Radyoların vazgeçilmezi şov programlarından bir yenisi daha dinleyicilerin beğenisini topladı ve epeyce ‘ses’ getirdi. Konuşmanın ağırlıkta olduğu radyo olan Best FM’in yeni kuşak şov programcılarından Serdar Gökalp da kahkahaların sebebi isimlerden biri... Gökalp, öğretmenlerinin “Komiksin, bunu değerlendir” demesiyle karikatürist olmaya karar veriyor, bakıyor ki çizemiyor, “En iyisi ben konuşayım ve anlatayım” diyor ve ardından radyocu oluyor. Gökalp’in dinleyicileri ilk başlarda “Serdar Yayında” adlı programından dolayı soyadını ‘Yayında’ zannediyor! Ve onu “Genç nesil başarılı bir radyocu” ve “Geceleri şakalar yapan çocuk” diye anlatıyor. Gökalp, her gün mikrofonu açtığında birine âşık oluyor gibi heyecanlandığını söylüyor. Gökalp, “Yemek, su, radyo” diyerek hayatının ilk üçünde yer alan radyonun da önemini vurguluyor. Programdaki rahat tavrını ise “Arkadaşımın evine gittiğimde, dışarıda, evde, manavda, markette ve her yerde yayındaki gibiyim” diyerek açıklıyor. Dinleyicisine “Konuşurken diziniz dizime değercesine, gözünüz gözüme bakarcasına konuşalım” diyerek samimiyetini de dile getiriyor. Telefon şakalarıyla ün yapan Gökalp, “Genç yaşta komedyen olmak nasıl bir duygu?” sorumuzu “Bilerek komedyen olmadım. Çünkü hiçbir insan kendini bilerek gülünç duruma düşürmez!” diye yanıtlıyor. Tek kişilik gösterileriyle de sevenlerinin karşısına çıkan Serdar Gökalp’i hafta içi her gün 22.00 - 01.00’de, cumartesi günleri de 17.00 ve 21.00 saatleri arasında Best FM’den dinleyebilirsiniz...
RADYO DİNLEYİCİSİ DİKKAT! MİZAH PROGRAMIYLA ÖNE ÇIKAN İSİMLERDEN BİRİ OLAN BEST FM’İN PROGRAMCISI SERDAR GÖKALP, HER AN KARŞINIZA ÇIKABİLİR VE TELEFONLA SİZİ İŞLETEBİLİR!
Programınızın temeli mizah, ama her telden konuşuyorsunuz, konuları nasıl belirliyorsunuz?
“Anlatılmaz dinlenir!” Programı arayan kişiyle gözümüzden yaş gelircesine komik bir konuşma yaptığımız da oluyor, herhangi toplumsal ya da bireysel bir sorun hakkında konuştuğumuz da... Programın temel taşı mizah. Konu, konuşma sırasında kendiliğinden ortaya çıkıyor. Dinleyiciyle laf lafı açıyor. Programda her an her şey olabilir.
Dinleyiciyi tavlamanızda rahat tavırlarınızın etkili olduğunu düşünüyor musunuz?
Budur işte olay! Tavlamak! Çekmek değil... Çünkü; çekmek çekim gücünü kaybettiğinde hiçbir işe yaramaz. Bildiğim tek şey ekstra bir çaba sarfetmediğim, gündelik yaşantımda da böyleyim. Yayıncıyı ne kadar rahat bırakırsanız o kadar iyi oluyor. Best FM yönetimi bu konuda bu işi en iyi yapan kişilerden oluşmakta...
Dinleyicilerden ‘genç nesil başarılı radyocu’ unvanını alan bir radyocu olarak bu yaşta bu ilgi için kendinizi şanslı hissediyor musunuz?
Bu hoşuma gidiyor. Ama o benim kendime koyduğum bir unvan değil, dinleyenler söylüyor.
İlgiye gelince, bizim işlerde sana karşı ne kadar ilgi varsa o kadar seviliyor ve takip ediliyorsun demektir. Yaptığım işe saygı duyuyor ve seviyorum. İnanın ki bana insanların ilgisi ve sevgisi yaptığım işi daha iyi, dikkatli ve doğru yapmamı sağlıyor.
‘Kendini çok beğeniyor deniyor, her şeyi de biliyor’ gibi yorumlar da var, bu eleştirilere cevabınız nasıl oluyor?
Deniyor, yani başkaları diyor. Benim ağzımdan duyulmuş mu? “Aman aman ne kadar mükemmelim, ne kadar harikayım” gibi şeyler? Duyulmaz, söylemem. Programımda da övgü içeren hiçbir mesajı okumam. Bu yakıştırmayı yapanların beni dinlediklerine falan kesinlikle inanmıyorum. Bunu söyleyen radyoda öyle gezinirken bana 3-5 dakika denk gelmiş ve sadece o 3 dakikalık kısmı dinlemiş olan kişi ya da kişilerdir...
Şov programı yapıyorsun ve insanlar senden tabir-i caizse senin hiç öyle hüsnü kuruntun olmamasına rağmen, fırlamalık bekliyor.
Neyi amaçlıyorsunuz? ‘Bu bir şov programı gülelim eğlenelim mi?’ Yoksa, ‘Eğlenelim ama radyodan mesajlar da verelim mi?’
Bir şov programı mesaj da verecekse güldürmelidir. Benim de yayında verdiğim mesajlar oldu, ama programın yapılış amacı olan mizahı da unutmam. Ya yoğurur mesajı mizahla yapılmış bir şekilde veririm, ya da herhangi bir mesajı vereceksem verir, şovuma devam ederim.
Yaptığınız telefon şakalarıyla özellikle dikkat çekiyorsunuz, daha önce de birçok radyocu bu tarz şakalar yaptı... Sizin farkınız ne?
Farkımız hakikaten var. Çok beğenilen şakalarda karşı tarafı bir sıkıştırma var, hepimiz seviyoruz, birisi sıkıştırırken, diğerinin sıkışmasını...
“Bizimkiler telefon şakası değil telefon sıkıştırması! Dinleyicilerden “Ona da, buna da yap” diye talepler geldi, kırmadık yaptık.
Dinleyenler şaka yapılacak kişinin bilgilerini ulaştırıyor. Şakalarımı “Yüz yılın şakası” diyerek televizyon programlarında da kullandılar. Başka radyolar da kayıt ederek radyolarında yayınladı. Sanırım benden önce bunlar olmamıştı...
‘Bu işin taktiğini verir misiniz?’ diyen birine ilk olarak ne söylersiniz?
Söyleyeceğim şudur “Yapmayın!” Çünkü hepimize yetecek sayıda radyo dinleyicisi yok! Şaka yapıyorum tabii. Olmak isteyen herkes olabilir, en azından bir kere radyo programı yapabilir, bir kereden sonrası ise ona bağlıdır...
‘Oğlum mikrofonu kapat!’
Radyoculukta unutamadığınız ilginç bir yayın kazası yaşadınız mı?
Seneler önce yayına telefon bağlandı, konuştuk, güldük, eğlendik. Anlatacaklarımı anlattım ve şarkıya pasladık. O arada bir arkadaşım aradı cep telefonumdan, ertesi gün de onunla buluşacağız. Buluşma saatimizi konuşuyoruz, karar verdik saat 14.30’da Etiler’de buluşacağız. Telefonu kapatır kapatmaz, babam aradı ve aramızda geçen diyalog şu:
- Efendim baba?
- Yarın saat 14:30’a yetişemezsin. Beni saat 14.00’te havaalanına bırakacaksın.
- Na... na... Nasıl yani? Sen nereden biliyorsun benim yarın o saatte işim olduğunu?
- Oğlum mikrofonunu kapat, mikrofonunu!