Yeliz Aras Çelikel

Yeliz Aras Çelikel

yeliz.aras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları


Fenomen radyocu Müge Barutçu, artık yeni adresinde dinleyicileriyle buluşuyor. “Müge’nin Oltası” programı yıllardır büyük ilgi gören Barutçu, 105.6 Baba Radyo’ya transfer oldu. Kendisini “Okur yazar, söyler dinler, çok gezer... ‘Çok gezer çok bilirim’ demez. Sınırlara inanmaz. Sevgiye her şeyden daha çok inanır. İnsan, hayvan, ağaç, taş, toprak demez sever. Radyo camiasının kıdemli balıkçısıdır. 20 yıldır bu sularda olta atar. ‘Ne çıkarsa bahtımıza’ der, paylaşır. Anlatır da anlatır” sözleriyle ifade eden ünlü radyocu, hafta içi her gün saat 15.00 ile 18.00 arası Baba Radyo’da dinleyicilerin karşısında...

Haberin Devamı

‘İyi radyocu iki elin parmağını geçmez’

* Bu kez daha önceki radyolarınızdan farklı bir adrestesiniz. Baba Radyo’ya geçişiniz nasıl oldu?
Baba Radyo henüz bir bebek ve ben bebekleri çok severim. Emekleyecek, yürüyecek ve koşacak. Elbette ilk günden haberdar olduğum ve takip ettiğim bir radyoydu. Best Medya sektördeki en profesyonel gruplardan biri... Dolayısıyla yaptığı işler sektörden herkesin ilgisini çekiyor. Teklif geldiğinde haliyle hiç düşünmeden kabul ettim.
Baba Radyo program düzeniyle ve programcı kafasıyla giden bir radyo. Dayatmalardan uzak olması, profesyonel bir gruba ait ve çalışma şekline sahip olması, emsalsiz çalması ve yeni bir proje olması beni çekti.

* Programın içeriğinden bahseder misiniz, neler yapıyorsunuz?
“Müge’nin Oltası” programı ufak tefek değişiklerle devam ediyor. Burada sadece biraz daha sohbet açısından düşük tempoda gidiyorum. Gündemden ziyade kişisel gelişim yayınlarını takip ediyorum. Kulağa enteresan gelecek haberleri veriyorum. Pozitif şeylere dikkat çekmeye çalışıyorum.
Hiçbir zaman yayınlarımda 3. sayfavari haberler veya kafa şişirici politik olaylardan bahsetmedim. Zaten bu tarz konularla ilgili yeterince fikir beyan edenler var. Sorunlar üzerine değil, çözümler üzerine kafa patlatıp konuşuyorum. Adamın günü aydınlanıp yüzü gülecek mi? Ben ona bakıyorum.

* Sizin radyocu olarak daha pop bir çizginiz var. Baba Radyo ise bu anlamda tarzınızın dışında bir radyo gibi... Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Baba Radyo algılandığı gibi yoğun olarak arabesk çalan bir radyo değil. Ajda da, Orhan da, Sezen de, Ahmet Özhan da çalıyor. Zeki Müren’den Gülşen’e, Ümit Besen’den Gece Yolcuları’na kadar geniş bir yelpaze düşünün. Yetmişler, seksenler, doksanlar ve günümüz ama bilinirliği banko olan şarkılar. Bir de cıs tak şarkıları çalmıyoruz.
Genellikle orta ve yavaş tempo şarkılar var. Gece playlistleri biraz daha ağır çalıyor. Ben müzikte tür ayırmıyorum zaten ve bir radyocu olarak böyle bir lüksüm de yok. Hoş tür de pek kalmadı ya! Artık her şey dum dum tıkırak dum tıkırak! Bana sorarsanız popüler müzik ve rock müzik yaptığını iddia eden arkadaşların çoğu Müslüm Gürses’ten daha arabesk... Hal böyle olunca benim için bir şey fark etmiyor.

Haberin Devamı

‘İyi radyocu iki elin parmağını geçmez’

* Uzun zamandır radyo dünyasından ses veren biri olarak radyocular farklı formatlı radyolarda program yapmalı mı?
Müzik formatlı radyoda çalışan yayıncıyla, radyocuyu ayırmak lazım. İkisi aynı şey değil. Biri yayıncı, biri radyocu, biri 100 kelimelik hazneyle şarkı sunup makine gibi sürekli aynı şeyleri tekrar ederken, diğeri dünyayı anlatıyor. Radyocular üzerinden konuşursak, bence sakıncası yok.
Konuşma radyosundan, müzik radyosuna veya tematik kanallara geçen arkadaşlar var. Söyleyeceğiniz şeyler ve bunları anlatabilme kabiliyetiniz olduğu sürece anons sürenizin 10 dakika ve ya 1 dakika olması pek fark etmez. Arada çaldığınız şarkıyı kimin söylediği ise hiç fark etmez. Yetenek aydan bile parlar. Gittiğiniz yere dinleyiciniz geliyor zaten. Format yayıncıları için bunu söyleyemem belki ama konuşan radyocular için bu böyle. Benim için toplasanız iyi radyocular iki elin parmaklarını geçmez.
Onlar da her formatta çalışabilir zaten. Kendinizi en rahat nerede ifade ediyorsanız doğru yer orası.

* Böyle bir tecrübe radyocuya ne katar?
Aynılık insanı öldüren bir şey. “Her günü aynı olanlar bizden değildir” derler ya, o hesap... İyi yayıncı radyonun taşıdığı değil, radyoyu taşıyan radyocudur. Bazılarımız karakter oyuncuları gibi ama bir radyocu esnek olabilmeli bence. Sürekli aynı şeyleri yapmak bir tercihtir ama farklı olanı denemezseniz kendinizi göremezsiniz.
Temiz konuştuğunuz sürece bence her formatta çalışabilirsiniz. Korku yok, radyo radyodur, radyocu her formatta çalışabilir, kendini her formata uygun hale getirebilir. Bazen kan tutmaz o başka ama her deneyim çantanıza bir macera daha koymanızı sağlar.

* Siz arabesk fantezi müzik dinler miydiniz? En çok kimleri seversiniz?
Maalesef tipik müziksever radyocu değilim. Her gün düzenli olarak müzik çaldığınız ve dinlediğiniz için dışarıda şarkı dinlemeye pek hal kalmıyor. Bir de benim için türden ziyade, iyi ve kötü şarkı var. Ruhum isterse Çince şarkı da dinlerim.
Yorumcu fanatizmim yok. Şarkıyı seversem kimin söylediği pek önemli değil. Yayında çalarken mikserden sesi açtığım yorumcular tabii ki var. Funda Arar, Müslüm Gürses’in pop cover’ları, Sezen Aksu’nun eskileri, Orhan baba, Emel Sayın, Kibariye veAhmet Özhan gibi isimler listemde varsa, onlar şarkılarını söylerken stüdyoda başım çok defa göğe ermiştir.

Haberin Devamı

‘Radyo programcılığı üzerine ders vereceğim’

* Baba Radyo dinleyicisi sizi nasıl karşıladı, tepkiler genelde ne yönde?
Radyo yeni olduğu için kitle de yeni yeni oturuyor haliyle... Baba Radyo, aktif radyo dinleyicisinden farklı bir kitleye sahip. İlk gençliği daha çok 80’lere rastlayanlar dinliyor. Çünkü ağırlıklı olarak o yıllardan itibaren çalıyoruz. Ben de o yıllara ait olduğumdan herhalde iletişim süper...

* Radyoculuk anlamında bundan sonra neler yapmak istiyorsunuz?
Epey bir şey yaptığımı düşünüyorum. Önümüzdeki yıl için radyo programcılığı dersleri vermemle ilgili bir teklif var. Belki sonra bir kitap yazarım. Epey bir meslektaşım yazdı ama deneyimler kişiye özel, ilgilenenler olabilir. “Şunu da, bunu da istiyorum” gibi hırslarım yok. Görelim Mevla’m neyler, neylerse güzel eyler.