CaddeYarışmanın sırrını çözmeye "var mısın, yok musun?"

Yarışmanın sırrını çözmeye "var mısın, yok musun?"

04.02.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Yarışmanın sırrını çözmeye var mısın, yok musun

nornek@milliyet.com.tr Artık "ilk adıyla anılanlar"dan olan Acun, "Var mısın yok musun?" demeye başladığı anda onlarca kişi TV başına toplanıyor.Seneler önce yayımlanan "Riziko" adlı yarışmada bir dolu soru bilerek, tur üstüne tur atladığı halde tencere tavadan başka bir şey alamamış olan benim gibiler, insanların sıfır bilgi ve fiziksel enerjiyle o paraların kazanabiliyor olmasını hayretle izliyoruz. Beni deli ediyor yarışmadaki "We are the world, we are the children" ya da "Bütün insanlar buna inansa, hayat bayram olsa" halleri... Herkesin "sevgi kelebeği" kesilmesi... Beni deli ediyor... Bir kutunun 10 dakikada açılması, İnsanların kutu açarken el ele tutuşup bir araya gelişi, "Voltran'ı oluşturalım" halleri,"İnşallah, maşallah, sinerji, enerji, çok tatlısın, bir tanesin" kelimelerinin çokça yinelenmesi, Saçma bir geri sayımın ardından kutudan büyük miktarda para çıkınca duyulan "kırılan cam sesi" ve yarışmacının aslında hiç kazanmadığı parayı kaybedince derin üzüntülere boğulması,"Acun Bey ben küçük hissediyorum", "Nilgün hep büyük açıyor korkuyorum", "Esra kutumu senin açmanı istiyorum" gibi lastikli ifadeler... "Ben anneanne hakkımı kullanmak istiyorum" cümlesi...İnsanların cin çıkarmak ya da toz almak istercesine kutularını açmadan önce sıvazlaması...Türkiye'nin dörtbir yanından gelen yarışmacılardan biri kuradan çıktığı anda ailelerinin zınk diye salona gelivermesi... Malum şu günlerde bir yarışma programı (ki aslında yarışma fiili gerçekleşmiyor) aldı başını gidiyor; Türkiye'ye Cenk Koray'dan miras kalan "kutu açma" geleneğini Acun Ilıcalı sürdürüyor. Ancak sonra farkına varıyorum ki aslında tam da bunlar programa başarı sağlayan; ithal edilip daha önce Türkiye'de iki kez denendiği halde esamesi okunmayan bu yarışmayı Acun'a özgün kılan... "İnsanlar birbirini çıkarsız da sevebilir" ya da "para bu kadar kolay da kazanılabilir" duygusu hoşumuza gidiyor. "Açtırma kutuyu söyletme kötüyü" modundaki yarışmalarda birbirlerine küfredenlerden sonra program pozitif bir duygu veriyor. Sinir bozucu değil mi? Yarışmacı adaylarının enteresan hikâyeleri var... Ama saldırmıyor, ağlanmıyor, duygu sömürüsü yapmıyor; gülerek paylaşıyorlar.Belki de bu yüzden Çapa'da lösemili çocuklara gönüllü olarak öğretmenlik yaparken kendi oğlunun da lösemi hastası olduğunu öğrenen Ömer Hoca'nın 125 bin YTL kazanması bizim evin salonuna da konfetiler yağdırıyor. Biri kazanınca diğeri kaybetmiyor, "Diğer yarışmacılara başarılar dilerim" cümlesi hiçbir yerde bu kadar samimi durmuyor. "Yarışmacı olmak için 350 bin kişi sırada" sözü dilden dile dolaşıyor, herkes, aslında finans uzmanı bir kadın olduğu da iddia edilen Hamdi Bey'in sahiden var olup olmadığını merak ediyor. Haftanın 5 günü, insanlar televizyonu açtıklarında hikâyelerini bildikleri aynı güler yüzlerle karşılaşıyor. O insanlar bir şekilde "aileden" oluveriyor. "Bizim mahalle" formatı insana bir dönem "Süper Baba"yı izlerken alınan havayı solutuyor. Ilıcalı'nın kutularının Pandora'nınkiyle aynı tutulması belki de yarışanların kısa sürede aileden biri olmasından kaynaklanıyor. Onlar artık aileden... "Megastar" Tarkan'ın "metamorfozu" malum... Kendisi "kıl oldum" gibi sözlerden, canlı yayında milyonlara "çişim geldi" diyebilecek cesur/umursamaz/ doğal halinden, kıyıdan yürüyen efendi çocuğa, TRT sanatçısına evrildi. Bu iyi kötü anlaşılır da, albümünün bir tür "atasözü ve deyimler sözlüğü" olması beni itti. Türk Dil Kurumu (TDK) da hakkını verdi, son albümünde atasözlerine yer verdiği için (44 adet. Sadece Dilli Düdük adlı şarkısında 15 deyim var!) sanatçıya teşekkür etti. Ancak TDK, albümün adının "öz Türkçe"yle ilişkisini atlamış olmalı ki Tarkan'ın albümünün adı olan "metamorfoz" kelimesi, vatandaşın ocak ayında en çok merak ettiği 3 sözcükten biri oldu. "Başkalaşma, değişim" anlamına gelen "metamorfoz" kelimesi TDK'ya 666 kere soruldu! Deyimler yerinde de 'metamorfoz' ne?