Öyle mikrofondan radyo dinleyicisine attığı kahkahalara aldanmayın! Kendisini bir görseniz, burnu havaya yakındır, neden mi? Boyundan... 2 metreyi geçer mi, geçmez mi bilmem ama kulağıma fısıldananlar arasında radyo programı sırasında kendisine özel sandalye ve mikrofon ayarlandığıdır! O, yıllardır 2 metrelik boyuyla ilgili yapılan şakalara alışık olduğundan biz de bu geleneği bozmayalım dedik... Şakalar bir yana dursun, iyi bir dinleyici kitlesine sahip Rock FM’in öne çıkan programcılarından biridir Mesut Süre... “Geceleri yaşarım” diyor fakat sabah sabah neşesini radyo dinleyicisine aktarıyor ve bol bol kahkaha atmasına sebep oluyor. Eskişehir’de öğrencilik zamanlarında darbuka, karikatür, tango kursları gibi envai çeşit kursa gidiyorken, Anadolu Üniversitesi’nin radyosunda “Yetiştirilmek üzere programcı arıyor”ı duyuyor ve iddialı iddialı “Ne yetişeceğim, gider başlarım” diyor. Öyle de oluyor olmasına ama mikrofondan 10 ay “Merhaba” diyemiyor... Şimdi o günleri andığında “İyi ki söyletmemişler ki bu duruma geldim” diyerek, hocalarına teşekkür ediyor. Mesut Süre’nin haftanın her sabahı 5 ayrı konuk ile birlikte hazırladığı “Rabarba”yı 07.00-10.00 saatlerinde Rock FM’den dinleyebilirsiniz...
ROCK FM PROGRAMCISI MESUT SÜRE, TEK BAŞINA ŞOV YAPMAYA İNANMADIĞI İÇİN PROGRAMINI FARKLI İSİMLERLE BİRLİKTE SUNDUĞUNU SÖYLEDİ
Radyo hayatınıza hangi dönemde girdi?
Eskişehir’de öğrenciyken... Üniversitenin radyosunda yetiştirmek üzere programcı arıyorlarmış. “Ne yetişeceğim, gider başlarım” dedim. Bir gittim, 10 ay “ Merhaba” diyemedim. İyi ki de dedirtmediler, bugünlere geldim.
Peki ‘Rabarba’nın hikâyesi ?
Daha önce başka projelerle sabah saatlerinde bir dinleyici kitlesi oluşmuştu. Formül itibariyle riskli bir işe kalkıştık. Radyo programı alışkanlık işidir. Dinleyici, dinlediği adamın veya kadının her sabah orada olduğunu bilmek ister. Bizde durum biraz farklı. Tek başına şov programına pek inanmıyorum. Tek başıma pek komik değilim. Biri bir şey söylesin ki üzerine bir şey söyleyeyim. Etrafımda iyi anlaştığım kim varsa karikatürist, komedyen, arıza karakterleri programıma çağırdım.
Programda 5 sabah, 5 ayrı konuk var... Herkesin günü var. Nuri Çetin, İlker Gümüşoluk, Firuze Özdemir, Özlem Abacı uzun süredir Rabarba’dalar. Şimdiler de onlara Kemal Ayça ve Melis Taşan eklendi.
Çiğdem Süre var. Ablam... Yayın bitişi her sabah konuşuruz. “Bir yaramazlık var mı?” diye “Tamam” diyorsa tamamdır.
Sabahları dinleyicilerin uykusunu açıyorsunuz, sizin uykunuz nasıl açılıyor?
Görünürde sabah 3 saat çalışıp günün kalan kısmında Haymana Ovası gibi bomboş bir hayatımız olduğunu düşünenler çok.. Yaklaşık 2 yıldır her sabah saati 05.45 e kuruyorum, yataktan kalkıyorum. Aynada gördüğüm manzara karşısında “Bu ne ya, Ne yapıyorum ben?” diyorum. Asıl hayatın gece olduğunu düşünenlerdenim.
Her gün aynı enerjiyi bulabiliyor musun? Özellikle yaptığınız bir şey var mı?
İçerilerde bir yerlerde zor zamanlarda kullanmamız için depolanmış bir enerji olduğunu düşünüyorum. Ben ordan yiyorum... Yaşım 29 ama deden gibiyim! Gözlerini kıstığın zaman göz kapaklarının hemen dibinde oluşan çizgilere, kaz ayağı denir. Şuraya baksana bir rica ediyorum, kümesin altından baktığımız vakit 12 kaz ayağı var, içeride kaç kaz vardır?
Programa başlamadan önce özel bir hazırlık yapıyor musunuz?
“Günün Sorusu” diye bir bölümümüz var. “Yabancı filmlerde olup da biz de olmayan ne var? Padişah uzun bir sefere gitmiş, döndüğünde bir bakmış memlekete demokrasi getirmişler. Ona ne denmez?” gibi çıkış noktası olsun diye sorular soruyoruz. Enteresan gazete haberleri de oluyor.
Peki dinleyicinin kulağına gitmeyen ama sizin yayın esnasında yaşadığınız ilginç olaylar var mı?
Bir sabah bir çocuk aradı ... Bizde de telefonu bize bağlayan bir departman yok. Ben de “Alo yayındasın” derim. Bir anda küfretti... Şaşırdım ve daha şık bir küfürle karşılık verdim! Sonra geciktirici tuşuna bastım. Kimse duymadı. Cevabını aldı, içimde kalırdı, takıntılı adamım... (Bildiğiniz kahkahasını atıyor.)
Bir taraftan stand -up yapıyorsunuz, nasıl gidiyor?
Yaklaşık 200 kez sahneye çıkmışlığım var. Oyunun içinde 2 metre 1 cm yerden yüksekliğin getirdiği birtakım tuhaf durumlar var. Bu işin olmazsa olmazı hayattaki ayrıntıları yakalamak.
Sahnede geliştikçe ve radyo dinleyicisinin de gelmesiyle bilet bulabilmek zor hale geldi. Sahnede tek başımayım ama stand -up yapan bir arkadaşım daha var... İlker Gümüşoluk..Rock FM dinleyicilerinin hem Rabarba’dan , hem de radyonun akşam şovu ‘Arka Koltuk’ tan dinlediği ve bildiği komedyen... 1’ er saat sahnede kalıyoruz...
Gelenlerin, birbirine hiç benzemeyen iki adamı izledikleri kompakt bir iş çıkıyor ortaya...
‘Neden böyle gülüyorsun’ denir mi?
“Çok komik gülüyor” görüşleri var... Dinleyici gülüşünüze ayrı, programınıza ayrı gülüyor. Neler düşünüyorsunuz?
Duyuyorum iyi şeyler. Performans işi yaparken, bir de canlı kitle işi yapıyorsan, bir yığın görüşe açık olmak durumundasın. Gülüşümle ilgili olumlu olumsuz birçok şey duydum, okudum. Bir adama “Sen neden
böyle kesik kesik nefes alıyorsun birader?” denmeyeceği gibi “Sen neden böyle gülüyorsun?” denmez. Programda olan biten her şey o anda oluyor. Kahkahası da, muhabbeti de, gerginliği de... Bunu gözetmek, korumak lazım...