O bir aşk adamı... Gönlünden, sözünden aşk düşmüyor... Günlük konuşmalarında bile şiir gibi konuşuyor, şiir gibi derin yaşıyor... Yıllardır gecelerinize, düşlerinize radyodan dokunan bir isim Denizhan Burhan... “Yansıma” programıyla radyo dünyasının kapılarını aralayan Denizhan Burhan’ın hikâyesinin çoğunu dizeler oluşturuyor. 11 yıldır Türkiye’nin en çok dinlenen radyolarında programlar yapan Burhan, şiirlerini kitaplaştırdı ve şimdi onlara ses vererek dinleyicilerine ulaştıracak. Çok yakında çıkacak “Yansıma” adlı şiir albümünün içinde memleket hasreti de var, Leyla Mecnun da, Mevlana da... Müzik piyasasındaki diğer şiir albümlerinden çok farklı olduğunu söyleyen Denizhan Burhan, ilk video klibini “Anma Benim Adımı” adlı şiire çekti. Önümüzdeki günlerde radyo ve televizyon programlarına başlayacak olan Burhan, “Radyo vazgeçilmez, insanı diri tutan bir olgu. Radyodaki tat bambaşka, orada bir kervan var, sevgiye, umuda giden bir kervan... “ dedi.Denizhan Burhan’la La Müzik stüdyosunda konuştuk. Müzik dünyasının ustalarından olan ve Burhan’ın albümünün müziklerini de hazırlayan Mustafa Beyazkuş da sohbetimize eşlik etti.
ŞİİRLERLE SES VEREN DENİZHAN BURHAN, RADYO PROGRAMI VE KİTAPLARININ ARDINDAN ŞİİR ALBÜMÜYLE DİNLEYİCİLERİNİN KARŞISINDA... BURHAN, “AŞK ADINA EYLEMLERDE BULUNMAYA DEVAM EDECEĞİM!” DEDİ
Dizeler ne zaman içinizden dökülmeye başladı?
İçimizdeki duygular, kiminde resim, kiminde müzik kiminde yazarlık olarak çıkar. Bende 8 yaşında çocukça yazdığım şiirlerle başladı. Onlar hâlâ saklıdır. Devamındaki yolculuk Sezen Aksu’nun albümleriyle tanışmamla devam etti ve şarkıların verdiği duygusallık o dönemin aşklarıyla da birleşince, muazzam mısralar çıkmaya başladı. Kendi kendime yazıyordum, sonra okulda cola ve kek karşılığı satmaya başladım!
Teneffüsler de kız arkadaşıyla sorun yaşamış “Nasıl barışırım” endişesi yaşayan arkadaşlara akrostiş şiirler yazıyordum. Adım şaire çıktı ve 2000 yılında ilk şiir kitabımı çıkardım. Şiirler böylece yayılmaya başladı, kitabım da epey sattı.
Peki radyo hangi dönemde hayatınıza girdi?
Radyo dinlemeyen biriydim. Birgün arkadaşım “Şiirini radyoda duydum” dedi. Ankara’da bir radyoda şiirlerim okunuyormuş. Sonra radyoya konuk olarak gittim, yayında genel müdür aradı ve “Bizimle çalışır mısınız?” dedi. Radyoyla öyle tanıştım.
Oysa Jeoloji Mühendisliği okumuşsunuz...
Kısa bir dönem Anadolu’daki şantiyelerde çalıştım. Dağlar taşlar ilham verdi. İşçilerim vardı, o dönemler o kadar iyiydi ki, köy köy geziyorsun, besleniyorsun... Sonrasında “Bu ben değilim” dedim. Beni mutlu eden şiirlerdi. Aç da kalsam sefil de olsam, gömleğim bu, başka bir şey giyemem!
Yakında şiir albümüyle de dinleyicilerinize ulaşacaksınız...
Yıllardır peşinden koşulan bir hayal vardı. Bizi sevenlerin desteğiyle apayrı bir hayal oldu. Doğru zaman beklendi. Albümün adı “Yansıma”, çalışmalarımız 4 ay sürdü ve çıkış şiiri olarak ‘Anma Benim Adımı’ adlı şiiri kliplendirdik.
Gece gündüz şiirin içindesiniz...Şiir gibi yaşayıp şiir gibi mi düşünüyorsunuz? Daha derin, daha ince...
Ben aşk anarşistiyim! Ben de 3 tahtadan ikisi yok, birisi de çatlak! Aşkın savunuculuğunu yapıyor, aşk adına eylemlerde bulunuyorum. Aşk haklarının korunması için kendimi feda ediyorum. Aşk olmazsa kainat olmaz. Ben de şiirlerimi tasavvuf yollu günümüze uyarladım. Gecenin kıyısında olup da uyumayıp aşk acısı çekmeyen, hasret, özlem duymayan ya da yüreği burkulmayan insan var mıdır?
Gece radyo programı yaparken duygu hali daha yoğundur... Siz o anlarda neler hissediyorsunuz?
Apayrı bir dünyadayım, o an beni kimse tanıyamaz. Uçuyormuş hissiyle, benliğinin kendinden geçmesi gibi bir halde oluyorum. Hissedersen, hissettiriyorsun. Oynayan insanların hangisi kazandı? Özgün olduğumu düşünüyorum, herkes başkadır. O derinlik başka... Beni de benzettiler bazılarına, ama hodri meydan, çıkalım aynı sahneye aynı mikrofona konuşalım, çok farklıyız...
Çevrenize karşı daha mesafeli bir çerçeveden bakıyor gibi haliniz var...
Dinleyicilerim beni çok sever, ama biraz mesafeliyim. Kaliteli bir şey yapmayı seviyorum, çok iç içe geçmeyi değil de duracağım yerde durmayı seviyorum. Fazla samimiyet tez ayrılık getirir ben buna çok inanırım. Mehmet Âkif Ersoy’un çok güzel bir mısrası vardır “Had bilmek bir sanattır” der. Ben aslında çocuk ruhluyum, aşk doluyum.
O yüzden beni 10 yıldan beri dinleyenler var. Liseyi üniversiteyi beni dinleyerek bitirmiş. Yaşlandım mı, hayır 16 yaşındayım! Ama geç kaldım,bırakıldım!
Kim geç bıraktı, neden böyle düşünüyorsunuz?
Şiir programı yaptığım için ve iyi, kaliteli bir iş yaptığım, reyting aldığım için! Bu sektörde radyo programcısını sevenleri bağrına bastıysa ve aynı işi daha önce yapmış bir insanı başarınızla ezdiyseniz şansınız yok! Onların egoları geçmişteki dostlukları etkili olur, birileri devreye girer ve sizi imha etmeye çalışır!
1000 dolara ‘kişiye özel şiir oku’ teklifi!
Dinleyicinin size olan aşkı ne boyutta? Neler paylaşılıyor?
Aşk adamıyım diye genelde aşk dolu mesajlar geliyor. Uzaklarda bile olsa “Benim için gel desem” şu anda sayısız gelecek insan var. Çok tuhaf mesajlar da geliyor. Belli bir para karşılığı “Bana bir şiir okur musun?” diye gelen mesajlar da var ve çok ciddiler. Bir şiire 1000 dolar teklif ediliyor! Çok saf bir şekilde aşkını sunan da var. “Abartmayın lütfen” diyorum ve bunu bana özel bir durum olarak görmüyorum. Radyoda gece şiir kim okursa o duygu yoğunluğuyla ona da böyle teklifler gelirdi.