Radyolar arasında son 1 yıldır dikkat çeken bir radyo var, Karadeniz FM... 17 yıl önce kurulan radyo, ilk zamanlar sadece Karadeniz şarkılarıyla dinleyicilerine sesleniyordu, Güven Arifoğlu’nun radyonun başına geçmesiyle birlikte radyoda değişim rüzgârları esmeye başladı. Arifoğlu, diğer radyolardan önemli isimleri Karadeniz FM’e transfer etti ve karma müzik konseptiyle de ilgi çekmeye başladı. Karadeniz FM’in değişimini, programlarını ve hedeflerini konuşmak üzere Güven Arifoğlu’yla bir araya geldik. Uzun yıllar radyo dünyasında yer alan Arifoğlu, çok yakında radyo programcılarını bir araya getireceği bir dernek için çalışmalara başladığını müjdeledi. İlk adımı atmak isteyen Arifoğlu, sektörde bu tarz bir oluşumun eksikliğinden şikâyetçi ve Radyo Programcıları Derneği (RPD)’yle birlikte radyocuların sıkıntılarına sağlam çözümler üretmeyi hedeflediğini anlattı. Karadeniz FM’de kendimi buldum diyen Arifoğlu, radyonun dikkat çekmesiyle ilgili olarak, “Bizim için ‘Saman alevi’ diyen radyolar var, çok yakında ulusal olduğumuzda onları göreceğiz” diyerek cevap verdi. Ayrıca Karadeniz FM, yıllardır kemikleşmiş renkli ekibine yeni kattığı deneyimli radyocular, Müge Barutçu, Elife Yılmaz, Denizhan Burhan, Murat Erdin, Murat Mermer ve Burak Yeter gibi isimlerle de iddialı. Karadeniz FM’İ İstanbul, 98.2’den dinleyebilirsiniz...
Transferleriyle dikkat çeken Karadeniz FM’in renkli ekibi...
Bir araya gelemeyeceğini düşündüğümüz radyo dünyasındaki renkli isimleri radyonuza transfer etmekle dikkat çektiniz...
Aynen öyle oldu, karma müziklerle karma programcılar olur. Karadeniz FM’in sadece Karadeniz şarkıları çaldığı algısını son transferlerle yıktık. Format yayıncılığım yok, programcının konuşmasına karışmıyorum. Karma müzik yapıyorum. Diyelim ki pop müzik saati var, pop çalıyor o anda telefon bağlantısında dinleyici farklı bir şarkı isterse o anda o dinleyiciyi geri çevirmeyeceksin!
O halde daha çok dinleyici odaklı mı yayın yapıyorsunuz?
Dinleyicinin isteği geri çevrilmeyecek, en nefret ettiğim şeydir. Programcılar akışlarını kendi belirliyor. Telefon bağlantılarına karışmam, çalmış olduğu şarkılara karışmam. Tek karışacağım nokta dinleyicilerin istemiş olduğu şeyleri yerine getirip getirmemeniz ve reytinglerdeki artıştır! Teknik Direktör gibi bakıyorum duruma, rakip takımları biliyorum, hangi maçlarda nasıl oynadıklarını da... Ulusal olduğumuz zaman asıl işler karışacak! O zaman Kral FM’e de kafa tutacağım.
Peki ne zaman ulusal olacaksınız?
Çok yakında... Bu radyo ulusal olmak zorunda, reytingler artık
onu gösteriyor.
Ben radyo programcılığı yapmadım bu radyo genel yayın yönetmenliği yaptığım 12. radyom... Radyocuların sorunlarının ne olduğunu çok iyi biliyorum. Artık radyo programcılığından emekli olsunlar, evlerini geçindirsinler istiyorum ve bu mesleğin hobi değil, ana meslek gibi algılanmasını istiyorum.
Bununla ilgili herhangi bir çalışma yapıyor musunuz, mesela dernekleşme gibi...
Haziran ayında Radyo Programcıları Derneği (RPD) kurulacak. Bu dernek vurdu mu ses getirsin istiyorum. Patron radyocuyu işten çıkardığı zaman, kendini savunacak bir yeri olsun, kendini güvende hissetsin. Sağlık sigortaları, lokalleri olsun. Eski radyocular, dinazorlar piyasadan çekilsin!
Gencecik pırıl pırıl cocuklar var piyasada. Sadece radyoların değil, programcıların da reytingleri açıklansın istiyorum. Aynı çatı altında birçok radyocu büyük bir güçtür. Bir radyocu haksızlığa uğradığında 300 kişi aynı anda mikrofon başında. 300 radyocu toparladık, ağırlıklı İstanbul radyolarıyla altyapıyı hazırladık.
lRadyonuza uyguladığınız farklı stratejiler olduğunu da duyduk...
Genel Yayın Yönetmenleri radyonun reytinglerinden sonra yaptırım uygulamalı, ben toplantıda direk karnelerini veriyorum. Neden reytinglerin düştüğünü ispatlıyorum. Yayın esnasında rahat olmalılar, ben bu ortamı sağlıyorum. Radyo programcılarım arasında 3’er kişilik grup kuruyorum. Kendi aralarında birbirlerini dinliyor ve eksiklerini not alıp bana bildiriyor.
lİyi anlaşan kişiler ya da anlaşamayanlar aynı gruba düşerse, tarafsız olmayabilir?
Bunları hissettiğim zaman değişiklik yapıyorum. Birbirlerine söyleyemezler, sözleşmeleri var. Birbirlerine şüpheci bakıyorlar, acaba kim kimi dinliyor diye...
Bu söylediklerinizden sektördeki kurallara karşı bir duruş sergiler gibi olduğunuz anlaşılıyor...
Onların yaptıklarını yapmayarak, onların reklam stratejilerine de aykırı gidiyorum. Mesela doğrudan satışı olmayan tek radyoyum! Yetki almadan sorumluluk almam, biz ticaret yapmıyoruz, yayıncılık yapıyoruz! Radyoları sadece müzik kutusu yerine koymasınlar, sıcak temasta olan, konuşan bir radyoyuz. Haftanın 7 günü 24 saat canlı yayın yapan tek radyoyuz. Bize 5 dakikanızı ayırın dinleyin, bir daha ayrılmazsınız, çok iddialıyım. Türkiye’de 21 milyon Karadenizli var, bu insanların bir sahiplenme duygusu var. Bu bir radyo için büyük bir avantaj herkes kemençe ve tulum dinlemiyor, ben öyle bir harmanladım ki her tarzı çalıyorum radyoda. Bunun başında deli bir adam var ne yaparsa iyi yapar, dediler ve eleştirmediler.