Cihan Hatipoğlu... O da radyonun büyüsüne kapılan genç radyoculardan biri... Ama onun aşkı biraz daha derin devam etti... Çünkü aşk şarkılarının 24 saat çınladığı slow müzik ve aşkın radyosu JoyTürk’te Gökhan Çınar’la birlikte ‘Düş Bahçeleri’ programıyla dinleyicilerine ulaştı. O bahçede aşkı yaşadı, gençliğini, anılarını ve çaldığı şarkıların hikâyelerini dinleyicileriyle paylaştı... Sadece radyodan paylaşmak yetmedi, şarkıların ona hissettirdiklerini “Herkes dinlediğinde kendi hayatının öykülerini yazar dediği” şarkıların hikâyelerini yine kendince yorumladı ve bunları “İçimdeki Şarkıyı Susturamazsın” kitabında derledi... Kitabı okurken içinde anlattığı hikâyelerin şarkılarını da CD olarak hazırladı ve kitapla birlikte okuyucularına sundu. Kitabın ayrıca özel bir anlamı var.... Uzun yıllar radyonun içinde olan ve genç yaşta hayatını kaybeden genç radyocu Beyzah Alabay anısına geliri Lösev’e bağışlanıyor. Radyo programlarının yanında Süper FM, Metro FM, Joy FM ve Joytürk radyolarının reklam departmanındaki görevini devam ettiren Hatipoğlu, çok yakında radyo ve televizyon programlarıyla da sevenleriyle buluşacak. Radyodan dinleyicilere seslenme halini “Hep yalnız olup, hiç yalnız kalmamak gibi tuhaf, büyülü bir his” olarak anlatan Hatipoğlu’yla kitabını, heyecanını ve radyoyu konuştuk.
RADYO DÜNYASININ SEVİLEN SESLERİNDEN BİRİ OLAN CİHAN HATİPOĞLU, DİNLEDİĞİ ŞARKILARIN HİKÂYELERİNİ DERLEDİĞİ KİTABINI HEM DİNLEYİCİLERİYLE, HEM OKUYUCULARLA PAYLAŞIYOR
Mikrofondan ses vereli ne kadar oldu?
Hikâyem 12 yıl önce Radyo Marmara’da başladı. Radyo TV Gazetecilik Teknik Lisesi öğrencisiydim ve 4 yıl boyunca hergün program yaptım. O zamanki imkânlarla kaset çalar ve datlar ile playlist hazırlamak, gelen fakslara sevinmek nostaljik hatıralar oldu.
Bir dönem JoyTürk’te bol aşklı ve düşlü programlar yaptınız...
Düşü yaratan bir aşktı Joytürk’deki programımız “Düş Bahçeleri...” Gökhan Çınar’la birlikte 1990’lı yılları ve o yıllarda yaşadıklarımızdan, aşkla bir düş bahçesi yarattık. Uzun süre de devam ettik, ciddi bir dinleyici kitlesine ulaştık.
Programa ara mı verdiniz, devam edecek mi?
Konsept programıydı ve dolu doluydu. Bir hafta boyunca listemizde yer alan şarkıların arşive eklenmesi, dinleyici özel isteklerinin araştırılıp bulunması ki dinleyicilerin oldukça zorlu seçimleri oluyordu.
Şarkılar ve yorumcular hakkında bilgiler hazırlanıyor ve her hafta 1990’lı yıllardan konuk röportajları oluyordu. Bu aralar yeni bir program aşamasındayız...
Radyonun büyüsünü keşfetmiş biri olarak mikrofonu özlüyor musunuz?
Hem büyüsünü keşfetmiş hem de eğitimim gereği onunla büyümüş biri olarak özlemez olur muyum... “Benim bunu anlatmam gerekiyor, bir şarkı buldum saklı kalmışlardan, mutlaka paylaşmalıyım” dediğim anlar çok oluyor.
Dinleyicilere seslenmeyi, o özel paylaşımı siz nasıl tarif ediyorsunuz?
Aslında hep yalnız olup, hiç yalnız kalmamak gibi tuhaf, büyülü bir his. Bu, dinleyen için de anlatan için de geçerli. Radyo dinlemeyi de radyodan seslenmek kadar seven biriyim.
Kulüplerde de DJ’lik yaptınız. Peki o atmosfer size neler hissettiriyor?
İkisinin de yeri bambaşka... Radyodaki büyü kulüplerde yok... Aslında ikisi de birbirinin devamı gibi...
“İçimdeki Şarkıyı Susturamazsın” adlı kitabınız çıktı, neydi bu kitabı yazdıran, şarkılarla iç içe olmak mı?
Yazma sevdam radyo programlarına ara verdiğim zaman başladı. Sanırım çok konuşma fırsatım olmayınca yazmaya başladım. Anlatmam gerekenler vardı, anlattım! Şarkıların anlattıklarıyla yaşamak ve yaşadıklarımı paylaşma ihtiyacı yazmaya başlamama neden oldu.
Her anıma anlam yüklediğim bir şarkı mutlaka vardı, her şarkının da kendimce hikâyesi... Hani “Şu şarkı beni anlatıyor” dersiniz ya... Ben o şarkı neden beni anlatıyor, yaşadığım hangi hatırayı gözümde canlandırıyor? O şarkının sözlerini bağıra bağıra kime haykırmak isterim? Hepsini yazdım ve yalnız olmadığımı gördüm.
Kitapta bir radyocu, bir yazar ve müzik aşkı var, öyle mi?
Evet, içinde aşık bir radyocu, aşık bir yazar var. Kitap ile birlikte hikâyesini yazdığım şarkıların yer aldığı çok özel bir CD de hediye ediyoruz. Anıların fon müzikleriyle birlikte yazılmış bir radyo programı gibi ve türünün ilk örneği... CD’nin dışında eser sahiplerinin bu hikâyeler için yaptıkları yorumlar var...
Genç yaşta hayatını kaybeden radyocu “Beyzah Alabay” anısına kitabın geliri Lösev’e bağışlanıyor...
Evet, Beyzah’ın sesini 2 yıl sonra özleyen hediye edilen CD’yle dinleyicilerine duyurabildiğim için çok mutluyum... Beyzah’la çok uzun yıllar aynı binada çalışmamıza rağmen hastalanmasından 6 ay önce yakınlaşmıştık.
Onu kaybettikten sonra bu kadar fazla üzülmemin sebebi de eksik kalan anılarımız içindi...
Kitapla ilgili ilk yorumlar nasıl?
Okuyuculardan gelen yorumlar çok olumlu. Yazdıklarımın çok edebi bir üslubu yok, yani çok içten hikâyeler. Şarkılara anlam yükleyip, gidenlere söyleyemedikleri kişilerle buluştu ve şarkılarına, yani aşklarına sahip çıktılar. Radyo programıma ara verdiğimden olsa gerek, kitabımın “Bir radyocunun şarkı hikâyeleri” olarak sunulması, kimi meslektaşlarımın benim radyocu olmadığım yönünde eleştiri yapmalarına yol açtı.
Burada dile getirme fırsatı bulduğum özgeçmişim, umarım bu eleştirileri getirenlerin fikrini değiştirir.