Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Diziler bir bir dökülürken ve bunu sebebi ‘yeni reyting sistemi’ gösterilirken bazı ‘farklı senaryolar da’ sunulmaya başlandı. Yeni reyting yönetmeliği Resmi Gazete’de yayımlandı ve yürürlüğe girdi. Püf noktası şu; RTÜK’ün hazırladığı reyting ölçümüyle, iktidarın istediği reyting ölçümü farklı oldu.
RTÜK, ölçümlerin nüfusu10 binden fazla olan yerlerde yapılacağını öngörmüştü. Bunu kim istemişti? Reklamveren. Zaten reyting ölçümü eşittir reklamverenin reklam ölçümü. Reklamveren için, alım gücü olan nüfusu veya ürün dağıtımı yaptığı bölgenin ne durumda olduğunu bilmek yetiyor. Bundan fazlası reklamvereni ilgilendirmiyor. Aksine ölçüm için daha fazla para harcamak gerekiyor.

Yüzde 30’u da ölçeceksin
Ancak iktidar “Yüzde 30’u da ölçeceksin” dedi. Yasa da öyle çıktı. Yani nüfusu 20 binin altında olan yerler, Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 30’unu oluşturuyor. Bu yüzdeyi yok saymak, ölçümün Türkiye’yi temsil ettiğini söylemekle çelişiyor.
Ve burada şöyle bir ‘komplo teorisi’ gündeme geliyor: Neden iktidar yüzde 30’da direniyor? Sadece “Bu ölçüm eksik olur, tüm Türkiye ölçülsün” diyerek adaleti sağlamak için mi?
Siyasi otorite ‘reyting ölçümlerinin’ aynı zamanda yayın politikalarını etkilediğini biliyor. Buradan yola çıkıp, kırsal bölgeyi de işin içine katarak, ölçümlerin ve yayın politikalarının değişmesi, iktidar tarafından öngörülmüş olabilir. Yani çok izlenen kanallarda yeni ‘Armine eşarp dizileri’nin örneklerinin olması gibi. İzleyicinin daha ‘tutucu’ dizileri tercih ettiğini kanıtlamak gibi...
Hatta, TRT’in ölçümlerini yapan SBT şirketinin nüfusu 2 binin üzerindeki yerlerde ölçüm yaptığı yolunda duyumlar var. Yeni ‘ölçüm sistemine göre’ uygulamayı anlaşılan TRT başlattı bile! Bu bir öngörü; ne kadar doğru olduğunu zaman gösterecek.

İzleyici melodram izlemek istemiyor
Dizilerin ardı ardına yayından kaldırılmasının arkasında yeni ‘reyting ölçümü’ sistemini görmenin doğru olmayacağını söyleyenler de var. Bu görüşe göre, artık melodram diziler ‘aşırı doz’dan gidiyor. Yani peş peşe yeni dizilerin ekrana veda etmesinin nedeni, seyircinin artık bu tarz yapımlardan bıkmış olması.

10 yıldır aynı şeyleri izliyorlar
Konuştuğum yapımcılar, yeni yapımların gayet kaliteli olduğunu, oyuncuların, yönetmenlerin bu tarz yapımlar konusunda işi çok iyi öğrendiğini, ama zamanlama açısından bir hata yapıldığını söylüyorlar. “10 yıldır melodram izledi seyirci. Artık bıktı. Bu zaman dilimi daha neşeli işlerin yapıldığı zaman dilimi. Seyircinin yeni oyuncağı bunlar” diyorlar.
Peki iş bitti mi? “Dramlar bitmez. Ama şimdi zamanı değil. Biraz daha seyircinin bu konulara acıkması lazım. Bu dizileri alın beş sene öncesine kadar hepsi tek tek iyi iş yapacak diziler aslında. Ama şimdi, yanlış zamanda çekildiler onun için böyle bir durumla karşılaştılar” diyorlar. Yani ‘ölçüm sisteminin’ değişmesiyle ilgisi yok konunun.

Reklamın da izlenme oranı düştü
İşin bir başka yönü de şu; genelde izlenme oranları düştü. Seyirci bölündü. Öyle yüzde 20’ler ve üzeri üç tane iş arka arkaya gelemiyor. Yani dizilerin reklam değerleri düştü. İzlenme oranı düşünce, kuşak reklamların izlenmesi de aynı oranda azaldı. Bunun sonucu, reklamın da değeri düştü. Özetle böyle bir durumdan da bahsediliyor. Anlayacağınız, 2013, ‘izlenme oranlarında’ yeni bir dönem olacak. Yeni yeni veriler ortaya çıkacak ve yeniden bir ‘yapılanma’ yaşanacak.

120 dizi yayında!
Bir başka gerçek de bu... Önceki yıllarda yeni yayın döneminin başladığı kış sezonunda kanalların yayınladığı eski ve yeni yerli dizi sayısı 100 civarındaydı. Bu yıl yani eylül ayı itibarıyla sayı, 120’ye ulaştı. Bu sene dizi sayısı kendi rekorunu yenilemiş oldu. ‘Reyting ölçüm’ sistemiyle bunu izah etmek mümkün mü? Ya da şöyle diyeyim; bu kadar diziye hangi izleyici, hangi reklam geliri, hangi sistem dayanır?