Radyo 7’nin en eski programcılarından Erkan Koç, 19 yıldır mikrofonlardan ses veriyor. Koç’un Beşiktaş Musiki Derneği’nde başlayan hikâyesi, Radyo 7’de devam ediyor. Hem de 14 yıldır aralıksız... Koç, özellikle dinleyicilerin ilgisini çeken, radyolar arasında klasikleşmiş olan her çarşamba 15.00-17.00 saatleri arasındaki “Erkan’la Çok Canlı” programında müzik dünyasındaki önemli sesleri ağırlıyor. Programda konuğuyla birlikte çok eğlendiğini söyleyen Erkan Koç, orkestrayla canlı canlı şarkılar söylenen renkli programı hakkında “Birçok sanatçı yeni albümleri çıktığında ilk radyo programı olarak beni tercih ediyor. Böyle bir uğurları var” diyor. Konuk kriterini ise şöyle anlatıyor: İki kuralımız var. İlk olarak Radyo 7’de şarkıları yayınlanan sanatçı olması ve davet ettiğim sanatçının yeni albümü çıkmadıysa mutlaka orkestrasıyla stüdyoya gelmesi. Radyonun aynı zamanda Genel Yayın Yönetmeni olan Koç’la konuştuk. Erkan Koç’u 104.6 Radyo 7’den dinleyebilirsiniz.
Sizin radyo hikâyeniz nasıl başlıyor?
Beşiktaş Musiki Derneği Yönetim Kurulu’nda tanıtım ve halka ilişkiler sorumlusuydum.
1994 yılında o dönemin ilk ve tek sadece Türk Sanat Müziği yayını yapan radyosu olan Veys FM’e bir konser duyurumuzu yapmaları için görüşmeye gittiğimde radyo müdürü ses tonumu beğendi ve program yapmayı teklif etti. Kendimi mikrofon başında buldum. O dönemlerde radyoculuğa başlamış herkesin hikâyesi genelde böyledir.
Radyo 7’nin aynı zamanda genel yayın yönetmenisiniz. Yeni yılla birlikte radyonuzda yenilikler oldu mu?
Yenilik olarak iki yeni programcı aramıza katılacak. Bu arkadaşlarımız Radyo 7’ye bir dinamizm kazandıracaktır. Radyomuza çok lüks ve büyük bir canlı yayın aracı kazandırıyoruz. Hem İstanbul, hem diğer illerde canlı yayınlarımızı hatta halk konserlerini bu yıl bu aracımızla gerçekleştireceğiz. Ayrıca İstanbul başta olmak üzere büyük bir reklam kampanyası başlatıp Radyo 7’den haberi olmayanları da haberdar edeceğiz.
Konuklu program yapıyorsunuz, konuk kriterleriniz neler?
Türkiye radyolarında marka bir program haline gelen “Erkan’la çok canlı” programında her çarşamba 15.00 – 17.00 arası Türkiyemizin en önemli seslerini ağırlıyorum ve birçok sanatçı yeni albümleri çıktığında ilk radyo programı olarak “Erkan’la Çok Canlı”yı tercih ediyor. Böyle bir uğurları var.
Konuk kriterinde iki kuralımız var; ilk olarak Radyo 7’de şarkıları yayınlanan sanatçı olması, ikinci olarak da davet ettiğim sanatçının yeni albümü çıkmadıysa, mutlaka orkestrasıyla stüdyoya gelmesi ve canlı performans sergilemesi... Bunu periyodik olarak yapan başka bir radyo ve programcısı yok. Dinleyici biliyor ki, bizim programımızda canlı canlı şarkılar söyleniyor.
Bu programda mikrofon arkasında neler yaşanıyor?
Sanatçı ilk defa konuğum olduysa mikrofon arkasında gayet resmi oluyoruz. Birbirimizin frekansını yakaladıysak mikrofon arkası çok daha eğlenceli olabiliyor. Kimi sanatçıyla yayın öncesi kibirinden veya başka bir sebepten tartışıp stüdyodan çıkarttığım olmuştur. Birçok sanatçıyla mikrofon arkasında çok büyük sansasyon olacak anılarım var ama işime olan sevgim ve sanatçıların bana olan güvenlerini boş çıkarmamak adına... bunları hiç dillendirmedim. Belki 15-20 sene sonra mesleği bıraktığımda bir kitapta bu anılarımı paylaşabilirim.
Dinleyicilerinizin programa katılım oranları nasıl?
Ulusal bir radyo olmanın avantajını iyi kullanıyoruz. Anadolu’nun en ücra noktalarında hiç yüzünü canlı olarak görmedikleri, sevdikleri sanatçıyı radyoda duyup telefonla konuşabilmeleri veya mesajlarını okuyarak adlarını anons etmem dinleyici için değişik bir heyecan ve mutluluk oluyor. Katılımlar konuk ettiğim sanatçının popülaritesine göre değişiklik gösterebiliyor. Sonuç olarak tepkiler çok olumlu olduğu için kesintisiz 14 yıldır bu programı yapmaktayım.
Radyocularla birlikte Meşkhane adlı bir müzik grubunuz vardı. O çalışma devam ediyor mu? Neler yapıyorsunuz?
Afrikalı Ali, Gönüldostu Şener ve ben devam ediyoruz. Hopdedik Ayhan artık aramızda yok, kendisi solo bir albüm yaparak hayatına devam etmek istediğini belirtti bize! Radyocularla Meşkhane grubu olarak televizyon programları ve konserlerle devam ediyoruz. 14 Şubat’ta konser için Almanya’dayız. Hopdedik Ayhan’a sevgilerimizle...
Televizyon programı da yapan radyoculardansınız, radyonun büyüsü televizyona göre daha mı ağır basar?
Önüme radyo ya da televizyon diye iki seçenek koysalar ve “Sadece birisinde program yapacaksın” deseler kesinlikle “Radyo” derim. Radyo büyük bir aşk benim için...
Uzun yıllar radyodan ses veriyorsunuz, sizce radyoculuğun bir zamanı var mı?
Allah ömür verdikçe mikrofonda kalmaya devam etmek istiyorum. Çünkü hayatımın en güzel anlarını bu mesleği yaparken yaşadım. Mesleki anlamda oğluma bırakacağım ileride babasıyla gurur duyacağı birçok ödül aldım. En anlamlısı da 2008 yılında Çankaya Köşkü’nde Cumhurbaşkanımızın elinden aldığım Türkçe’yi Doğru ve Güzel Kullanan Radyo Programcısı Ödülü’dür. Yıllar geçtikçe yüzünüz değişiyor, aynı kalmıyorsunuz yaşlanıyorsunuz ama insan vücudunda yaşlanmayan, değişmeyen tek şey ses telleri…
Dolayısıyla işini sesiyle yapan bizler çok şanslıyız. 19 yılı mesleki anlamda geride bırakmış olmama rağmen her sabah sanki yeni başlamış gibi heyecanla mikrofon karşısına geçiyorum. Ne zaman bu duygumda bir azalma olur işte o zaman bırakırım bu mesleği…
‘EN ZOR KONUK YILDIZ TİLBE, EN EĞLENCELİ VOLKAN KONAK’
En zor demeyelim ama eğer havasında değilse Yıldız Tilbe, uğraş ki, ağzından laf alasın ama keyfi yerindeyse tadından yenmez o program… En uysal hiç şüphesiz Mustafa Ceceli, büyüdükçe küçülmesini bilen ender sanatçılardan, çok mütevazı ve sıfır kibir…
En çok konuşan çok fazla var ama ben çok sevdiğim birini söyleyeyim; Orhan Ölmez... Üç kelimeden oluşan bir soru sor, 15 dakika anlatsın!
En Eğlenceli Volkan Konak... Onunla her programdan keyif alıyorum. Çok rahattır ve dobradır, şarkı aralarında anlattıklarıyla yerlere yatırır insanı...