Yıllardır birçok radyoda sesini duyuran radyoculardan biri olan Erkut Aktaş, Radyo Viva’da programlarına devam ediyor. Aktaş’ın radyo sevdası çocukluğunda, televizyonun tek kanallı olduğu yıllarda, TRT sunucularına hayranlığıyla başlıyor ve en büyük eğlencesi olan radyoyla o dönem tanışıyor. Günleri radyo programlarını takip ederek geçiyor. İlk özel radyolar açıldığında arkadaşının radyoda program yapmasıyla içindeki merak duygusu radyoyu ziyaret ettiriyor ve “Her zaman hayatımda olacak” dediği radyo hikâyesinin önsözü orada yazılıyor. Erkut Aktaş, Radyo Viva’daki programını şöyle özetliyor: Bazen sadece şarkı anonsları yaparım, bazen esprilerle şov programına dönerim, bazen ilginç haberlerle aktüel bir program olur. Sesimdeki pozitif enerjiyi dinleyiciye aktarabiliyorum, en keyifli şarkıları kategorilere ayırmadan dinleyicime sunuyorum, yayın sırasında gelen mesajları ve telefonları önemsiyor ve gelen istekleri değerlendiriyorum. Erkut Aktaş ayrıca, radyo sektörünün önemli yayın organlarından olan www.radyocuyuz.com sitesinin yayın yönetmenliğini yapıyor ve radyocuların sanal alemdeki sesi oluyor, Erkut Aktaş’la radyoculuğu, sektördeki aksaklıkları konuştuk ve radyocu olma sevdasına kapılanların yapması gerekenleri listeledik...
RADYO VİVA’DA PROGRAM YAPAN ERKUT AKTAŞ, “RADYO ARAÇ OLARAK ALGILANIYOR, GÖRSEL VE YAZILI BASIN RADYOYA SAHİP ÇIKMADIĞI İÇİN TÜRKİYE’DE RADYO YILDIZI YOK” DEDİ
Bas bas bağırmayan, az ve öz konuşan isimlerdensiniz...
Radyonun formatını bozmadan dinleyicilerime içimden geldiği gibi sesleniyorum, ana felsefem de sadece şarkı anons edeceksem bile en iyi şekilde seslendirmektir. Neden az konuştuğumu soruyorlar, bu benim tercihim değil radyomun tarzı.Türkiye’nin en iyi birkaç radyo sesi arasındayım, maalesef artık Türkiye’de ses tercihine çok özen gösterilmiyor.
“İyi ki radyocuyum” diyor musunuz peki?
Yayında çok algılayamıyorsunuz, ama bir organizasyonda dinleyicilerimle buluşunca “İyi ki radyocu olmuşum” diyorum.
Beğenilerini sansürsüzce paylaşmaları her şeye değiyor. İnsanların internet ortamında veya başka şekilde yaptığım işten ve benden bahsettiklerini duymak motivasyonumu çok yükseltiyor.
Radyoculuğun hâlâ hobi olarak algılanması sizi rahatsız ediyor mu?
Ulusal radyoların az olması ve yerel radyoların da programcı seçimi yaparken özen göstermemesi, radyo programcılığının hobi gibi algılanmasını sağlıyor. İletişim Fakültesi ögrencileri pratik yetersizliğinden kendilerini yetiştiremiyor, fakültelerin de bu işin hobi olarak algılanmasında büyük rolü var.
Bir diğer etkense radyo programcılığındaki kazancın, televizyon programcılarına göre çok çok daha düşük olması. Bu yayıncılığa gönül verenleri ister istemez daha yüksek kazançlı işlere yönlendiriyor ve radyoculuk sevdası taşıyan yayıncılarsa programcılığı ek iş olarak yapmak zorunda kalıyor.
Televizyona doğru basamak algısı da var...
Hayır, radyo ve televizyon arasında yayıncılık olarak farklar var. İyi televizyon programı yapan bir sunucu radyoda başarılı olamayabilir, ama bir radyocu televizyonda radyodaki başarısını tekrarlayabilir.
Yurt dışından örnek verecek olursak Amerika’da vergi rekortmeni radyocular var, televizyon yıldızlarından daha büyük popülariteye sahipler. Bu Fransa’da da böyle. Yine bir çok ülkede benzer radyo yıldızları var.
Biz Türkiye’de radyo yıldızları çıkartamadık. Sebebi de radyonun bir araç olarak algılanması ve radyoya yazılı ve görsel basının sahip çıkmamasıdır. Radyocular yalnız bırakılmıştır. Basın yayın konusunda öğretim görevlilerinin de radyoyu üçüncü beşinci planda değerlendirmeleri mesleğin saygınlığını da maalesef aşağıya çekmiştir.
Bence televizyonun ve yazılı basının aradığı yeni yıldızlar radyocular arasında mevcuttur. Ama bunu fark edecek bakış açısı yöneticilerde olmadığından televizyonda ve diğer basın organlarında yurt dışında yapılan programların taklitleri devamlı bize sunulmaktadır.
Dinleyiciyi tavlama konusunda radyocu neler yapmalı?
Ben aslında yaptığım programda abartılı işlere kaçmıyorum, ses tonumdaki samimiyeti insanlar algılıyor. On yıldır beni dinleyen insanlarla karşılaşabiliyorum, radyo yayıncılığındaki amaçlardan biriside bu bence. Onlara arkadaş olabiliyorsan, onlar da her zaman sizin sesinizi duymak istiyorlar.
“Beyaz ve Okan gibi radyoyu bırakmam”
Radyo her daim hayatınızda olacak mı, yanına neler ilişecek?
Radyo her zaman olacak, talk show yapmak istiyorum. Ben ekranda Beyaz kadar sempatik, Okan Bayülgen kadar zekice bir duruş sergileyebilirim. Onlar gibi ekranda başarı yakaladıktan sonra radyoyu hayatımdan çıkartmam.Sinema ve dizi oyunculuğu da yine planlarım arasında var.
Radyocu adaylarına altın öğütler!
- Türkiye’nin en çok dinlenen radyolarından birinde yayın yapmalısınız yoksa şansınız daha azdır.
- İyi program sunmak zorundasınız ve performans grafiğiniz her zaman çıkışta olmalı.
- Tarzınızı yansıtabilmeli ve doğallığınızla özel biri olduğunuzu göstermelisiniz.
- Sesiniz ön plana çıkmalı ve ses tonu kelimelere ya hayat verecek ya da öldürecek.
- Yayında kendinizi pazarlama derdinde olmayın, dinleyiciye nasıl yaklaşırsanız aynı duyguları alırsınız.