O radyoların sivri dilli kızı Eftalya Nur Öktem... İlkokuldayken yerel bir radyoda arkadaşlarıyla birlikte çocuk programına katılmasıyla başlıyor radyo macerası... Ama o programa katılmakla yetinmiyor ve ‘Sadece ben konuşmalıyım’ diyerek arkadaşlarından bir adım öne çıkıyor ve çocuk programları yapmaya başlıyor. Şimdilerde aynı radyoda çalıştığı ünlü radyocuları dinleyerek büyüyor ve hep hayal ediyor, onlar gibi olmayı... Eskişehir’deki hayallerini İstanbul’da devam etmek etmek istiyor ve İstanbul’un yolunu tutuyor... Ardından birçok ulusal radyodan ses vermeye başlıyor. İstanbul’un, renkli ışıklarda göründüğü gibi olmadığını programlarında vurguluyor ve kulaklara küpe öğütler veriyor: “Ben özendiğim için değil, gerçekten bu işi yapmak isteğim için İstanbul’a geldim ve çok çalışarak başardım...” Daha önce Kral FM’de program yapan Eftalya Nur Öktem, radyolar arasında dinleyicilerini selamlayan yeni radyo Kral Pop’ta yayınlarına başladı...”Radyolarda büyüdüm, hayat görüşüm, dünyaya bakışım radyolarda değişti. Ulusal radyoları dinleyerek geliştirdim kendimi” diyen Öktem, ayrıca radyocuların buluştuğu platformlardan biri olan radyonun tersi, www.oydar.com’daki sektöre yönelik eleştirel yazılarıyla da adından söz ettiriyor. Televizyonda izdivaç içerikli programları da sunan Öktem, yeni yayın döneminde televizyon projelerine devam edeceğini söyledi... Eftalya Nur Öktem’i hergün 20.00- 22.00 saatleri arasında İstanbul 94.7 Kral Pop’ta dinleyebilirsiniz...
Çok erken yaşta mikrofona ses vermişsiniz...
Eskişehir’de ilkokul 5’teydim, radyolar yeni açılmıştı... “Küçük Korsanlar” diye bir program vardı o programa katılmıştım, mikrofonla öyle tanıştım. Birçok çocuğun katıldığı bir programdı ve çocuklar arasında “Sen konuşacaksın, ben konuşacağım” kavgası yapıyorduk ama ben tek başıma konuşmak istiyordum. Sonrasında “Pembe Yanaklar” programına başladım. Ben radyolarda büyüdüm, hayat görüşüm, dünyaya bakışım radyolarda değişti. Ulusal radyoları dinleyerek geliştirdim kendimi... Ve en önemlisi o zamanlar dinlediğim isimlerle aynı radyolarda çalıştım...
Eftalya kendi isminiz mi?
Birçok kişi kendi ismim sanıyor. Eskişehir’deyken Deniz kızıydı... Alem FM’e geçerken Deniz Akkaya, Deniz Kızı ismini satın aldı. Genel yayın yönetmenim Kenan Işık’tı “O zaman Eftalya’ olsun dedi ve öyle kaldı...
İstanbul’daki hikâyeniz nasıl başladı?
Hayalim İstanbul’da ve ulusal bir radyoda çalışmaktı. Radyoya demo gönderdim. Ulusal radyoları dinleyerek kendimi çok güzel yetiştirdim. Birçok şeyi öğrenmiştim. Bence radyonun bir okulu yoktur, iyi bir gözlemci olmak gerekir ama asla taklit etmek değil... İçinde radyoculuk aşkı ve yeteneği olan kişinin, bir cümleden bile ufku açılabilir. Sonrasında gönderdiğim demoyu kabul ettiler. İstanbul’a gidecektim, ailemin haberi yoktu, inanmadılar ve izin de vermediler. Sabahın 5’inde çıktım yola İstanbul’a doğru... Mucizevi bir şekilde iyi gitti her şey ve radyo dünyasına adım attım ve ailemi de sonunda ikna ettim...
İlk dönemler nasıldı?
İlk olarak radyoda gece yayınları yaptım. Gece başlıyor, sabah 08.00’a kadar CD takıp çıkarıyordum, uykusuz kalıyordum, o zamanlar zordu, böyle değildi. Radyocu olmak isteyenler sanıyorlar ki hemen mikrofonun başına geçecekler, o kadar kolay değil...
Farklı tarzlardaki radyolarda programlar yaptınız...
Evet, farklı radyolarda program yapmak önemli. Radyocu olmak isteyenin müzik kulağının çok gelişmiş olması gerek. Müzik dünyasına hâkim olmalı, Tek bir müzik türünden hoşlanmamak gerekli. Çünkü çeşitli radyolar var, radyolar arası geçişler oluyor ve gittiğiniz yere uymanız gerekir.
Radyoyla birlikte televizyon sınavınız da oldu, radyo dünyasından televizyona geçmek hayatınızı kolaylaştırdı mı?
Radyoculuk geçmişim olmasaydı televizyona bu kadar adapte olamazdım. Cebimde hep söyleyecek kelimelerim oldu. Radyoda mimik yok, gerekmiyor ama televizyonda gerekli. O yüzden televizyona geçen radyocular başarılı olamıyor. Unutamadığınız sevgili gibi radyo... Kamera başka bir şey, radyo bambaşka bir şey...
Bu mudur radyonun büyüsü?
Ben bağımlılık nedenini bulamadım... Düşündüğünüzde kendi kendinize konuşuyorsunuz, gülüyorsunuz...
Peki o büyülü dünyayı siz dışarıdan dinlerken meslektaşlarınızı eleştiriyor musunuz?
Çok eleştiriyorum, özellikle intro yakalayamayan arkadaşları eleştiriyorum. Şarkıların üstüne konuşuluyor. Bir de format yayıncılığı var ki, bence işin kolayına kaçmak...
Sürekli şarkının adını söylemek, saati söylemek... Radyoculuk asla böyle bir şey değil, 3 kelime de olsa kendinden bir şey katmak gerekir.
Format radyolarında sürekli aynı şeyleri söylüyorlar, papağandan farkları yok! Ama onlara da söyleten yöneticileri var!
EFTALYA NUR ÖKTEM
‘Görmeden dua ediyorlar’
Kral FM’de programlarınız vardı, şimdi Kral Pop’ta yayınlara başladınız...
Bir dönem radyoya ara vermiştim, özledim ve ardından Gezegen Mehmet’le görüştüm. Kral FM’e uygun bir ses olduğum düşünüldü. Çünkü ben sürekli Türk Sanat Müziği ve arabesk dinleyerek büyüdüm, müzik adına da karma bir duygum var.
Radyolarda bana program formatlarına göre elbiseler biçildi ve hepsi üstüme uydu...
Kral FM’deki elbiseniz nasıldı?
Kral FM’deki elbise halkla iç içe olan bir elbise... Mesela çok fazla gittiğiniz sinemadan bahsedemiyorsunuz, halkın acılarını, aşklarını paylaşıyorduk. Bu bana çok sıcak geldi. “Ablacım, kızım” diye sesleniyorlardı. Karşılıklı elektrik var ve sizi görmeden sizin için dua eden insanlar...