Yeliz Aras Çelikel

Yeliz Aras Çelikel

yeliz.aras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Onlar iki radyocu, birbirinden farklı frekanslardan dinleyicilere sesleniyor... İkisinin radyoyla tanışma hikâyesi de bir başka...Radyoda frekansları tutmasa da gönül frekansları tutuyor ve artık aynı soyadını taşıyorlar. İlkim ve Fikret Kocamaz... İlkim Kocamaz, reklamcılık stajı yaparken kendisini radyoda buluverdi. Ardından uzun yıllar Joy FM’de yöneticilik ve programlar yaptı, Fikret Kocamaz da iyi bir yabancı müzik dinleyicisiyken Türkiye’ye gelen tüm ünlüleri izlemek için radyodan davetiyeler kazanıyordu ve bir gün yoldayken radyonun yayın yönetmeniyle sohbet etti ve o sohbet radyoculuk kapılarını aralayan bir ‘vesile’ oldu... Asıl hikâye ise Fikret Kocamaz’ın 2002’de Joy FM’e görüşmeye gitmesiyle başlıyor. Yönetmen yardımcısı İlkim Kocamaz, Fikret Kocamaz’ın çalıştığı radyoya hemen kabul edilmesinden çok hoşlanmıyor ve bilmiyor ki, günün birinde Fikret Kocamaz’ın eşi olacağını... Fikret Kocamaz, Pal Station ve Pal FM’de mikrofon başında, İlkim Kocamaz da perakende radyosu Koton Radyo’nun yayın yönetmenliğini yapıyor. Biz de bu radyolar arası yaşanan müzik ve ‘aşk’ dolu hikâyeyi iki radyocudan dinledik.

Haberin Devamı


Radyo dünyasıyla nasıl tanıştınız?
i.K.: Üniversite son sınıfta reklamcılık stajı yaparken, Star radyolarında haftasonu yayın yapıyordum. Stajdan sonra departmanda farklı bir yapılanmaya gidildi ve aylar içinde kendimi Joy FM’de tam zamanlı radyocu olarak buluverdim! Yayıncılık, müzik direktörlüğü ve yayın yönetmenliği ile tam 8 yılımı Joy’da geçirdim.
F.K.:Üniversiteye hazırlandığım dönemde çok iyi bir yabancı müzik dinleyicisiydim. O dönemde Türkiye’ye gelen bütün ünlü isimleri radyolardan davetiye kazanarak izledim diyebilirim. Günün birinde kazandığım hediyeyi almak için zamanın önemli radyolarından birinin kapısına gittim. Yayın yönetmeni ile karşılaştık, bana radyo hakkındaki fikirlerimi sordu.
Bir saat sonra bana iş teklif etmişlerdi. Herhalde bu çocuğu işe alsak bize maliyeti daha az olacak demiş olmalılar. Çıktıktan sonra sevinçten öyle bir zıpladım ki, gören olsa radyonun yanında NBA seçmelerini de araya sıkıştırabilirdim!
Ortak hikâyeniz nasıl başlıyor?
F.K.: Yıl 2002.. Radyoya biraz ara vermiş, müzisyenlik yapıyordum. Bir arkadaşım “Joy FM’de senin gibi bir sese ihtiyaç varmış görüşür müsün?” dedi. Gittim, ertesi gün başladım. Yayın yönetmeniyle süper anlaştım, ama yardımcısı hemen seçilmeme ve bazı şartlarımın kabul edilmesine biraz bozulmuş, aksilik çıkarmaya yer arıyor. Tabii günün birinde benimle evleneceğini muhtemelen tahmin etmiyor!
İ.K.: Joy FM takdir edersiniz ki alıştığımız yabancı müzik radyolarına benzemeyen spesifik tarzda bir radyo. O kadar demo eledik ki, tek görüşmeyle alınacak ne özelliği olabilir diye düşünerek, hem de ilk kez fik-
rim sorulmadığından, ilk karşılaşmamızda pek hoş davranmamış olabilirim!
Aşk sizi hangi radyoda yakaladı?
F.K: İşin ilginci aşk bizi radyoda değil, yol ortasında yakaladı.
İ.K.: O dönem ben çalışmıyordum. Uzun ve anlamsız bir kırgınlığın ardından birbirimize zeytin dalı uzattık. Birkaç kez telefonlaştıktan sonra “E bir görüşsek ya” diye buluşmaya karar verdik ve gördüğünüz üzere “barıştık”
Farklı tarzlarda program yapıyorsunuz rakip olma hissi var mı aranızda?
İ.K.: İkimiz de yabancı müzik yayıncısıyız ancak ben moda ve magazin ile de yakından ilgili olduğumdan tarzlarımızın benzediği söylenemez. Yayında da, her konuda olduğumuz gibi apayrıyız!
FK: Kısaca bunu hiç düşünmedik, çok ayrı bakış açılarımız var.
Birbirinize mesleki katkılarda bulunuyor musunuz?
FK: Kesinlikle bulunuyoruz. Ben teknik anlamda ona her zaman yardımcı olurum, o da programımı eleştirip benim insan içine karışmama yardımcı olur.
İ.K. Bu çok doğru. Fikret’in teknik masa bilgisi benden çok önde... Ben de program içeriği, popüler kültür ve sosyal medya konularında onu yönlendiririm.Fikret’in eleştirilerine güvenirim çünkü acıması yoktur! n Radyodan sadece birbirinize özel mesaj verdiğiniz oldu mu?
F.K.:Ben kimseye belli etmeden yalnızca onun anlayacağı şekilde mesaj vermeyi çok severim. Ama İlkim daha romantik. Günün birinde bana canlı bağlantıda aşkını ilan etmişti.
İ.K.: Kesinlikle öyle bir şey yapmadım! Bir gün eğlence olsun diye beni dinleyici gibi canlı bağlantıya aldı ve alakasız cümleler söyletti. Sonra bağlantıyı duyunca küçük çaplı bir şok geçirdim, aradan kelimeleri seçip montajlayarak bana resmen “Eşim seni çok seviyorum” dedirtmiş ve bunu yayınladı inanabiliyor musunuz!
Ortak bir şarkınız var mı?
F.K.: Var. Aşk bu değil. İlkim’e ilk gönderdiğim şarkıydı. “Peki ne o zaman?” diye merak etmesini bekliyordum. Öyle de oldu.
İ.K.: Yıllarca arkadaşlıktan öteye geçmemişken, gecenin bir saatinde Birsen Tezel’in bu şarkısını gönderdiğinde kafamın nasıl karıştığını siz düşünün... Artık her şarkı bizim şarkımız!...
n Şu anda program ya da çalışmalarınızdan da bahseder misiniz?
F.K.:.Pal Station şu anda yabancı müzik konusunda önemli radyolardan biri. Hafta içi her akşam saat 16.00-20.00 saatlerinde yayındayım.
Ayrıca grubumuza bağlı diğer radyomuz Pal FM’in de hit listesini ben sunuyorum. Önümüzdeki dönemde sosyal medyayı biraz daha fazla kullanan, daha interaktif bir program yapmak istiyorum.
İ.K.: Son yılların en bilinen perakende radyosu Koton Radyo’nun yayın yönetmeniyim. 2.yaşımızı kutluyoruz bu ay... Sadece Türkiye değil, Rusya ve Romanya’da da, üstelik her ülkenin kendi dilinde yayın yapıyoruz. Bunun içinde her ülkenin önemli radyolarından seslerle çalışıyoruz.
Türkiye yayınımızda, karasal radyoların aksine kadın yayıncıların gücünü kullanıyoruz. Ben yalnızca seslendirme yapıyorum ama yayın için Metro FM’in gelmiş geçmiş en deneyimli isimlerini bir araya getirdim: Rana, Yelda, Ayşe, Erdal... Bir yandan “N’olacak bu radyoların hali..” diye eski günleri anıp, bir yandan da en iyi bildiğimiz işi yapıyoruz.
Beraber bir program yapmayı düşünüyor musunuz?
F.K.: Ben böyle bir program yapmak istiyorum ama ulusal bir radyoda filan değil. Çok daha özgür bir platformda olursa keyifli olabilir, internet radyosu filan gibi. Yoksa karıma sayın “İlkim” diyip durmak, “Bu konuda görüşleriniz neler?” filan diye sormak bana aptalca gelirdi.
Bütün gün radyoda konuşuyorsunuz. Bir araya gelince neler oluyor?
İ.K.: Yeni çıkan şarkıları, albümleri, klipleri sevdiğiniz kişiyle paylaşmak, en önemlisi karşınızdakinin de aynı heyecanla sizi dinlemesi müthiş!... Müzik zevklerimiz pek kesişmese de...
Ben daha jazzy, chilli bir moda sahibim Fikret elektronik müziğin uçlarında dolaşabilir! Yine de biraz ordan, biraz buradan, ara noktalar buluyoruz. Bir de bayram, seyran, yılbaşı demeden çalışan bir eşle, aynı işi yapmadan evlilik ne kadar yürüyebilir? Zor...
Radyocuyu en iyi radyocu mu anlar?
F.K.:Evet, kesinlikle. Mesela yataktan kalkar kalkmaz “Radyoculuk Türkiye’de hala profesyonel bir meslek olarak görülmüyor” diye bağırsam, içeriden “Canım, sakin ol” diye bir ses geliyor. Normalde hemen bir psikolog randevusu alınması gerekir.