Ulusal radyoların merkezi İstanbul olmasına rağmen birçok ilde “radyoculuğu” ulusal düzeyde yapan yerel ve bölgesel radyolar da bulunuyor. İşte öğrenci şehri Eskişehir’de de böyle bir radyo var; Yunus FM... Eskişehir’in ilk ve köklü radyolarından biri olan Yunus FM, 1994 yılından beri dinleyicilerine sesleniyor. “Hayatın ritmini yakala” sloganıyla enerjisini yansıtan radyo, Türkçe pop yayınları yapıyor. Eskişehir’e ve merkeze bağlı tüm ilçelerde sesini duyuruyor. Özellikle Eskişehir’e eğitim görmeye giden öğrenciler tarafından ilgiyle dinleniliyor. Öğrenciler eğitimlerini tamamladıktan sonra da alıştıkları frekansı bırakmıyor ve kendi illerinde de radyoyu internet aracılığıyla dinliyor. Yunus FM’in Genel Yayın Yönetmeni ve aynı zamanda “Tamer’le Gargara” adlı şov programını yapan Tamer Dağ ile Yunus FM’i konuştuk. Dağ’a göre çağımız teknoloji çağı ve artık radyo başında şarkı isteyip şarkının yayınlanmasını saatlerce bekleyen dinleyiciler yok. Sevdiği şarkıyı dinlemek isteyen MP3 çalarından da, bilgisayarından da dinler” diyor. Bu sebeple Yunus FM’i ‘konuşan’ ve dinleyicisini ‘konuşturan’ radyo olarak tanımlıyor. Hafta içi her sabah 08.00 - 10.00 saatleri arasında yayın yapan Dağ, “Radyo programcılığı öyle iki şarkı anons edip iki de süslü laf etmekle olmuyor. Programcı gittiği filmi, tiyatroyu anlatmalı, dinleyicisiyle sohbet etmeli. Programcılarımıza ‘Mikrofon sizde, anlatın arkadaşlar’ diyoruz ve onlar da öyle yapıyor” dedi. Eskişehir 94.0 frekansından yayın yapan Yunus FM’i, www.radyoyunus.com’dan da dinleyebilirsiniz...
Eskişehir’in ilk radyolarından biri olan Yunus FM’in dinleyicileriyle tanışma öyküsünden bahsebilir misiniz?
Radyo, 1994’te kurulmuş. O dönem arabesk, fantezi şarkılar moda olduğundan yayın türüde arabesk olmuş... Arabesk imajını üzerimizden atmak kolay olmadı. Dile kolay yıllarca arabesk müzik yayını yapmışsınız, değişimden sonra Ferdi Tayfur isteyenlere Tan, Müslüm Gürses isteyenlere Teoman çalarak o dönemi atlattık. (Gülüyor)
Dinleyiciyken nasıl bir radyo hayal ederdiniz? Şu andaki radyonuz bu hayallerinizi karşılıyor mu?
“Dinleyici olsam” düşüncesiyle akışı hazırlıyorum. Dinleyici olsam, sürekli müzik çalan radyo
dinlemem. Sevdiğin şarkıyı dinlemek istiyorsan bilgisayarından dinle, MP3’ünden dinle... Eskidendi şarkı istemeler, yeni şarkıyı beklemeler... Mesleğe ilk başladığım yıllarda şu tip telefonlar alırdım, “Şu şarkıyı istiyorum, ama lütfen çalarken araya Yunus FM sesini atma, kayıt yapıcam da...” Artık bu tip telefonlar gelmiyor. Gülebileceğim, hüzünlenebileceğim, Türkiye’de, dünyada neler olmuş öğrenebileceğim, hatta düşüncemi özgürce paylaşabileceğim bir radyo isterdim. İşte bu radyo Yunus FM.
Öğrenci şehri Eskişehir’den yayın yapan bir radyosunuz... Eğitimini tamamlayanlar kendi şehirlerine döndüklerinde sizin frekansı
yaşadıkları şehire taşıyorlar mı?Dinleyicilerimiz öğrencilik yıllarında dinlediği radyosunu, memleketine döndüğünde de dinlemeye devam ediyor. Hatta ve hatta arkadaşlarına da dinletiyor. Diğer illerden çok e-posta alıyorum. Gönül isterdi ki tüm Türkiye’ye yayın yapalım, ama Eskişehir bir öğrenci kenti olduğu için birçok ilde internet üzerinden dinleniyoruz.
İletişimden öğrencilerden söz etmişken... Radyodaki konuşma oranları nasıl? ‘Öncelik müzik’ diyen radyolardan mısınız?Biz konuşan, aynı zamanda da dinleyicisini konuşturan bir radyoyuz. Radyo tüm dünyada en önemli iletişim araçlarından biridir. Hatta ve hatta “En çok kime güveniyorsunuz?” şeklinde yapılan anketlerde halk Seda Sayan’dan sonra en çok bize güveniyor. Seda Sayan tek rakibimiz yani! Müzik ağırlıklı radyolar patronlar tarafından daha çok sevilir. Ekonomiktir çünkü. Ayarlarsın şarkıları, kendi kendine çalar durur... Biz konuşmaktan ve konuşturmaktan yanayız. Müzik de olacak, dengeli bir şekilde.
Siz de şov tarzı bir program yapıyorsunuz...Günün gazete manşetlerini yorumluyorum, doğal bir program. Dinleyiciyi de çeken bu... Hemen her konuya değiniyoruz yayında. Bir bakmışsınız siyaset konuşuyoruz, bir bakmışsınız spor, ya da öyle bir an oluyor ki, stüdyoda tüm ekip şarkı söylüyoruz. Önce kendimizi eğlendiriyoruz.
Dinleyicilerle aranız nasıl? Neler paylaşıyorlar?Bir dinleyicim “Sanki şu an bizim evin salonunda konuşuyorsun, çok doğalsın” demişti. Radyoculuk demek, hızlı konuşmak ya da ağzını yaydıra yaydıra Amerikanvari bir havayla anonslara girmek demek değil. Samimiyet önemlidir.
Düzenlediğiniz etkinlikler var mı?Eskişehir’deki tüm etkinliklere basın sponsoru olmaya çalışıyoruz. Şehir merkezinden gerçekleştirdiğimiz dış yayınlar, dinleyici buluşmaları gibi etkinlikler de düzenliyoruz.
Nasıl geçiyor dinleyici buluşmaları?Rahmetli Barış Manço’nun 7’den 77’ye diye bir programı vardı. İşte bizim dinleyicimiz de öyle... 7’den 77’ye... Bunu en iyi dinleyici buluşmalarında görüyoruz. Her yaş grubundan dinleyicimiz var. O kadar güzel bir meslek ki radyoculuk. İnsanlar tanımadığı, daha önce muhabbetinin olmadığı birini dinliyor. Onunla gülüyor, ağlıyor, coşuyor. Sonra merak edip, tanışmaya geliyor. Sık sık sokak röportajları yaparız . Mikrofon uzattığımızda “hayır’’ diyenini duymadım.
İnsanlar konuşmak istiyor, fikirlerini söylemek istiyor. Radyolar vatandaşa o kadar yakın ki, onları duymak, duyurmak lazım.
‘Ziyaretime gelen dinleyicilere temizlik yaparken yakalandım!’
Dinleyicilerle bir araya geldiğinizde unutamadığınız yaşadığınız ilginç diyaloglar var mı?
19 yaşındayken radyoculuğa yeni başladığım yıllarda, hevesli olduğumdan gündüzleri de radyoda duruyordum. Birgün temizlik yapıyoruz radyoda, ben paçaları sıvamışım ayağımda terlikler, iki omzumda da bezler. İki tane kız geldi kapıya. Kızlar çok güzel... Ağzımı açmadan “Biz Tamer’i görmeye gelmiştik” dediler. Dinleyicilerim benimle tanışmaya geliyor, ben temizlik yapıyorum! Sesimi değiştirdim. Dedim “Tamer bey bu saatlerde burada olmaz, yayın saatinden 15 dakika önce gelir” dedim. Ben dinleyici olsam, öyle görsem kendimi dinlemezdim
beni! O yüzden söyleyemedim!