Yaşlanmakla ilgili değil... “Nerede o eski günler?” diye bir iç çekme de değil... ’Kurşun’un yeni bölümünü izlerken oldu bunlar. Dual pikap resmi geçidi üzerine, Timur Selçuk’un ‘Caddeden sokaklar’ diye başlayan jenerik müziğiyle oldu. Genç ev ahalisi, “Ne güzel!” dedi.
Ev ahalisinin nispeten yaşlı olanları; “Nerede böyle şarkılar?” diye ekledi. Hele bir 2000’li yıllar var ki yaşadığımız, romantizmden yoksun, katı mı katı... Aşkların sözleri ya boş ya da pek ‘gri tonda’, alternatif gruplarda... Bireyci tamam, kabul ama hayli mutsuz melodiler... Ekranın hali peki?
Diziyle uyutan bir TV...
2000’li yılların ekranı da böyle, keyifsiz... Dizi resmi geçidi... Renkli bir söyleşi yok. ‘Reyting’in bile keyfi kaçmış. Kendine has ‘zenginliği’ni yitirmiş. Tartışmak üzere atanmışlardan aynı sözler. Eğlence niyetine bir tane ‘Güldür Güldür Show’ var, o da tadımlık. Kamu halini, hiç sormayın. Tüm öğleden sonrası Total izleyici (!) üzerine kurulu, kadının ‘düşünen ve üşüyen’lerini umursamayan programlar silsilesi... Soba dumanı kokan mahallelerin umutsuzluğu, cinayeti, boyutsuz ve de keyifsiz, fakir ilişkileri üzerine, burjuva özenti parfümü sıkılmış programları...
Hani umut verecekti televizyon? Toplum gerçekliği, bizim toplum böyle’ diyecekler. “Biz bunu veriyoruz, sen sırça köşkünde otur” diye söylenecekler. O haber bültenleri ne olacak? Kadın programları bitip, hani ‘o toplumsal gerçek’ haberlerine gelince, ekranda esame okunmuyor, peki buna ne diyeceğiz? Bütün bunlar düşünüldü ‘Kurşun’ dizisi esnasında... Anadol otomobile kızardık, halbuki yerliydi, mesela bugünlere gelseydi nasıl da güzel olurdu? İstanbul’un tıraşlanmamış nispeten yeşil Boğaz tepelerini izlemek... Kadınların ve erkeklerin daha temiz, daha şık olduğuna şahit olmak mesela...
GAZİLERİMİZ
15 Temmuz Gazisi, mayına basan gazi, Kore Gazisi, Kıbrıs Gazisi... ‘MasterChef Türkiye’, Atatürk’ün Sevdiği Yemekler diye bir bölüm yaptı. Yarışmacılar tatları gazilerimizle paylaştı... İsimlerinin altında ‘ne gazisi olduğu’ yazıyordu. ‘Gazilerimiz’ diye yazdım. Böyle bir ayrım yapmak doğru mu?