‘Acayip Hikayeler’ ilk bölümüyle şöyle bir silkeledi. Şevval Sam için “Rolünü iyi yapamadı” eleştirileri gelmiş. Ben de onlardan biriyim. Bana şöyle bir tablo çizdiler; zaten rolünü başaramayan birini oynuyor. Yani bir televizyon programcısı, rol yapıyor. Ama karşısında ona, bu rolünü ters yüz eden bir adam var. Şaşırıyor, bocalıyor. Oynadığı oyunun içinde başka bir oyuna düşünüyor. Böyle olunca, ‘başarısız bir oyuncu’ rolünü oynamaktan başka bir çaresi kalmıyor. Yapımcılar “İşte biz bunu vermek istedik; demek ki, başarılı olmuşuz” diyorlar.
YALAN DÜNYA TELAŞI
Kanal D diziyi tutturmakta kararlı. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Ve yaptığı da doğru. Hâlâ dizi, beklenen ivmeyi kazanamadı. Rollerle sözler bir türlü örtüşemedi. Diziyi izlettirmenin yollarından biri kanallar için diziyi ‘birden çok’ göstermek. Bunu da anlayışla karşılıyorum. Ama Kanal D’deki telaşı da görmemek mümkün değil. Son bölüm yayınlandı. Reklamlara bile girmeden, yani ‘durmaksızın’ dizi yeniden başladı. Düşünün ekmek parası olan reklamları bile es geçtiler.
UZUN DİZİNİN DİBİNE VURMAK
Bal gibi olur. STV’de ‘Öldüren Oyunlar 2’ diye bir anons. ‘TV’de İlk Kez’ diyor. Dizi mi, film mi? Hayır. Belgesel. Demek bir de bunun birincisi var. Onu izleyemedik kaçırmışız. Aşk ve entrika yok. Hayvan aleminin birbirini yemesi var. Onlar tabii ki bu durumdan habersiz. Karınlarını doyurmak ve doğanın dengesinde yollarını bulmak için uğraşıyorlar. Bazı amcalar, abiler de gelip çaktırmadan, görüntü alıyor. Montaj masasında kesip biçip, bir de altına müzik yerleştirip, ‘ölüm oyunu’ diye bize yutturuyorlar. Hikaye bu aslında. Adına da belgesel diyorlar.
BELGESELDEN DİZİ OLUR MU?
Film gibi dizi olur mu, çalışanların hakları diye isyan edilse de işte vız gelip tırıs giden bir dizi; ‘Lale Devri’. Kanalın verdiği yayın akışına göre 19.50’de başlıyor 00.30’da bitiyor. Son bölümün olduğu cumartesi akşamı, bunu farkettim. Kanalları dolaşıyorum döndüğümde ‘Lale Devri’. Bitmek bilmedi. Ve bunu o akşam farkettim. Vay be...
REHBERiM
İÇ SAVAŞTA AŞK: Savaş ortamlarında aşklar hep ilgimi çekmiştir. Sanki “Aşık mısın?” sınavı gibidir. Bu nedenle önyargılıyım. ‘Meleklerin Aşkı’ da Mary Lavelle’in iç savaşın içine giren İspanya’daki aşkını anlatıyor. Daha önce de oynadı. Olabildiğince bu atmosferi yaşatmaya çalışmış film. TNT/00.30
HIRSIZ DEDEKTİF ROLÜNÜ OYNARSA: Mesleği hırsızlık. Ama ne tesadüf kendini bir filmde dedektiflik rolü seçmelerinde bulur. Başarılı olmak için oyunculuk dersleri almaya başlar. ‘Kiss Kiss Bang Bang’ güldüren bir film. ‘Cehennem Silahı’ serisinin senaristi Shane Black film yönetmeni olursa. CNBC-E/22.00
‘AYOL NE ZEVKSİZ KADIN’ YARIŞMASI: Star’ın hanımlara hitap edecek yeni programı; ‘Benim Güzel Evim’. Yarışmacılar evlerinde misafir ağırlayacaklar. Sunuma ve evin haline puanlar verilecek. Ev sahibi de gelen misafirlerin getirdikleri hediyeleri yorumlayacak. Eh bunun sonunda yukarıdaki muhabbet olmaz mı? Bir de konunun uzmanı var; iç mimar İmre Hadi. Aslında bir müzisyen. Böyle nasıl diyeyim biraz Bülent Ortaçgil tarzı var. Merak edenlere ‘Bekler Durur Onca İnsan’ şarkısını dinlenemelerini tavsiye ederim. Belki bu yarışma, onun için de müzisyenliği için de yararlı olur. STAR/14.00
BUYRUN 12 EYLÜL BASININA: ‘Yakın Tarih’te Nazım Alpman, 12 Eylül döneminin basınını ele alıyor. Gazeteciler yaşadıklarını anlatacaklar. Hani hepsine inanın demiyorum ama bir ‘durum değerlendirmesi’ açısından faydası olur en azından. İZ TV/20.45