KarmaTürk Radyo’nun güler yüzlü programcısı Elife Yılmaz’ın radyoyla tanışma hikâyesi 10 yıl öncesine dayanıyor. Yılmaz, profesyonel basketbolcu olarak kariyerine devam ediyorken sakatlanıyor ve gelecek planını içindeki sese göre yapıyor. İçindeki ses ona özel biri olduğunu fısıldıyor. O da sesi takip ederek iletişim eğitimi alıyor. Usta radyocuların yanında eğitim görerek dinleyicilerle tanışıyor. Elife Yılmaz’ın KarmaTürk Radyo’daki programı da eğlenceli ve bol sohbetli geçiyor. Haftanın 5 günü programına konuk alan Yılmaz, radyodaki bu tarz programlar arasında her gün konuk ağırlayarak sınırları zorladığını ve diğer programlara göre farklı olduğunu söylüyor. Yılmaz, programının adı gibi ‘Acı Tatlı’, neşeli tavırlarıyla konuklarını köşeye sıkıştırıyor. Gelenleri de çekinmeden eleştirdiğini söyleyen Yılmaz, sivri yorumlar yapıyor ve “Üretken insanlar baş tacım olurken başkalarının başarısından yararlanarak gündem yapanlara söyleyeceğimi söylüyorum. Hiçbir zaman at gözlüğüyle bakmam, ön yargım yoktur. Yeteneği olan herkes istediğini yapabilir, ama bazıları o kadar durumu abartıyor ki nerden geldiklerini unutuyor ve tam bir otorite gibi hareket ediyorlar ya işte o zaman açıyorum ağzımı!” diyor. Elife Yılmaz’ın müziğin mutfağındakileri ve alanlarında uzman konuklarını ağırladığı programı dinlemek isterseniz hafta içi her gün 14.00-17.00 saatleri arasında frekansınızı 99.0 KarmaTürk Radyo’ya ayarlayabilirsiniz.
KARMA TÜRK RADYO’NUN NEŞELİ SESLERİNDEN BİRİ OLAN ELİFE YILMAZ, İLK OLARAK SESİYLE TANIŞAN DİNLEYİCİNİN KENDİSİNİ GÖRÜNCE HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMADIĞINI SÖYLEDİ
Hikâyeniz nasıl başladı?
Profesyonel basketbol oynuyordum ve kariyer planımı da ona göre yapıyordum, sakatlanana kadar! Ana dilim gibi İngilizce konuştuğum için üniversitede dil bölümünden bir meslek seçmek tek yol görünüyordu. Yurt dışında eğitim alacakken, içimden benim özel biri olduğumu söyleyen ses beni radyoculuğa götürdü ve kendimi iletişim eğitimi alırken buldum! Usta radyocuların yanında eğitimle iyice piştim.
O zamanlar tek hayalim Number One FM’de yayın yapmaktı ve ilk orada başladım. Aklımda Türkçe yayın yokken Radyo Klas’ta da bana yayın verdiler. Her saatin, her formatın adamı olmuştum. Daha sonra İstanbul FM ve Radyo D bünyesinde çalıştıktan sonra son durağım 99.0 KarmaTürk’te huzurla çalışmaktayım.
Bol konuşmalı programınız, en fazla kimler konuşuyor?
En fazla konuşulanlar söz-müzik yazarları, aranjörler, fotoğraf sanatçıları oluyor.
‘Acı Tatlı’ da neler konuşuyorsunuz?
Herkes nasibini alabiliyor benim acı tatlı dilimden... Özellikle TV’deki olayları konuşuyorum. Tahminlerimde yanılmıyorum, bu da dinleyicimin benim fikirlerimi benimsemesini sağlıyor. Her gün sanatçı konuk ağırladığım için o gün kim konuksa onunla ilgili konuşuyoruz. Asıl işim müzik olduğu için, her alanından bahsediyorum ve sorunların üzerine gidiyorum.
‘Acı’ kısmından neler dökülüyor?
Üretken insanlar baş tacım olurken başkalarının başarısından yararlanarak gündem yapanlara söyleyeceğimi söylüyorum.
Hiçbir zaman at gözlüğüyle bakmam, ön yargım yoktur. Yeteneği olan herkes istediğini yapabilir, ama bazıları o kadar durumu abartıyor ki nerden geldiklerini unutuyor ve tam bir otorite gibi hareket ediyorlar ya işte o zaman açıyorum ağzımı!
Sizce neden tercih ediliyorsunuz?
En başta benim için tercih ediliyor. Dinleyicinin hayalinde canlandırdığı profilde bir radyocuyum. “Sesin kadar, hayal ettiğimizden daha güzelmişsin” diyerek şahsıma öncelikle beğenileri oluyor, yani önce şahsımı seviyorlar. Sıcaklığım ve enerjim için beni tercih ediyorlar. Sonra konuştuklarım programda söylediklerim takip ediliyor.Eleştiride çok abartmamam ama doğru bildiğimi söylemem onları etkiliyor.
Hoşlanmadığınız birini de konuk alabiliyor musunuz?
Elbette... İşimle özel zevkimi karıştırmıyorum. Özel zevkim işime yardımcı oluyor, ama etkilemiyor. Dinleyicimin zevkini önemsiyorum. Sevmesem de hoşlanmasam da programıma herkes misafir olabiliyor. Herkesi konuk alırım ama gerekirse eleştiririm de...
Hangi yönünüzle diğer programlardan ayrıldığınızı düşünüyorsunuz?
Her gün konuk almam zaten en büyük farklılık. Her zevke göre konuk almak zordur. Önemli olan herkesin dikkatini çekebilecek bir sohbet olmasıdır.Konukların söylediği cümleler hep aynı oluyor, “Şimdiye kadar yaptığım en iyi en rahat programdı!” Radyo programında konuk ağırlamanın zor olduğu bir dönemde, ‘her gün konuk bulamazsın tıkanırsın’ sözlerine rağmen bildiğim yoldan gittim. Ben keyif alıyorum tabi ki dinleyici de...
Programda ipler sizin elinizde midir, dinleyicinin elinde mi?
Elbetteki her zaman benim elimdedir ve böyle de olmalıdır, ama dinleyicime de programımı yönlendiren taraf olduğunu, fikrinin önemli olduğunu ve her zaman programımda söz sahibi olduğunu hissettiririm.
Televizyon hayali olan radyoculardan biri misiniz?
Radyoculuk benim için bir meslek, bir aşk. Hiçbir zaman benim için basamak olmadı, öncelikli oldu hayatımda. Televizyon hayalim hiç olmadı, hatta radyoculuğumun önüne geçer düşüncesiyle birçok teklifi de kabul etmemiştim zamanında.