ve Soner Sarıkabadayı...

Haberin Devamı

‘Mikrofon tozu yuttun mu bir daha bırakamazsın...’

‘Türkiye’de yer yerinden oynayacak!’
İstanbul FM olarak diğer radyolardan farkınızı siz nasıl anlatırsınız?
Sabri Demirdöğen : İstanbul FM olarak farkımız öncelikle tarafsız yayın yapmak... Güzel ve doğru Türkçe’nin yanında yayın ilkelerinden hiçbir ödün vermemek.
Bununla birlikte 16 senedir kaliteli müzik çalmak ve her zaman A, B, C gruplarına hitap etmek.

Neler yaparak çizginizi koruyorsunuz?
Yayın ilkelerimizden hiçbir zaman taviz vermiyoruz.

İstanbul FM olarak yeni projeleriniz varmı, neler?
Yeni projelerimiz var fakat 1 ay içerisinde gerçekleşecek, sürpriz. Türkiye’de yer yerinden oynayacak. Büyük konuşmuyorum, sadece 1 ay zamana ihtiyacım var.