Yaz mevsimi demek genelde tatil demek, eğlence demek, parti demek... Tüm eğlence mekânları hummalı çalışmalarla parti sezonunu başlattı bile... Radyolar da geri kalmıyor, kimi zaman özel organizasyonlar düzenleyip dinleyicilerle buluşuyor, kimi zaman da özellikle cuma ve cumartesi günleri radyolarında karnaval havası estiriyor... Ama radyolardan ses veren biri var ki o her gün ‘Akşam Partisi’yle dinleyicilerini coşturuyor Fırat Baran... “Gazeteci mi, tiyatrocu mu olsam” ikilemiyle çocukluğunu geçirirken, en sonunda “İkisinden de bir parça var” dediği radyoculuğu seçiyor. Ardından VJ’lik de yapıyor, sektörde dönemin en genç DJ ve VJ’i olarak anılıyor. Fırat Baran mikrofonda geçirdiği zamanları değerlendirerek şöyle diyor: “Hiçbir zaman ‘ben oldum’ demedim, sadece pişmişimdir herhalde...“ Fırat Baran’ı ‘Akşam Partisi’yle hafta içi her gün 20.00-23.00 arasında İstanbul 99.2 Pal FM’den dinleyebilirsiniz.
* Radyo hayatınıza nasıl girdi?
Tiyatrocu mu olsam gazeteci mi derken özel radyolar açılmaya başladı. Bana göre eğlence ve sanat sektörü iç içe ve her ikisinden de bazı özellikler bizim meslekte gerekli... Biz de bir şekilde sesimizle oynuyoruz, yani tiyatro oyuncusunun sahnedeki rolü gibi... Gazeteci gibi de 24 saat topladıklarımızı birkaç saatte aktarıyoruz... O zaman ben de “Radyo programcısı olayım” dedim.Yaşım küçük olduğu için ilk zamanlarda kabul edilmedim ama dönemin bazı ünlü radyocularıyla tanıştım. Beni gelecek vaad eden yavru kurt ilan ettiler. Büyümeyi bekleyip radyo stüdyosuna attım kendimi... Atış o atış (gülüyor) O zamanlar sektörde en genç DJ ve VJ olarak anılıyordum.
* Ne zamandır Pal FM'desiniz?
Genç TV, Show Radyo, Power Türk ve Radyo Fenomen’de bir güzel piştikten sonra 2008’den beri Pal FM'deyim. Aynı zamanda Pal Station’da da yabancı müzik sunuyorum. Ama hiç “oldum” demedim, sadece pişmişimdir herhalde...
* Programınız ‘Akşam Partisi’nde neler yapıyorsunuz?
Akşam Partisi ismini, rahmetli Emre Kuytu’nun programından esinlenerek, kendimce onu yaşatmak için kullanıyorum. Programın ilk iki saati iste-dinle formatında. Çok kısa telefon bağlantılarıyla dinleyicinin halini hatrını sorup istediği şarkıyı çalıyorum. Çok renkli ve çeşitli bir dinleyici kitlem var. Kamyon şoförü de arayabiliyor, üniversite profesörü de...
Son saatte ‘Magazin Çorbası’ yapıyoruz. Farkındalık yaratabilecek haberleri seçmeye çalışıyorum ama dedikodu yaptığımız da oluyor.
Ağırlık müzikte her zaman.
* Eğlenceli ve enerjik bir programınız var, her akşam parti havasında olabiliyor musunuz?
Evet hemen hemen her akşam havaya giriyorum. Ama mesela şehit haberleri geldiğinde veya deprem gibi felaketlerde zorlandığım zamanlar oldu. En son Gezi Parkı eylemlerinde gelen haberler yüzünden programa devam edemedim mesela. Özel hayatımdaki sıkıntılarımı genelde stüdyo dışında bırakmayı başarıyorum. Motive olmak için bağıra bağıra şarkı söylüyorum, esneme hareketleri yapıyorum, dans ederek. Güvenlik kameralarından gören arkadaşlar manyak olduğumu düşündüler mi acaba onu merak ediyorum (gülüyor). Güzel şeyler yiyip, çayımı, suyumu alıp ‘Haaydi bakalım Fırat Baran canlı yayına’ diyorum. Asker disiplini var bende!
* Dinleyicilerle iletişimi kuvvetli radyoculardan mısınız?
Ben biraz soğuk nevaleyim sanırım! Bazı meslektaşlarıma bakıyorum, son derece yakın ve samimi ilişkiler kurabiliyorlar dinleyenleriyle ama ben radyo programcısının radyoda kalması, dinleyicinin de dinleyici olarak kalması gerektiğini düşünenlerdenim. Çünkü diğer türlü işin büyüsü bozuluyor gibi... Özellikle dinleyici açısından böyle düşünüyorum. Beni radyoda sevdiyse orada kalayım, o da sevmeye, dinlemeye ve iyi vakit geçirmeye devam etsin.
* Radyo dışında neler yapıyorsunuz?
Radyo dışında zaman zaman seslendirme yapıyorum ama herhangi bir yere bağlı olmadan, keyfe keder. 'En iyi yaptığın işi yap' fikrini benimsiyorum. 3-5 parçaya bölünmek, onu da yapayım, şuraya da atlayayım gibi hırslarım hiç olmadı. O yüzden zengin olmadım belki de! Hayata sadece çalışmak veya tahsil görmek için gelmediğimizi, çok başka şeylerle de hayatımızı zenginleş-tirebileceğimizi düşünüyorum. Kişisel gelişim, yoga, spor ve bisiklet ilgi alanım. Kendime, aileme, sevdiklerime vakit ayırmak benim için çok önemli. Radyo dışında koala gibi yaşıyorum yani... Koşturup yıpranmak bana göre değil, hayat konforlu olmalı.
* Peki sizce radyoların en büyük sorunu ne?
Türkiye’de dünya standartlarında radyoculuk yapmak pek kolay değil. Standartlar oturmuş değil. Teknolojide oldukça mesafe alındı ama bazı radyolarda maalesef hâlâ standartlara uymayan sesler ve yayıncılara yer veriliyor, bu kulak tırmalayıcı...
Kazanılan paralar da kişiye ve kuruma göre değişiklik gösteriyor. Bu konuda da bir standart yok. Radyo programcılarının haklarını savunacak bir beraberlik, bir oluşum yok ortada.
‘Sektördekileri kolay kolay beğenmiyorum’
Her zaman eğlenerek dinlediğim meslektaşlarımdan biri Ayça Şen'dir, çok severim. Bay J de öyledir. Murat Soner çok iyi bir sesti ama bıraktı bu işleri, selamlarımı gönderiyorum ona... Zeynep Everi, sektörde en beğendiğim kadın seslerinden biridir, canımdır. İtiraf edeyim kolay kolay beğenmiyorum kimseleri. Sadece profesyonel kulakla dinleyip olumlu veya olumsuz eleştiri yapıyorum. Günlük hayatımda sürekli takip ettiğim bir yayıncı yok. İşini iyi yaptığını düşündüğüm her arkadaşı beğenir, desteklerim, ama kötü olduğunu düşünürsem söylenip kızabilirim.
Hedefi büyük kanalda olmak
‘Küçük Sırlar’ dizisinin final yapmasının ardından Kıvanç Tatlıtuğ, Buğra Gülsoy ve Öykü Karayel’in başrolünü oynadığı ‘Kuzey Güney’ dizisinde rol alan Merve Boluğur, yeni sezon için gelen projeleri değerlendirmeye başladı. Gelen senaryoları okuyan oyuncunun hedefiyse, yeni yayın döneminde Kanal D, Star TV ve atv gibi kanallarda yayınlanacak bir dizide oynamak. Boluğur’un ‘Acemi Cadı’, ‘Küçük Sırlar’ ve finaline yaklaşılan ‘Kuzey Güney’ dizileri Kanal D’de ekrana gelmişti.
Kötü kadın olmak istemedi
Kanal D ekranlarında yaz aylarında yayınlanacak D Yapım imzalı ‘Yaban Çiçeği’ dizisinin ismi ‘Güneşi Beklerken’ olarak değiştirildi. Başrollerini Yağmur Tanrısevsin ve Kerem Bursin’in oynayacağı dizide kötü karakteri canlandıracak kadın oyuncu için görüşmeler devam ediyor. Kötü karakteri oynaması için ilk olarak ‘Arkadaşım Max’ filminde başrol oynayan İnci Türkay’a teklif götürüldü. Daha önceki dizilerinde kötü karakteri canlandırmayan Türkay, teklifi geri çevirdi. Yapım şirketi Türkay’ın olumsuz yanıtı karşısında Nilüfer Açıkalın’la görüşmeye başladı.