Seren Şirince, ‘İlişki Durumu: Karışık’ dizisiyle başladığı ekran yolculuğuna, ‘Seven Ne Yapmaz’ ve ‘Bir Aile Hikayesi’yle devam etti. “Her şeyiyle farklı işler yapmak istiyorum” diyen oyuncuyla, projelerini, mesleğe bakışını ve yabancı damat Toby Sutters ile ilişkisini konuştuk.
Rol aldığınız ‘Bir Aile Hikayesi’ bitti, ‘Bir Banka Soygunu Komedisi’ sezonu kapattı... Yorucu bir süreç miydi? Sezon sizin için nasıl geçti?
Çok güzel geçti. Biraz stresliydi ama işin heyecanından kaynaklanan yapıcı bir stres... Öğretici ve geliştiriciydi, o yüzden keyifli diyebilirim.
‘Bir Banka Soygunu Komedisi’, sezonun sevilen oyunlarından biri oldu. Projenin sizdeki yeri nedir? Oyun teklifi geldikten kısa bir süre sonra Londra’ya gitmiştim. Orada ‘Bir Banka Soygunu Komedisi’ni izledim. İyice heyecanlandım, çok renkli, dinamik, daha önce yaşamadığım bir tecrübe olacağını hissettim. Profesyonel anlamda ilk oyunum olan ‘Göl Kıyısı’ mesela, dramatik unsurların öne çıktığı, alternatif ve fiziksel çalışmanın yoğun olmadığı bir projeydi. Bunda ise sahnede düşünmem gereken çok şey var. Beden odaklı çalışmanın yoğun olduğu bir tecrübe yaşıyoruz. Oynadığımız her oyunda keyfimiz daha da arttı. Yönetmenimiz Lerzan Pamir’le de birebir çok fazla çalışma yaptık.
Oyun size Vasfi Rıza Zobu Genç Yetenek Tiyatro Ödülü’nü de getirdi. Ödüller nasıl bir motivasyon sağlıyor? Aynı törende Ayla Algan da ‘Onur Ödülü’ aldı. ‘Yetenekli Genç Tiyatro Sanatçısı’ dalında onunla aynı yıl ödülü almak çok mutlu etti. Tarifi zor duygular ama mutluluk ve gururu bir arada yaşadım. Sanıyorum en vazgeçilmezim tiyatro! Çünkü canlı, o an, orada o duyguları paylaşmanın başka şeylerle kıyaslanamayacak kadar özel tarafları var.
Oyuncu olmayı hep istediniz mi?Ben aslında sinema-televizyon okuyacaktım. Oyunculuk yeteneğimi fark eden, tiyatro okumam için beni teşvik eden arkadaşlarım oldu. Lisedeki hayalim, yönetmen olmaktı. Film izlemeyi çok seviyorum. Bir noktada çekmeyi de isterim.
Televizyona başrolle adım attınız. ‘İlişki Durumu Karışık’ sizin için nasıl bir deneyimdi? Çok ani oldu, çünkü görüşmeye gittiğimde her şey belirsizdi. Fatih Bey (Aksoy) “Karakter budur, olmuştur” dedi. Ben de şaka yapıyor zannettim. Sohbet ettik, çok sıcak bir görüşmeydi. Menajerim arayıp “Oldu” dediğinde, bir süre inanamadım. Dönüp baktığımda, aldığım sorumluluğun büyüklüğünü şimdi anlıyorum. 23 yaşındaydım henüz ama çok şanslıydım.
Oyunculuğun en sevdiğiniz tarafı ne? Çok zevkli ama aynı zamanda zor bir meslek... Bir anı yaratmaya çalışıyorsun, birini performe ediyorsun ve bunu olabildiğince şeffaf bir yerden, o anın gerçekliğini yaratarak yapman lazım. Bazen insan kendine de yabancılaşıyor, yarattığın karakterin duygusuyla senin daha önce deneyimlediğin benzer duygular karışabiliyor. Bu iki gerçekliği ayırman ve duruma göre adapte olman gerekiyor. Burası bana hem eğlenceli hem de tuhaf geliyor işte.
Kariyerinizle ilgili neler hayal ediyorsunuz?Her şeyiyle farklı işler yapmak istiyorum. Kesinlikle yurt dışında eğitime gitmek istiyorum. Orada da oyuncu olarak şansımı denemek isterim. Bende biraz mükemmeliyetçilik var, yönetmenliğe karar verirsem, bir gün onu da en iyi şekilde yapmak isterim.
Ekranda göründüğü gibi pozitif biri misiniz? Arkadaşlarıma göre, pozitif ve mutluyken enerjim de muhteşem... Ama karanlık ve agresif anlarımda durumun onlar için zorlaştığı yönünde tespitleri var. Ama genelde pozitifim, gülüyorum, hatta çok fazla gülüyor olabilirim.
‘Yabancı damatla nişanlandık’Yazı nasıl geçireceksiniz?Londra’ya gideceğim. Erkek arkadaşım Toby (Sutters) İngiliz, ilişkimizde üç seneyi devirdik. Bir senedir de nişanlıyız. Londra’da onun ailesiyle buluşacağız.
Aa nişanladınız mı? Evet, yabancı damat! (gülüyor)
Erkek arkadaşınız İstanbul’da mı yaşıyor mu? Türkiye’de bir reklam şirketinde çalışıyor. Bir yıl uzak mesafe ilişkisi olarak sürdü, o zaman ‘İlişki Durumu Karışık’ devam ediyordu, akabinde ‘Seven Ne Yapmaz’ dizisi geldi. İstanbul’dan ayrılmam mümkün değildi. O yüzden o buraya taşınmaya karar verdi. Gayet mutluyuz...