‘Yetenek Sizsiniz Türkiye’ bazen, nasıl denir, ‘faça veriyor’. Son bölümde yarışmacılardan biri, orkestra şefi olarak sadece fondaki darbukaları idare etti, aynı zamanda ritme göre değişik figürler yaptı. Ama bunlar ‘o an yaratılmış’ hareketler değildi. Düşünülmüş, müzikle birlikte epey çalışılmış figürlerdi. Sergen, “Bunun neresi yetenek?” dedi... Ona göre, müzik çalmış, yarışmacı da ritme ayak uydurmuştu; ‘bunu neresi yaratıcılık’tı... Yarışmacı, Sergen’in anlayacağı dilde söylemek gerekirse, ‘sıradan bir vatandaş’tı ve yorumu şu oldu: “Yaptığım teatral bir mizansen”. Yaptığı işin ne olduğunu anlatmak için bundan daha anlaşılır bir ifade olabilir mi? Gösteride ritm var, ritmle seçilen hareketlerin bütünlüğü var. Yani sıradan vatandaş, yaptığı gösterinin ne anlama geldiğini biliyor ve açıklıyor ama Sergen “Bunun neresi yaratıcılık?” diye ısrar ediyor. Neyse Hülya ve Acun olayı anladı da yarışmacımız yırttı!
‘HAREM’DEN AK PARTi’YE GÖNDERME
Gaibettin’in küresinde gördüğü İstanbul isimli küçük kasabanın ileride çok değerleneceğini duyan Sultan Küçük Esat, İstanbul’u fethetmek için sefere çıkmaya karar verdi son bölümde. Gaibettin neler görmüştü kürede? Kuleler, tüp geçit, çılgın proje!
TV DİZİSİ SANATTIR
Televizyon dizileri bir ‘sanat eseri’ midir? Sanatsal değeri var mıdır, yok mudur? NTV’deki bayram sohbetine katılan ‘İşler Güçler’in Ahmet Kural’ı, yaptıklarının ‘sanat’ olduğunu söyledi. Rol yapma eylemini gerçekleştirdikleri, bunun için yeteneklerini ve birikimlerini ortaya koyduklarına göre, “Müsaadenizle dizi sanat olsun” dedi. Yönetmen, oyuncular, senaristler bir araya gelince ve bu kişiler çok birikimli ve yetenekli olunca her ortaya çıkan ‘sanat’ mı olur? Onu uzmanlar bilir! Bizde şarkıcı olmak ayıp, sanatçı olmak yüceliktir!