Özlem Gizli... Dinleyenleri onu yıllardır ‘Radyo Güzeli’ olarak tanıyor, onun radyo hikâyesi biraz farklı... Arkadaşları şarkıcı olmasını beklerken, o Tekirdağ’da yerel bir radyoda hikâyesini yazmaya başlıyor. “Bu işi İstanbul’da büyük bir radyoda yapmalıyım” diyerek İstanbul’a yol alıyor ve ulusal bir radyonun kapısını çalıyor, gün o gündür radyonun kapıları ona açık... Sihirli kutu radyo ile başlayan serüvene renkli kutu televizyon da eşlik ediyor ve gençlik programları sunmaya başlıyor.
3 aydır Süper FM’de güzelliğine güzellik katarak dinleyicilerine seslenen Özlem Gizli,”Eğlenceli ve çok neşeli biriyim programlarım da öyle, mikrofon başka bir şey, bana terapi gibi geliyor, çok keyifli. Belki hayatımın sonuna kadar bu kadar aktif radyo programcılığı yapamayabilirim, ama bu işi çok seviyorum” diyor. Hafta içi her gün 20.00- 24.00 arası program yapan Radyo Güzeli Özlem Gizli dinleyicilerini hayattaki güzellikleri paylaşmaya davet ediyor.
Sizi tanıyalım... Ne zamandır radyolardasınız?
Uzun yıllar bu camianın içindeyim. Tiyatro eğitimi aldım. Aslında herkes benim şarkıcı olmamı bekliyordu, gençlik heyecanıyla ordan oraya koşturdum,
maymun iştahlı bir tiptim...
İştahınızı kesen ‘radyo büyüsü’ mü oldu?
Tekirdağ’da yaşarken, yerel bir radyoda başladım, “Bu işi İstanbul’da yapmalıyım” dedim. Arkadaşlarımla bir ulusal radyoya gittik. “Bu iş nasıl yapılıyor” dedim . “Ses kaydı gerekli” dediler. Ses kaydımı bıraktım, çok umutlu değildim. Şafak Karaman aratmış, çağırıldım.
“Her an albüm yapabilirim”
Peki şarkıcılık hayali?
Şan dersi aldım. Her an bir sürprizle çılgınlık yapıp albüm çıkarabilirim!
Mikrofon bağımlılığı sadece radyoyla sınırlı değil demek...
Bir dönem radyoya 4 - 5 ay ara verdim ama yine özledim. Mikrofon başka bir şey. Belki hayatımın sonuna kadar bu kadar aktif radyo programcılığı yapamayabilirim ama haftanın bir iki günü yapmak isterim, bu işi çok seviyorum.
Radyoya ilk başladığınızda neler yaşıyordunuz?
İlk iki sene çok zor geldi. Kendimi 0-6 yaş çocuk gibi hissediyordum, kağıtlara yazıyor ve okuyordum. Zamanla tecrübe edindikçe otomatiğe bağlanmış gibiyim, artık aynı anda birçok şeyi yapabilirim. 10 seneyi devirmek gerek!
Televizyonda da programlar yaptınız, hangisinin hazzı fazla?
Televizyon çok kolay, ses ekibi, makyözün, kostüm her şey hazır. Belirli bir format var, sunuyorsun, ama radyoda yapımcı sensin, programı hazırlayan sunan sensin, sadece sesin var. Televizyonda hoş biriysen, anlatacakların çok önemli olmayabilir, görselin var diye. Çok zor bir iş enerjinle dinleyenleri frekansta tutmak...
Genelde radyodan TV’ye geçen radyocular bir daha radyoya dönmezler...
Televizyondan tanınmanın çok önemli bir şey olduğunu düşünmüyorum. Ünlü örnekler öyle, ama mutlaka özlüyorlardır, radyonun büyüsü başka bir şey.
“Erkeksi sesler var!”
Peki farklı olmak bu camianın kuralı gibi... Sizin farkınız ne?
Güzel bir sesim var. Diksiyonum iyi, ruhumun bir enerjisi var. Sesimle de tanınabiliyorum. Dişiliğimi çok doğal bir şekilde sesime yansıtırım. Dişi sesim erkeklerin hoşuna gidiyor, ama kadın dinleyicilerin de hoşuna gidiyor. Dişiliği seviyorum, radyolarda dişi bir ses yok. Erkeksi sesler var. Ya erkeksi konuşuyor, ya da çok cici bici masum konuşuyorlar. Mikrofondan çok seksi çıkabilir, ama ben etkilemek için yapmıyorum böyleyim, ama bu bir fark.
Radyo Güzeli unvanını nasıl aldınız?
Kadir Çöpdemir’in bulduğu bir isimdir, “Genelde radyocular güzel değil de, sesleri güzeldir, sen güzelsin, ismin böyle olsun” dedi, öylece kaldı. Marka olsun diye yola çıkmadım, ama böyle tanındı.
Programınızdan da bahseder misiniz?
Ben çok neşeli bir insanım radyodaki programda da öyleyim. Mikrofon bana terapi gibi geliyor, çok keyifli. 4 saatte her şeyi unutuyorum. Yakında gece jimnastiği yaptıracağım. Programda bir soru soruyorum, dinleyicilerden hemen cevaplar geliyor, interaktif bir program, dinleyicilerle eğleniyoruz.
Programınızın olduğu saatler televizyonlarda en çok dizilerin seyredildiği zamanlara denk geliyor, onlarla mı yarışıyorsunuz?
Benim çok özel bir kitlem var. Diziyi seyredip kulaklığıyla radyo dinleyen dinleyicilerim var. Yaz geliyor, dinleyiciler daha çok sokaklarda, teraslarda olacak
ve radyo dinleyecekler.