Radyo dünyasının içinde nasıl var oldunuz?
Uzun yıllar eğitimini aldığım turizm sektöründe çalıştıktan sonra hayatıma hobilerimle yeni bir yön vermek istedim. Yıllardır severek dinlediğim ve itinayla oluşturduğum new age ve dünya müzikleri arşivim ve kişisel gelişim ve felsefeye duyduğum ilgi ve merakla “Neden böyle bir radyo programı yok” diyerek bir arkadaşımla beraber başladı radyoculuk maceram. Önceleri sadece hobiyken, program yapmaktan, müziklerle iç içe olmaktan ve bunları başkaları ile paylaşmaktan çok büyük keyif aldığımı fark ettim. Ayrıca programlarımda yer verdiğim müzikleri Türkiye’de çalan çok radyo yoktu, bunun eksikliği ve dinleyenlerin müziklere duyduğu ilgi ve talebiyle bu yeni yolculuğuma bu müzik türünü Türkiye’ye tanıtma misyonunu da dahil ederek devam etme kararı aldım.
Programlarınızdan bahseder misiniz?
2 programım var, cumartesi ve pazar günleri NTV Radyo hafta sonu kuşağında “Büyülü Ritimler” ve Radyo Voyage’da cuma akşamları saat 18.00-20.00 arasında “Hayallere Yolculuk” programlarım. Her iki programımda da büyülü müzikler eşliğinde dinleyenleri hayatın kah gizemli, kah neşeli, kah düşündüren hikâyelerinde bir yolculuğa çıkarıyorum. Bu bazen mitolojik bir hikâye, bazen bilimsel bir araştırma, bazen Einstein’ın bir sözü veya paylaşacağım müziğin bestecisinin o müziği bestelerken yaşadığı duyguları veya olaylar oluyor.
Özel ve derin cümlelerle dinleyicilere sesleniyorsunuz, nasıl bir ön hazırlık yapıyorsunuz?
Kitaplar, dergiler, araştırmaların yanında aslında hayatın kendisi, çevremdeki insanlar, olaylar, bizimle olan her şey programın özünü oluşturuyor. Hayatı, doğayı ve insanları gözlemlemeyi çok seviyorum, buradan kendi hayatıma çıkarımlar yapıyorum, karşılaştırmalar, dengelemeler... Ve işte tüm bunlar ilham oluyor programıma...
Belki o hafta karşılaştığım ve bir türlü hayallerini yakalayamadığını söyleyen biri, insanı mest eden renkleri ile bir gün batımı, vapurda yanımızdan tüm ciddiyeti ve aceleciliği ile geçen yelkovan kuşları, okuduğum mitolojik bir hikâye, Ay’ın çekim gücü... Tüm bunlar programın kaynağı oluyor, bir anda zihnimde yazmaya başlıyorum paylaşacaklarımı ve sonra da bunların ruhuna uygun müzikleri seçiyorum. Aslında programlarım haftada bir günlük ama hazırlık süreci uzun oluyor.
Radyonuzla tanışmamış birine radyonuzu anlattığınızı varsayalım, hangi cümleleri kullanırsınız?
Hayatın stres ve koşturmasında yoruldun mu? Bir mola vermek istersen, bu koşturma içinde sana huzuru ve keyfi sunacak bir şeye ihtiyacın varsa; ister seni hayallere çağıracak, istersen yaptığın işe konsantre olmana yardımcı olacak, ister çevrendeki güzellikleri daha anlamlı sana tattıracak, fark ettirecek, istersen gelen misafirlerine içten, hoş, kaliteli bir evsahipliği yapacak bir arkadaş, bir dost Radyo Voyage...
Arşiv konusunda nerelerden besleniyorsunuz, dinleyicilerin bu konuda katkısı oluyor mu?
Çaldığımız müzik türü Türkiye’de çok zayıf bir kaynağa sahip. Tüm dünyadan müzik kaynaklarını değerlendirerek, takip ederek arşivimizi sürekli zenginleştiriyoruz. Plak şirketlerinden, sanatçıların kendisinden, müzik siteleri ve birçok dinleyicimizden de öneriler gelebiliyor. Çok farklı yerlere seyahate gidip bizlere albüm hediye getiren dinleyicilerimiz de oluyor.
Radyo dünyasındaki hedefiniz neresi?
Türkiye’de radyo yayın formatına ve müzik çeşitliliğine yeni bir yaklaşım getirdik, yeni bir kulvar açtık. Biz DJ radyosu değiliz. Biz, dinleyenlerin tabiri ile onların dinlenme odası, başka hiç bir yerde yaşamadıkları, tatmadıkları özel müzik dünyalarıyız. Reklamlarımızın bir kısmı dahi radyomuzun atmosferine, temsil ettiği müzik türüne göre özel tasarlandı. Radyo dünyasındaki meslektaşlarımız da bu yarattığımız özel kulvar için bizi tebrik ediyor. Açtığımız kulvarda, bu özel ve farklı yürüyüşümüze aynen devam edeceğiz.
‘Programda gözyaşlarımı tutmak için ellerimi sıkıyorum’
Programda müzik ve hikâyelerle bütünleşiyorum adeta... Ses tonum, yüzümdeki mimikler her şey onunla bir bütün oluyor sanki. Bazen hüzün doluyor, bazen gülümseme, bazen bir düşünce alıyor tüm benliğimi, bazen öyle duygu seline kapılıyorum ki, gözyaşımı tutmak ve yansıtmamak için ellerimi sımsıkı kavuşturuyorum. O an beni sarıp sarmalayan tek şey hayatın o farkındalıklarını ve seçtiğim müzikleri en güzel şekilde paylaşabilmek oluyor...