“Radyoların Fıstığı Meltem” olarak nam salan, 15 senedir radyo camiasında yer alan Meltem Sezenler, bir zamanlar programcı olarak görev aldığı Radyo Tatlıses’in Genel Yayın Yönetmeni ve Müzik Direktörü oldu. Sezenler, aynı zamanda Saran Group radyolarından olan Radyo Time ve Radyo Pink’in Müzik Direktörlüğü görevini de üstlendi. “Bu görevler bana bir artıdır, ama ben önce radyo programcısıyım” diyen Meltem Sezenler, üzerine giydiği yeni elbisenin heyecanını yaşıyor. “Fıstık gibi yönetici” esprisini de lakabından dolayı sık duyan Sezenler, “En iyi radyoculardan oluşuyor” dediği ekibine ve aralarındaki iletişime çok güveniyor. Radyolardaki başarının sadece genel yayın yönetmeniyle olmadığını belirten Sezenler, Radyo Tatlıses’in ilk üç radyo arasında olacağı konusunda iddialı... Öyle ki “Pasta büyük hepimize dilim var, ama en iyi olmayı herkes ister. Radyo olarak en iyi dilimi almak istiyoruz” diyor. Meltem Sezenler’le yeni görevini ve rengini kokusunu iyi bildiği radyosu ‘Tatlıses’i konuştuk.
RADYO TATLISES’İN KAPISINI GENEL YAYIN YÖNETMENİ OLARAK ARALAYAN MELTEM SEZENLER:
Daha önce de Radyo Tatlıses’teydiniz...
Evet daha öncede Radyo Tatlıses’teydim, buranın yabancısı değilim. Demek ki Radyo Tatlıses’e ruhunuz kazınıyor. Bu göreve başlayalı kısa bir süre oldu. Her şey tesadüf gelişti...
Göreviniz sadece Radyo Tatlıses’i mi kapsıyor, Saran Group’un diğer radyolarıyla ilginiz var mı?
Şu anda Radyo Tatlıses Genel Yayın Yönetmeni, Müzik Direktörü ve Saran Group radyolarından olan Radyo Time ve Radyo Pink’in Müzik Direktörlüğü görevini yapıyorum.
İlk defa mı genel yayın yönetmenliği yapıyorsunuz?
Evet, ilk kez yönetcilik yapıyorum, ama daha öncesinde birçok radyonun müzik direktörlüğünü yaptım.
Peki yıllar önceki Radyo Tatlıses’le şimdiki radyo arasında nasıl farklılıklar gözünüze çarptı?
Radyo Tatlıses’e yıllar önce ekip olarak gelmiştik.O zamanlar bizim için yeni bir doğuş gibiydi. O zamanlar farklıydı. O zaman ki müzik anlayışı da değişikti. Müzik tarzımızla o eski havayı yansıtmayı hedefliyoruz. Artık popüler müzik diye bir gerçek var radyo dünyasında...
Yeni görevinizle neleri değiştireceksiniz?
Radyoda çok iyi bir ekibimiz var ve şanslıyım. Aynı ekiple devam edeceğiz. Radyonun müziğinde biraz değişiklikler yaptım. Çok Radikal değişiklikler olmadı. Radyomuz programcılarıyla da samimi bir radyo. Popüler müziği takip eden, sevilen şarkıları, müziğin her türünü dinleten bir radyo.
“Radyolar arasında ilk 3 hayalim”
Ekibinize katılımlar olacak mı?
Pişmiş bir ekibimiz var. Beta, Kırmızı Başlıklı Kız (KBK), Doğan Öncel, Ozan Konak, Kenzo, Muzo var daha ne olsun! Bence en önemlisi her programcının kendi radyosunu dinlemesi. Radyocular kendi programını yapıyor, “Tamam bitti” diyor. Radyocu kendi radyosunu dinlemiyor.
Biz birbirimizi keyifle dinliyoruz. Radyomuz şov ağırlıklı sayılabilir, benim programım şova yönelik değil, ama KBK radyolar arasındaki tek kadın şov programcısıdır.
Radyo programcısıyken bugünleri hayal eder miydiniz?
Hayır, programcı için bu görev bir hayal olmamalı. Benim için hayal değildi ve samimi söylüyorum böyle bir iddiam yoktu.
Programcının en son basamağı sizin geldiğiniz nokta mıdır?
İki yönden bakıyorum. Bir genel yayın yönetmeni olarak, bir de programcı olarak.. Ben aslında programcıyım. Eğer yöneticinin radyoculuk geçmişi yoksa, yayın tarafını çok iyi anlayamıyor. Benim böyle bir avantajım var.
Yıllardır radyoculuk yaptınız “Ben genel yayın yönetmeni olsaydım şunu yapardım” dediğiniz oldu mu?
O fırsat geçti, ama ben şuna inananlardanım, bunun ekip işi olduğunu düşünüyorum.
Radyonun başarısı sadece yöneticiyle bağlantılı değildir, bir bütündür. Radyolar arasında İlk 3’te olmak hayalim. İddialıyız, Radyo Tatlıses zamanında yapmış, yapabilir!
Kadın eli değecek öyle mi?
Eh artık kadınların yönetici dönemi olma zamanı gelmiş! Radyolarda yöneticilik yapan fazla kadın yok zaten. Ama ben önce bir programcıyım.
Program yapmaktan vazgeçirememişler sizi...
Klasikleşmiş bir programım var. Yine konuklu, kendi içinde eğlenceli aktüel, güncel hayatta ne varsa programımda da onlar var. Yarışmalarımdan da vazgeçmedim.
Ekiple aranız nasıl?
Sadece benim görevlerim değişti. Sorumluluklarım artı, biz yine arkadaşız, burada herkes profesyonel. Radyocuların sıkıntılarını hissedebiliyorum, kendilerini anlayabiliyorum. Onlar için de bu bir avantaj. Pasta büyük hepimize dilim var, ama en iyi olmayı herkes ister. En iyi dilimi almak da farklı bir şey. Radyo olarak en iyi dilimi almak istiyoruz.
“Sanatçıların artık kapris yapma lüksü yok!”
Programa aldığınız konukların sizi zorladığı oluyor mu?
Ben öyle strese girmiyorum “Aman ilk benim programıma konuk olsun” diye... Radyoların da bir ağırlığı var ve sanatçılar artık bunu farketti. Sanatçıların artık kapris yapma lüksü yok! Herkes radyoya geliyor albüm promosyon dönemlerinde.
Radyo programı yapmadığınız zaman konuşmayı özlüyor musunuz?
Hem de nasıl. İzin yapsak bile özlüyoruz. Konuşma isteği doğuyor, radyo çok ayrı bir dünya, özgürleşiyorsun. Bazı programcılar topluma konuşmaz sessizdir, ama programda uçuyor, kendilerini buluyor. Bizim kuşak hâlâ radyo aşkını besliyor.