Radyo Turkuvaz... Henüz 3 yaşında ve güzel bir bebek gibi büyüyen radyolardan... İbrahim Sadri’nin yönetimindeki radyo, farklı tarzı ve karma müzikleriyle adından söz ettirmeye devam ediyor. Radyoculuk hayatında 22. yılını kutlayan Hopdedik Ayhan da radyoya katılarak bu büyümeye önemli bir katkıda bulundu. Biz de Radyo Dünyası’nın 250. radyo röportajını kutlamak adına radyo duayenlerinden biri olan Hopdedik Ayhan’la bir araya geldik ve zaman tüneline girerek radyoculuğun dününü, bugününü ve değişimlerini konuştuk. Ayrıca Hopdedik Ayhan’la hayali bir radyo kurduk ve içine birbirinden ünlü radyocuları da katarak onlara program yaptırdık. Yıllardır kendine özgü tarzıyla çizgisini bozmayan Hopdedik Ayhan, Radyo Turkuvaz’da olmaktan oldukça memnun ve uyumlu bir ekiple çalışmanın yayınlarını da olumlu etkilediğini düşünüyor. Eskisi gibi radyocu olmak isteyen gençlerin olmamasından da yakınıyor ve “Öyleyse ben 90 yaşına kadar bu işi yaparım” diyor. Radyo Turkuvaz’ın sanatçıların katılmak istediği en önemli 4 radyodan biri olduğunu da sözlerine ekleyen Hopdedik Ayhan, “Tüm starlar programıma konuk olmak için tarih istiyor. Programda konuşulanların haber olması ve popülerlik kazanması sanatçıları cezbediyor” dedi. Ayrıca bazı popüler isimlerin programında her şeyi anlattığını ve sonra ‘Ben bunları söylemedim’ gibi kendisine sitem ettiklerini de söyledi. Hopdedik Ayhan’ı hafta içi her gün 13.00- 16.00 saatleri arasında dinleyebilirsiniz...
Uzun yıllar başka bir radyoda ses veriyordunuz...
Neden Radyo Turkuvaz’ı tercih ettiniz?
“Hopdedik Ayhan Show”u yine aynı kimlikle Radyo Turkuvaz’da yapacağıma inandım. Renkli biriyim, arabeski de severim, en sert tekno müziği de. Şovumda neşeliyim, yeri geliyor bir türkü ile, yeri geliyor sıkı bir rock parça ile besliyorum. Bu ülke insanı aynı anda İbrahim tatlıses de dinler, MFÖ de... Ben bunu yapıyorum. Bu açıdan Turkuvaz’ın tarzı tam bana göre.
Dinleyiciler de yeni radyonuzda da sizi takip etti mi?
Dinleyici arar bulur sevdiği radyocuyu. Eskidendi o takım tutar gibi radyo dinlemek, beni dinliyor ardından geçiyor Cem Arslan’a... Artık radyoların genelinde düşüş var, hepsi “Reklam” diye ağlıyor. İlk 10, reklam pastasını paylaşıyor, geriye kalanlar artanları topluyor. Bunu radyolar kendileri yaptı. Hep müziğe yöneldi, konuşan insan sayısı azaldı. O zaman koysunlar bilgisayarı sadece müzik çalsın!
Yoksa format radyolarına karşı olan radyoculardan mısınız?
Tutturmuşlar “En iyi müzik bizde.” Hande Yener sende de var bende de eee? Elindeki malzemeyi nasıl vereceğindir önemli olan... Branşlaşan radyolardan yanayım. Niye tüm radyolar en iyi müziğe taktı? Mesela Arkası Yarın da yayınlansın. Hem nesi en iyi müzik? Satan albüm sayısı ortada... Konuk her radyoya gidiyor ama herkes farklı sorular soruyor. Çoğu sanatçı da benim programımda bombaları patlatır... Dinleyici onu tanımak istiyor, dizi izliyor mu spor yapıyor mu, onları sorarım. Alt yapıda Ahmet, Mehmet var kime ne?
Konuklarla sıkıntı yaşadığınız oluyor mu?
Gelen konuklardan bazıları, sanıyor ki bizi kimse hatta hiçbir gazeteci dinlemiyor, sonra söyledikleri gazetelerde haber olunca “Vay efendim ben öyle konuşmadım, böyle konuşmadım” Nasıl demedin, kayıt var. Onlara rahat bir ortam sağlıyorum, iyi güzel her şey, sonra tepki gösteriyor. Bir haber olunca bir Erol Köse twitter’da yazınca bozuluyorlar, artık böyle de bir moda var!
Bir de radyocular arasında sanatçılar için ‘İlk bana gelsin’ telaşı yaşanıyor..
“Yıldız Yağmuru”nda her hafta bir konuk alıyorum. Ha önce, ha sonra... Mesela Bülent Ersoy ilk bana gelmedi ama konuk olarak radyoları yeniden gündeme getirdi. Şu an Radyo Turkuvaz, birçok sanatçının ille de çıkmak istediği 3-4 radyodan biri... Radyo programlarına katılıp da televizyon programlarını reddeden sanatçılar da var.
Konuk kriterleriniz var mı?
Meslekte 22. yılım ve benimle büyüyen sanatçılar ya da benim onlarla büyüdüğüm isimleri birikimlerimizi konuşacağımız kişileri istiyorum.
Bir de albüm patlamışsa o isimleri konuk ediyorum. Bazen de ters köşe yapıp o anda albümü çıkmamış bir ismi de konuk alabiliyorum. Mesela geçtiğimiz haftalarda Orhan Hakalmaz’ı konuk aldım, ortalık yıkıldı.
Televizyon hayaliniz var mı?
Bütün radyocuların var. Televizyoncu arkadaşlarımız var o kadar başarılılar ki bize fırsat kalmıyor!
Bazı radyocular da televizyon programı yaptı ve yapanlar var...
Herkes bir şansını denesin ama radyo içeriklerini televizyona taşıyorlar, olmuyor.
Sizce yaptığınız iş, sadece yetenek işi midir?
Okulla ilgisi yok bu işin, bu bir zekâ işi... Mesela Cem Arslan’ın sesi pazarcı sesi ama adam o kadar yaratıcı o kadar espri sağanağı var ki sesi falan düşünmüyorsun. Radyocuların hepsinin sesi güzel olması gerekmiyor. Kişisel bir yetenek bu, yeteneği hissediyorsa radyocu olur. Müziği bilmesine de gerek yok, bu ülkede her insan müziği biraz da olsa bilir. Radyocu iyi bir anlatıcıdır. Ben her gün anlatıyorum, hikâye var ve o hikâye bitmez, Türkiye’de malzeme çok. Cem Arslan Allah’tan bu işi burada yapıyor. Norveç’te yapsa ne konuşacağız kaza yok, haber yok, ekonomisi güzel. Dikkat edersen radyo listeme de onu koymadım, onu, bunu beğenmez , “Bana 2 saat yetmez” falan der. Gece çalışmak istiyorsa gelsin (Gülüyor.)
Hopdedik Ayhan, Uykusuz Dergisi’nde yayınlanan Cihan Ceylan’ın karikatürüyle ilgili “Benim için en büyük ödül budur” diyor.
‘Kadir Çöpdemir’in radyoya dönmesini isterdim’
Sizin bir radyo kurduğunuzu varsayalım, ekibinizde hangi ünlü radyocular olurdu?
Kadir Çöpdemir’i ikna eder radyoya döndürürüm. Akşam trafik saatine program yaptırırdım. Radyonun ilk dönemlerinde ne yaşadıysak radyoyu o dönemlere döndürürdüm. Böylece mekanikleşen her şeyi yıkmış olurduk...
Kaset mi saracaksınız yoksa?
O kadar da geri değil ama eski kimlikleri radyoya kazandırırdım. Kadir Çöpdemir’in ardından Cem Ceminay’ı alırdım. Öğle saati benim, patron da olsam o saati bırakmam (Gülüyor.) Hakan Gündüz ve İbrahim Sadri de kadroda olurdu. Gece, yayını bitirir, müzik dinletirdim. Konuşma ustalarıyla işte tam bir radyo! Bu sıra dışı bir hayal ama saydıklarımın
hepsi radyo sanatçısı ve halkın içindeki isimler.