Yeliz Aras Çelikel

Yeliz Aras Çelikel

yeliz.aras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

RADYO 2000’İN SAHİBİ VE PROGRAMCISI SELDA ÇALCI, ARABESK DİNLEMİYORUM DİYENLER, BARDA POP DİNLER, GECE OLUNCA DA “BATSIN BU DÜNYA”YLA HÜZÜNLENİR VE İÇLERİNDEKİ GİZLİ ARABESKİ ORTAYA ÇIKARIR” DEDİ.

Arabesk, Fantezi ve Türkü tarzında yükselişe geçen radyolardan biri olan Radyo 2000, İstanbul’da 90.6 frekansından yayın yapıyor. 20’ye yakın programcılarıyla ve uzun soluklu yayınlarıyla dikkat çekiyor. 24 saat canlı yayınlarla dinleyicilerin karşısına çıkıyor. Dinleyicilerle programcıların sıcak dostlukları da ‘arabesk’e samimiyet ve sahiplenme duygularını yüklüyor... Radyonun kapıları dinleyenlerine hep açık, belki bundandır ki ‘Kapanmayan tek radyo” sloganıyla iddialılar. Radyo 2000’in hem yöneticisi hem programcısı olan 15 yıldır radyo dünyasında kendine yer bulan Selda Çalcı’yla Radyo 2000’i ve herkesin içinde, derinlere gizlenen Arabesk’i deştik ve şarkıların en hızlı vuruşu ‘damar’a dokunduk... Radyo 2000’in çocuk reklamlarını seslendiren, çekirdekten yetişip radyo havası soluyan Çalcı’nın 7 yaşındaki oğlu Çağatay’la birlikte radyonun sıcak ekibi de söyleşimize renk kattı... Radyo 2000’i www.radyo2000.net internet adresinden de dinleyebilirsiniz.



Radyonuzun kuruluş öyküsü nasıl?
Radyo 2000’i 1999’da eşimle satın aldık ve beraber işlettik. Arabesk, fantezi ve türkü tarzını benimseyerek yola çıktık.
Radyoyu satın almadan önce kadın programcılar yoktu ve ben bu zinciri program yaparak kırdım.

Neden kadın programcı yoktu? ‘Arabesk bir radyoda program yapmanın erkeğe daha çok yakıştığı’mı düşünülüyordu?
O zamanlardaki yönetimin isteğiydi. Sanırım arabesk deyince daha sert ve katılık, maçoluk gibi düşünülüyordu. Ben de program yapmayı özellikle istedim.

Program yapmaya nasıl başladınız?
Programcılığım aslında programcı eksikliğinden başladı. “Hadi bir deneyeyim” dedim. Radyoda içinizde gizli ruh ortaya çıkar ve kendinizle baş başa konuşuyor gibi ya da bir anda herkes oluverirsiniz. Kendimizi en iyi ifade ettiğimiz yerdir radyo.

Hem yönetici ve hem programcı olmanın zorluklarını yaşıyor musunuz?
Hata yapmamalısın, kendini sürekli kontrol etmek zorundasın. Program yaptığımdan dolayı yayıncılara yaklaşımım daha farklı oluyor. Onların sorunlarını anlayabiliyorum. Bir yönetici olarak, bir programcı olarak toplantılarda yer alıyorum.

Kaç programcınız var, ne tarz programlar yapıyorlar?
Gönül Dostu Şener’le sabah başlıyor. Melih’in Sevgi Çemberi’yle gün devam ediyor. Akşam üstü Sevgiye Yolculuk benim programım. Ardından Delikan’la Damar Sofrası’nda Çetin trafikte dinleyicilerin dostu oluyor. Yabancı ile İstek Rüzgârı, Derman’la istek hattı ve Çilekeş’le Gece Vardiyası’yla gece devam ediyor. 24 saat canlı yayınlarımız var.

Farklı müzik türlerine de ayırdığınız programlar var mı?
Bir dönem pop müziğe yer verdik, ama dinleyicilerden tepki aldık. Biz bu işe böyle başladık ve böyle devam ediyoruz.

‘Arabesk dinlenmiyor’ tartışmaları yapılırken, arabesk bir radyo olarak sizin bu konudaki düşünceleriniz ne yöndedir?
Ben de radyoya başladığım ilk yıllarda arabesk tarzına daha farklı bakıyordum, sonra arabeskin hepimizin ruhunda var olan bir duygu olduğunu düşündüm. “Arabesk bir şarkı beni etkileyemez “diyen biri yalan söyler. Arabesk, duyguları açığa çıkarır. Mesela biri, kız arkadaşının yanında cıstak cıstak müzik dinler, ama kız arkadaşına aşkını ilan ederken arabesk şarkılarla ifade eder.

‘Herkesin içinde bir arabesk vardır’ mı diyorsunuz?
Pop ve rock şarkısında zıplıyorsunuz, oynuyorsunuz. İçiniz ağlıyorsa bunu nasıl ifade edeceksiniz, arabesk birebir anlatımdır. Varoş diye hitap edilen insanlar, o saf duygularını ortaya dökmekten korkmuyorlar, daha içten ve samimi radyoyu dinliyor, kabul ediyor ve seviyor. Barlara gidilir, geceye kadar pop şarkılarıyla eğlenilir, ardından arabesk şarkılara geçilir. Sonra başlar “Bir Teselli Ver, Batsın Bu Dünya... Böylece içlerindeki gizli arabeski dışa vururlar.

Benzer ‘arabesk’ formatlı radyolardan, sizin radyonuz ne yönde farklı?
Yayıncılarıma doğal olmalarını ögütlüyorum. Çünkü dinleyiciler kendini yakın hissetmeli. Teknolojiyi de takip ederek, ses düzenine dikkat ediyoruz.
Çok kolay yayıncı değiştirmeyiz. Bunun yanında yönetim ve yayıncılar arasında çok iyi bir dostluk vardır.

Neye göre müziklerinizi seçiyorsunuz?
Tarz olarak arabesk, fantezi ve türkü’nün dışına çıkmıyoruz. Programcılar programlardaki şarkıları kendileri seçiyor. Programcı içinden geleni yayımlamalı ki o programı iyi yapabilsin. Sabah ya da akşam saatlerine uygun şarkıları belirliyoruz.

Radyo 2000’in içinden de ‘damar’ geçiyor... Sizce damar nedir?
Offf dediğin içinin yandığı bir ana damar denir. Herkesin bir damar anı vardır. Şarkının en hızlı dokunuşudur. İğne vurulduğunda nasıl bazen hemen etkiler, bazen de uzun sürer, damar da o etki anıdır.


“Herkeste gizlenmiş bir arabesk vardır”