Ev ahalisiyle birlikte Giresun’daki sel felaketi ve sonrası yaşananları ekranda izliyoruz. Bir ilçe yok oldu tek kelimeyle... ‘Doğal afet filmi’ seti gibiydi. Ama bu gerçek olandı. Hani sel gelir, bir tahribat yapar gibi de değil. Bildiğiniz Dereli ilçesi çamura gömülmüş. Tabii bütün kanallar olayın anlatımında. Ekrana konunun uzmanları geliyor. Başta kim? Tabii ki her sel felaketi sonrası “Hocam ne olacak şimdi?” sorusunun muhatabı Prof. Mikdat Kadıoğlu... “Dere yataklarına ev yapmayın!” diye yineliyordu ekranda. Hoca her seferinde aynı şeyleri söylüyor. Ev ahalisi, “Sel olunca Mikdat Hoca, deprem olunca Naci Görür Hoca yetiş. Adamlar anlata anlata dillerinde tüy bitti, bari bir video hazırlasınlar, böyle bir felaket olunca alın yayınlayın diye televizyonlara versinler. Çünkü aynı şeyleri söylüyorlar ama dinleyen yok” diyordu.
4K TELEVİZYONUN OLSA NE YAZAR!
Evde konuşuyorduk “Yahu bu kadar para veriyorsun, en iyi ses ve görüntüyle televizyon izlemek için. Peki ne izliyoruz? Kaç programı takip ediyoruz? Hangi diziyi seyrediyoruz?” OLED olsa, QLED olsa ne yazar! 4K teknolojisiyle süslense ne olur? BBC’nin belgeselleri belki hakkını veriyordur. Yani bizim televizyonlar? Bu teknolojiyi hak eden ne var? Mart ayından bu yana şöyle bir baktığımızda bizim evde, yeni bir dönemin başladığını sezdim. Yerliler yerini tematik kanallara bırakmış. Ya da platformdan film izleme hali... 5 milyona da, 21 milyona da, 30 milyona da televizyon var. Sonra dizi kutuları yanına, onlara da para. Peki karşılığında bizim yerli kanallar ne veriyor? Televizyon bir büyük beyazperde olmanın ötesine geçebiliyor mu?