TEK iSTEDiĞiM KiBARCA SEVİLMEK

Onu şarkıcı olarak tanıdık. Seksi kliplerini izledik. Adını duyan çoğu insan üzerinden yıllar geçmesine rağmen hâlâ Beyazıt Öztürk’le yaşadığı ilişkiyi anımsıyor. Ama bir süredir Zeynep Mansur yalnızca seksi bir sarışın olmadığını ispatlamanın peşinde. ‘Sarı Saçlarımı Kestim’le başlayan yazarlık serüvenine ‘Platonik Bir Aşk’ ve ‘Gidiyorum Bu Aşktan’ la devam etti. Şimdiyse son kitabı ‘Ben Erkek Olsaydım’la içindekileri dökmeye devam ediyor.

Neden kitap yazıyorsunuz?
Gözlemlerimi paylaşmayı seviyorum. Ayrıca, yazarak, kendimi daha iyi ifade ettiğimi de düşünüyorum. Bunun yanısıra, yazmak, benim için meditasyon gibi.

‘Ben Erkek Olsaydım’da erkekleri kadınlar konusunda eğitmek istiyorsunuz. Sizce bu mümkün mü?
Asla. Kimse kimseyi eğitemez. Zaten, birini değiştirmeye çalışmak, bence, çok büyük bir yanlış. Sonu hüsranla biten bir durum olacağını düşünüyorum. Ben, yalnızca erkeklerin önemsemedikleri minik inceliklere dikkat çekmeye çalıştım, hepsi bu...

Bir anlamda erkeklere tüyo veriyorsunuz diyebilir miyiz?
Aynen öyle. Belki, gün içinde sıkça yaşadıkları, ancak farkına varmadıkları detayları su yüzüne çıkarıyorum. Şunu unutmamalılar ki, ayrıntılar bütünü oluşturur.

Erkekler nasıl bir kadın istiyor sizce?
Aslında, erkekler, her şeyi istiyorlar. Hep en mükemmelini istiyorlar; en güzelini, en iyisini, en iyi anneyi, en seksi kadını, en hanımefendi kadını... Fakat bulduklarında da, bir süre sonra sıkılıyorlar. Başka ‘en’ler aramaya başlıyorlar. Bu tatminsizliğin sonucu. Ne acıdır ki, bu evlilik kurumuna duyulan saygının yitirilmesine kadar gidiyor.

Kibarca sevilmekten bahsediyorsunuz. Nedir kibarca sevilmek?
Kibarca sevmek inceliklere önem vermek; sevgisini gösterebilmek; ‘seni seviyorum’ diyebilmekdir. ‘Seni seviyorum’ demek de, sevgini ispat etmenin bir yoludur. Sevgisini ispat eden erkeğe, kadın güven duyar. Güven de, bir ilişkinin temelini oluşturan en güçlü duygudur.

Peki ya maçolardan hoşlananlar?
Ben, bir kadın olarak, maço bir erkekten hoşlanabilmeyi anlamıyorum bile.

Aşk erkeklerin hayat sıralamasında sonlarda diyorsunuz. Ama kadın ve erkeğin doğası gereği hayata bakışları öncelikleri farklı. Bu konuda ne diyeceksiniz?
Evet, öncelikleri gerçekten farklı. Erkekler, çoğu zaman, hayat sıralamalarında aşkı, en sonlara bırakıyorlar. Ancak, aşk yaşadıkları insan belki de, hayat boyunca son nefesine kadar yanında olacak, onunla acı tatlı her şeyi paylaşacak kişi olabilir. O zaman bu sıralamada en başlarda olmayı hak etmiyor mu?

Vampir erkekler gibi vampir kadınlar da yok mu?
Mutlaka vardır; ancak, benim anlattığım kadınların bakış açısı ve beklentileri. Ancak, anlatması için bir erkek yazara da ‘Ben Kadın Olsaydım’ı yazdırıp, bu kitabın ikincisini de taraflı yapmayı planlıyorum. Çünkü, bu kitap, bir seri olacak. Şu anda ikincisini yazıyorum.

Neden erkekleri iyi tanıdığınızı düşünüyorsunuz?
Tanıdığımı iddia etmiyorum. Ben iyi bir gözlemci olduğumu düşünüyorum. Gözlemlediklerimi okuyucularla paylaşıyorum. Zaten, söz konusu aşk olduğunda, tüm kadınların, hangi statüde olursa olsun, yaşadıklarının birbirinden pek de bir farkı yok.

OYUN OYNAMAK ANLAMSIZ
Kitabınızdan hep kadınların ilgiye, sevecenliğe, inceliğe ihtiyaçları var gibi bir anlam çıkıyor. Buna gerçekten inanıyor musunuz?
Tabii ki. İnanmadığım bir şeyi yazmam. Kadınlar, çok naif varlıklardır. Anne olmalarından kaynaklanan duygusallık ve incelik durumları vardır. Erkeklerde bu duruma göre davranırlarsa, hem kendileri, hem de hayatları daha keyifli bir hal alabilir.

Peki erkeklerin buna ihtiyaçları yok mu?
Tabii ki var. Bu karşıklı bir durum; ne ekerseniz onu biçersiniz.

Erkeklerin zor ulaştıkları kadınlara daha çok değer verdiği bir gerçek. Her ne kadar aşkta dürüst ve oyunsuz olmak gerekse de hislerinizi olduğu gibi göstermek kadını kolay ulaşılabilir yapıyor erkeğin gözünde. Sizce kadın ne yapmalı bu durumda?
Ben buna katılmıyorum. Bence, bir kadın, içinden geldiği gibi dürüstçe davranmalıdır. Genellikle, kadınlar zaten son derece seçici davrandıkları için bu tarz oyunlara gerek duymamalıdırlar. Hayat zaten yeterince zor; oyunlar oynayarak zaman kaybetmenin ve daha da zorlatırmanın bir anlamı yok bence.


“SENİ SEVİYORUM” DİYEMEME SENDROMUKitap, benim gözlemlerimden oluşuyor; ancak, benim hayatımdan da alıntılar var. Mesela ‘seni seviyorum’ diyemeyen erkekler bölümü veya kadınların hissetmesiyleilgili olan bölümde benim yaşadıklarımdan anlattıklarım var. Aslında, bu kitap tamamen kadınlar için, onların mutlulukları için yazılmış bir kitap.
Şu anda hayatımda birisi yok. Ancak, ayrıldığım erkek arkadaşım, çok kibar birisi olmasına rağmen, bilmediği daha bir çok incelik vardı ve ben bunlara tahammül edemediğim için ayrıldım.