Gülşen’i tam iki yıl önce yine Harbiye Açıkhava’da izlememiş olsaydım, bu son konserine iyi diyebilirdim. Ama o konserle Türkiye’de çıtayı bu kadar yükseltip “Bizde de dünya standartlarına yakın işler yapılabiliyormuş” dedirtince; haliyle en az o kadar iyisini bekliyor insan. Kötü müydü? Hayır, birçoklarıyla kıyaslayınca hâlâ iyi sayılırdı. Ama ben onu başkalarıyla değil kendisiyle masaya yatırıyorum.
Bütün gözler onun üzerindeyken…
Elbette Gülşen’le ilgili beklentilerimi bu kadar yükselten yalnızca iki yıl önceki konseri değil. Özellikle Ozan Çolakoğlu’yla çalışmaya başladığı 2009 tarihli ‘Önsöz’ albümünden bugüne; yaptığı her şarkı ve albümle ‘açık ara’ öne geçen, altı yılda 20’ye yakın hit çıkaran, kendini adeta yeniden yaratan bir pop stardan söz ediyoruz.
Gülşen, bir yandan Ajda Pekkan’dan Bülent Ersoy’a, Mustafa Sandal’dan Murat Boz ve Dalkılıç’a hit şarkılar yazıp sektörü bir şarkı yazarı olarak da besleyip büyütsün, son albümü ‘Bangır Bangır’la bu yaza hem şarkılarıyla hem video klipleriyle imzasını atsın, üstelik bir de iki yıl önceki konseriyle; dansından şovuna dudak uçuklatmış olsun, sonra gelsin bizden daha azıyla yetinmemizi istesin.
Aslında konsere fiyakalı başladı...
Dişi James Bond gibi göründüğü özel hazırlanmış videonun ardından, kırmızı işlemeli mini elbisesi ve çizmeleriyle sahneye geldi Gülşen. Elinde bir tabancayla ‘Dan Dan’ diye ateş ederek...
“Benim silahım aşk, sözlerim de kurşun oldu hep. Dilerim bütün dünyanın da artık en büyük silahı aşk ve sevgi olur” deyip anlamlı bir açılış yaptı. İlk yarı arka arkaya en enerjik şarkılarını tek tek patlattı Harbiye semalarına. Kısa bir süre sonra herkesi ayağa kaldırıp duygusal şarkılar bölümüne kadar da oturtmadı. Fakat sahne şovu zayıftı bu yıl. Özellikle dansçılar ve koreografi; bu enerji bombası şarkılara göre yeterince tutkulu değildi. ‘Bangır Bangır’ ve ‘Bi An Gel’e video kliplerinin duygusunda başka bir şov hayal ettim. ‘Ara Sıcak’ ve ‘Kendine Müslüman’ın koreografileri keşke yenilenseydi dedim. İki yıl önce neredeyse her şarkıya başka bir koreografi hazırlanmıştı. Gözlerim o konser için Fransa’dan gelen siyahi zenne gibi ters köşe bir sürpriz de aramadı değil.
Bu yıl dansçıların kostümleri de neredeyse hep aynı kaldı. Güçlü bir sahne şovu ve dansçılar Gülşen gibi iyi bir yorumcu için mutlaka gerekiyor mu? Eskiden olsa hayır derdim ama ortaya başka bir iddia koyan, bu yeni Gülşen için artık önemli. İkinci yarıda gümbür gümbür şarkılardan bodoslama arabesk soslu Gülşen’e geçiş de biraz sert geldi bünyeye. O bölüm bir de fazla uzun olunca sanki Gülşen’in eski bir konserine ışınlanmış gibi oldum. Keşke o şarkılar konserin iki bölümüne daha modernize edilmiş düzenlemelerle eşit dağıtılsaydı. Bakınız yeni Gülşen için bu da önemli bir detay.
Kayahan şarkısında bir itiraf
Kayahan’ın ‘Emrin Olur’ şarkısı için hazırlanan video hepimizi duygulandırdı. Meğer büyük usta, saygı albümünde Gülşen’in ‘Emrin Olur’ şarkısını okumasını önce istememiş. Gülşen ısrar edince, yorumunu da çok beğenince ikna olmuş.
Bu vesileyle Kayahan’a hasretle selam ediyor; Gülşen’e yazdığı şarkılar ve müzikte geldiği yeni zirvesi için bir kez daha şapka çıkarıp çok daha iyi sahne performanslarında görüşmek üzere diyorum.