Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Efsane Aile’de ‘eşek şakası’ dedikleri kıvama doğru gidiş oluyor, bu rahatsız edebiliyor. En çarpıcı örneği, geçtiğimiz haftalarda ‘Doğan ve babasında izledik. Doğan, evlenmek istediği Hazal’ı babasıyla tanıştırıyor. Hazal’ın babasının, yerine annesi geliyor. Doğan’ın aile Doğulu... Buraların gelenekleriyle yetişen bir babaya oğlu, “Ben dans ediyorum” derse, ne olur? ‘Erkeğin dans etmesi’ üzerine çeşitlemeler ortaya çıkıyor.

ÖRF, ADET VE DANS

‘Oğlunuz acayip dans ediyor’
Hazal’ın annesi, “Oğlunuz sizden saklamış dans etmeyi çok seviyor” diyor Doğan’ın babasına. Baba şaşkın, “Bunlar mı seni bu hale getirdi?” diyor. Doğan, “Hayır baba, Michael Jackson gibi dans etmek istiyorum” diyor.
“.... sana bir dans ettirecem...” babanın yanıtı. Oğlu, devam ediyor; “Sana hayallerimi anlatıyorum.” Cevap; “Senin...... hayallerine.” Annenin, “Düğünlerde rumbo (rumba dansı) yapmıştı. Hepimizi çok eğlendirdi” sözü babayı çıldırma aşamasına getirir. “Oğlum, sen bir kadın için kendini ne hale sokuyorsun? Gençliğin de bir adabı ve terbiyesi vardır.”

Haberin Devamı

‘Kahve yapan isterim’
Müstakbel gelin, “Dans kariyerimle ilgili bilgi ister misiniz?” diye sorar... Baba, “Sen bana kahve, çorba yapabilir misin? Soframa gelebilir misin?” sorularıyla nasıl bir gelin istediğini anlatmış olur. Gelinin, “Alexander tekniğini çok iyi biliyorum (Duruş tekniği)” sözleri, baba için hiçbir şey ifade etmiyordu.
Oğlu, dans eden, “Baba Machiato mu içersin?”, “Sana bir melisa çayı söyleyeyim” diyen biri haline gelir. Gelin diye getirdiği kızla annesi bir gariptir. “Benim oğlum yiğitti, aslandı” sözleri, babanın oğluyla ilgili tanımıydı. “Baleye ve sanata karşı değilim. Ama yerinde yaparsın” sözleriyle ortalık yatışırken, oğlunun, “Bir makarena yapıyorum, görmen lazım” demesiyle sinirler, doruk noktasına ulaşır. Baba, masadan aldığı bardağı “Gebertirim .... “ diye bağırarak fırlatır.”

Son nokta; ‘Başkası yapsın’
“Ülkemizde dans neden gelişmiyor?” diye Doğan, babasına sorar. “Bize ters bunlar. Dansı başkası yapsın 90 milyonluk memlekette” yanıtı, durumun özetidir. Şinasi Yurtsever ve Sinan Çalışkanoğlu’nun ‘huzursuz eden’ cümleleri ve ortalığı germek üzerine kurulu format, dansla ilgili görüşleri su yüzüne çıkaran cümleleri beraberinde getirdi. Biz, belki bu derece tepki göstermezdik, “Ne yapayım oğlum, dans edersen et” diyebilirdik. Doğan’ın babası için, söylenenler kabul edilemezdi.