Efendim, şükür kavuşturana... Diyeceğim ama, sizler bu satırları okurken ben yine sokaklarda olacağım. POSTA’nın sevilen yazarlarından Yazgülü Aldoğan, Füsun Özbilgen ve dünya şekeri muhabirlerimizden Ahmet Cumalı ile yollardayız. Niye mi?
Seçim gezisiyle halkın nabzını yokluyoruz. Adana, İskenderun, Hatay, Mersin ve daha pek çok yere gideceğiz. Yola çıkmadan önceki hafta sonu İstanbul’da sabahlara kadar turladım. Üç aylar da 8 Eylül’de başladı ya, alkol almayınca dayanma gücüm artıyor tabii. 8 Eylül Pazar günü ‘Bismillah’ deyip orucumuzu tuttuk. Bereket pazardı, vakit iyi geçti. Daldan dala atlıyorum yine değil mi? Ama bu üslubum nedeniyle pek çok okuyucum beni Cem Yılmaz’a benzetiyor. Valla ne yalan söyleyeyim, benim de hoşuma gidiyor. Evet, havalar serin olmasına rağmen Reina’da işler tıkırındaydı. Aprido Mayoları ve Sezar Otelleri’nin sahibi Ergun Berksoy ağabeyim, dünyaca ünlü koreograf Uğurkan Erez, yine dünya çapında şöhrete sahip olan Bulgar top model Miya ve oradaki ajansının sahibi Kika ile birlikte İtalyan restoranı Baci’deydik. Baci hayli yol katetmiş. Özellikle işletmeci Tula güleryüzü, içten davranışı, herkesle tek tek ilgilenmesiyle zaten müşteriyi kendisine bağlıyor. O gece ortaya ‘sebzeli pizza verde’ istedik. Koyu bir vejetaryen olan Miya Hanım mevsim yeşilliklerinden oluşan bir salata aldı, Kika ise tavuklu sezar salatası yedi. Ana yemekte bana ızgara somon, Uğurkan’a bonfile fileto, Ergun Ağabey’e de kılıç carpaccio geldi. Üstüne de tiramisu ve frambuazlı, çikolatalı tart yedik. Her şey çok lezzetliydi. Ardından yine Reina’nın en ‘in’ barına, Le Cigare’a indik. Tıklım tıklımdı. Ama oranın neşesi olan tonton patron Sabi Totah yoktu. Gruba sosyetenin gözde kadınlarından Sedef Bozok, Feyza Kırca ve o gece doğumgününü kutlayan Feyza’nın oğlu Ömer katıldılar. Hoş bir akşamdı. Finali, Arto’nun çalıştığı Garden Makara’da yaptık. Arto gerçekten gece aleminin krallarından. Bir masada sevgili Alican Ulusoy, Tayfun Demirören ve geniş bir arkadaş grubuyla eğleniyordu. Hepsi birbirinden beyefendi. Sonra masaya Alican geldi, yüzü gibi gönlü de güzel bir çocuk. Dertleştik. Bir başka masada, her zaman efendice eğlenmesini bilen Fazıl Bilgel konuklarını ağırlıyordu. Sosyetenin medyatik isimlerinden Nilgün-Ülkan Delikan çiftinin de keyifleri yerindeydi. Kısacası Arto acayip eğlenceliydi. Ben ilk kez bir programı sonuna kadar izledim. Arto sesini mi geliştirmiş, tesisat mı çok düzgün bilemem, hiç rahatsız olmadım. Patron Eşref ile sohbet ettik. Şef Yusuf Uzan çok başarılı, kutluyorum. Telefon numarası (0212) 327 33 73. Finali uzun süredir gidemediğim Ritz Carlton’un hemen altındaki Chocolate’da yaptık. Bir köşede iki yeni ortak, Celal Çapa ile Şefik Öztek kaynatıyorlardı.
Hemen yanlarında Miami’deki işletmecilik deneyimlerini İstanbul-Gatto’da başarıyla uygulayan Ergun Yıldız, patronlar Süleyman Köse ve Raşit Karakuş vardı. Chocolate bence İstanbul’un en başarılı mekanlarından biri. Bir kere 24 saat açık. Mükellef bir kahvaltıda ya da öğle yemeğinde dostlarınızla birlikte hoş bir sohbet yaparsanız veya beş çayında nefes keklerin, pastaların tadını denerseniz Chocolate’ın farkını anlarsınız. Diyelim ki gecenin bir yarısı karnınız acıktı, şöyle muhteşem bir
yemek yemek istiyorsunuz; adresiniz yine Chocolate olmalı. Pizzalar, makarnalar, hafif soslu etler... Günün hangi saatinde olursa olsun güleryüzlü personeli, işlerinin ehli patronları, nefis yemekleri ve tatlılarıyla Chocolate, bu yılın trendy mekanı olarak kaçmaz.
Telefon numarası (0212) 252 45 37.
Ayşegül Aldinç’in yazılarını okuyor musunuz bilemem. Ben okuyorum, çok da keyif alıyorum. Çünkü yapmacıksız ve birçoğu gibi zorlama entel havalarında değil. Ayşegül, yakın arkadaşı Şeyda, modanın duayeni Yıldırım Mayruk ve Barbaros Şansal ile buluşup Andon’a gittik. Erhan İpek ve halkla ilişkilerini yürüten Aslı Yürükoğlu beni karşılarında görünce şaşırdılar. Aylar var, uğramamıştım. Serin olmasına rağmen teras katında, muhteşem Boğaz manzarası karşısında yemeklerimizi yedik. Ben ‘Andon Sürprizi’ adlı mönüden seçtim. Acayip değişik yemekler var; Girit mezesi, Girit dolma, borani, melicana, kalyaki, patlıcan böreği, deniz börülcesi, mercimek köfte ve her çeşit pide... Ben patlıcandan yapılan ve börek lezzetinde olan melicana’dan yedim, tadı damağımda kaldı. Ayşegül rejimdeymiş, mantarı tercih etti. Elele Dergisi’nin yayın koordinatörü Hülya Vatansever de bize katıldı, hoş bir sohbet oldu. 20 yıldır tanıdığım Ayşegül Aldinç’in bir sırrını öğrendim. Efendim, sahnede kıpır kıpır olan Ayşegül kamera gördüğünde buz kesiliyormuş. Eli, ayağına dolanıyor, yığılacak gibi oluyormuş. Demek ki Aldinç’i paparazzi programlarında göremeyişimizin nedeni bu. Ayşegül sahneyi özlemiş ama ekstra olursa tercih ediyormuş. Son albümünde, bağlı olduğu müzik şirketi nedeniyle büyük hayal kırıklığı yaşamış. Bence menajerler Ayşegül’ü yeniden keşfetmeliler, çünkü sahnelerin hem güzel hem de iyi okuyan isimlere ihtiyacı var.
Kaşla göz arasında bir de film izledim. Diane Lane ve Richard Gere’in başrollerini paylaştıkları ‘Unfaithful-Sadakatsiz’i izlerken koptum. Öykü şöyle; Amerikan rüyasını yaşayan, 30’unu henüz geçmiş Edward ve Connie Sumner çifti oğulları ve muhteşem yaşantılarıyla imrenilecek bir hayatın içindedirler. Ama zenginliğin getirdiği bunalım sonucunda Connie, Soho’da genç ve yakışıklı bir kitap satıcısıyla yasak ilişki yaşamaya başlayınca herşey değişir. Finali sürpriz. Bu dram-gerilimi kaçırırsanız yazık olur.
İstanbul, Çeşme, Bodrum, Antalya’da hareketli günler ve geceler yaşandı. Pek çok restoran ve bar sezona hızlı girdi ama bir bölümü erken havlu attı. Son günlerde hüküm süren sağnak ise İstanbul’daki işletme sahiplerine büyük darbe vurdu. İsterseniz önce son günleri yağmur altında geçiren İstanbul gece yaşamında şöyle bir turlayalım. Bu yaz herkes Reina, Laila ve Hammam arasında büyük bir rekabetin yaşanacağını biliyordu. Sezon başında candostum İzzet Çapa, Sepetçiler Kasrı’ndaki tarihi ve doğal güzelliklere sahip Hammam’ın konsept olarak farklı olduğunu açıklamıştı. Ama bana göre bir fark yoktu. Tabir-i caiz ise eşek aynı, semer değişikti. Neyse, zaten İzzet’in ortaklıktan ayrılmasıyla Hammam ihtişamlı günlerini geride bıraktı. Sezon başında ‘in’ olan bu yer, sezon sonunda ‘out’ oldu. İlk kepenk indiren, Hammam’ın içindeki Kikka oldu. Büyük patron Celal Çapa 23 milyarlık alacağına karşılık masa, sandalye ve mutfak eşyalarına el koydu. Yine Hammam’ın bünyesindeki Etiler-Şamdan da beklenen ilgiyi görmedi. M&M Balık, Metin Şen ve birçok ünlü futbolcunun menajeri Bayram Tutumlu’nun birlikte açtığı Olee Tapas ise orta şeker gitti. Mekandaki tek iş yapan yer, People-Lounge oldu. Hammam sadece düğün ve davetlerden kazanabildi. Laila ise magazin programlarının desteğine rağmen tam anlamıyla bir dram yaşadı. Sezon başında yapılan görkemli açılış finalin acıklı olmasını engelleyemedi. Laila’nın içinde yer alan Park Şamdan ve Le Select bile zor kurtardı. Son anda devreye giren Gatto Bar ve Venge Kebap mekana biraz hareket getirirken, Özlem Borgonovi’nin büyük para yatırdığı Cafe Rouge ve Meksika Restaurantları art arda kapandı. Yerine açılan Cafe de Paris ve She Bar’da da işler beklendiği gibi gitmedi. Laila’da en büyük yarayı, sosyetenin parlak ismi Esra Çavuşoğlu aldı. Mekanı Lounge’ı sezon ortasında kapatarak tatile çıktı. Le Cigare, Baci, Köşebaşı, Çatana, Ninja, Dragon, Safran, Reina, D’oeuf gibi her biri kendi dalında zirvede olan restoranları bünyesinde toplayan Reina ise farklı bir galibiyetle ipi göğüsledi. Büyük patron Mehmet Koçarslan yaptığı 1 milyon dolarlık yatırımın karşılığını bu yıl alamadı ama gelecek sene Reina’nın içinde mekan açmak isteyen pek çok restoran ve bar şimdiden sıraya girdi. Tabii buranın başarısında ortak Ali Ünal ve uyumlu çalışan personelin de büyük payı var. Ortaköy’de açılan Anjelique-Buz Bar, New Yorker, CafeInn, Dada ve Yeniköy’deki Socia yaz sezonunda yıldız gibi parlayan adreslerdi açıkçası.
Bu yıl en sık gittiğim tatil mekanlarından biri Çeşme’ydi. Doğruyu söylemek gerekirse Çeşme bu yaz kalite olarak Bodrum’a fark attı. Çeşme’nin sakinleri yeni beachlerin, bar ve restoranların açılmasına artık karşı çıkıyorlar. Hatta şimdiden gruplaşmalar başladı.
Neyse. İstanbul’daki Mirror, Şans, Bistro gibi popüler restoran ve barların sahibi Cüneyt Kurt’un Grand Ontur Oteli’nin plajında açtığı Le Bouquet, bu sezon Çeşme’nin tartışmasız en iyi mekanıydı. Seaside art arda düzenlenen şık partilerle rakipsiz olduğunu bir kez daha kanıtladı. Joy Kemik Beach, Nur Tekin’in şık restoranı Delice, Destina Akgün ve Ayşe Nur Mıhçı’nın klasikleşen mekanı Alaçat Cafe, Körfez Restaurant, Dalyan’daki Balıkçı Hasan’ın Yeri, Wine Plaza sezonun en iyileriydi. Türkçe müzik yapan eğlence yerleri içinde Cenk Eren, Kenan Doğulu, Serdar Ortaç, Nalan’ın sahne aldığı Polo 13 zirveden inmedi. Bu yüzden patronlar Metin Köroğlu, Necdet Göral, Murat Çehreli ve Celal Altınel’in keyfi yerinde. Polo 13’ün yanıbaşındaki Can Koç’a ait Nispet’de ise Rober Hatemo geceleri iyi gitti. Tuncay Kıratlı, Tolga Çingitaş’ın ortak açtıkları Caliante Beach yüzleri güldürdü. Fatih Ürek, Asena ve İzel’in sahne aldığı Dharma ise darmadağın oldu. Hancı’da Altay iyi bir performans gösterdi. Çeşme Ildırı’daki aile şirketi Limon Restaurant da yazın popüler mekanları arasındaydı.
Geçen yaz hep Bodrum’daydım. Bu kez Bodrum’a 4 kez gittim. Bu yıl Bodrum’da çok yer açıldı. Ama her şey karmaşık, hatta biraz dejenereydi. Bodrum’da; sevgili Ali Sayar’ın işletmeciliğini yaptığı Dodo ve Emre Ergani’ye ait Havana en iyi beach’ler arasındaydı. Sosyetenin ‘
altın kadın’ı Sema Çelebi’nin açtığı S Point, Mey Restaurant, Melek Boz’a ait M& M Balık’da işler iyi gitti. Episkopi ile Reca’nın Yeri prim yaptı. Bodrum’da iş yapan o kadar gay arasında Askh’da sahne alan Gülşen bu yaz en iyi işi yapan kadın sanatçıydı. Kenan Doğulu, Serdar Ortaç, Altay ve Cenk Eren’in sahne aldığı Polo 13’de rezervasyonlar birkaç hafta önceden yapıldı. Club M’in altında açılan Samba Gazinosu’nun zararı, ne yazık ki 100 milyarı buldu. Sevgili Yavuz Samancı, Seda Sayan, İbrahim Tatlıses, Müzeyyen Senar, Bülent Ersoy’la çalışmak istedi. Halkla ilişkiler işini de sevgili Sibel Barış’a verdi.
Ama tüm çırpınmalara, özellikle sevgili Sibel’in dişini tırnağına takıp sonuna kadar savaşmasına rağmen Samba sezona erken veda etti. Tıpkı Vaçe’nin sahne aldığı Karafaki gibi. Mert Özmen’e ait olan Fink Bar’da işler önceleri çok kötüydü ama eski manken İlgi Gövsa’nın iş başına gelmesiyle düzeldi. Evet efendim, bugünlük de bu kadar. Kalın sağlıcakla. Güzel günler sizlerin, artanlar benim olsun.
Yazara e-mail: