Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları


Yok imparatorluk batmış, yok gazeteciler milleti dinlemiş, polis şefleri görevden alınmış, gazete çalışanları ajanmış... Bana ne kardeşim. İngilizlerin derdi beni niye gersin. “Şükür” dedim, bizde artık böyle şeyler olmuyor. Medeniyetin beşiğine bak. Koca devletin BBC kanalı üşenmemiş bir de belgeselini yapmış bu rezaletin. Adı da ‘Büyü Bozuldu’. Yani Murdcoh İmparatorluğu. Hem bu değil miydi daha geçenlerde ülkemize gelip televizyon işleri konuşan? Her tarafı bozulsa ne olur? Gazetecilerin hali neydi öyle? Birbirlerini gammazlıyorlar. Guardian almış sazı eline vur beline News Of The World’un.
‘Gazetenin muhabirleri telefon dinliyor’ diye de iddiası var. Telefon dinleyenlerden bir tane bulmuşlar BBC’ciler, gidip konuşmuşlar. Muhabir Sean Hoare, “Gazetenin kültürü böyleydi” dedi. Bu konuşmadan bir süre sonra evinde ölü bulunmuştu belirteyim. Gazetenin sahibi, Genel Yayın Yönetmeni hepsi bu kültürün içinde. Yaşam biçimi böyle. Neyse ki bizim gazetelerde böyle şeyler yok. Öyle çuvalla dinleme kasetleri filan taşınmıyor. Bir de şey komikti şimdi, bu gazete son sayısını çıkarmış pastayla kutlama yapıyorlar. Gazete çalışanları da işsiz kalmışlar ama olsun kutlamaya katılmışlar.
Acıdım bir gazeteci olarak durumlarına, acıdım. Mesele de nereden çıkmış biliyor musunuz? Bir kız kaybolmuş. Bu gazeteciler telefon dinleme uzmanı ya. Küçük kızın cep telefonuna ulaşmışlar. Yaşıyor havası vermek için mesaj kutusunu doldurup doldurup boşaltıyorlarmış. Neyse ki bizde böyleleri yok. Dinleme, elleme, karıştırma işlerini yapanlar yani. Başta dedim, NTV’ye kızdım diye. Ama bir yandan da karşılaştırma şansı doğdu. Ülkemde basının ne kadar dürüst, böyle belgelere rağbet etmeyen, böyle işlere bulaşmayan bireylerden meydana geldiğini, iktidardan ne kadar baskı görse de gıdım taviz vermediğini görme şansım oldu.

Haberin Devamı

BU DİZİ YAYINLANMAMALI

‘Person of Interest’... Bize kötü örnek oluyor. Son yayınlanan bölümünü seyrettim. Yetti bana. Gelenek göreneklerimize ters bu dizi. Her yerde kamera var. İzliyorlar, dinliyorlar. Mr. Finch diye bi adam işlenecek suçları önceden önlemeyi hedefliyor. Bana ne. Bir de ortak bulmuş; öldü diye kayıtlarda ama ölmemiş adı Rees. Eski CIA ajanı. Birinde para, ötekinde ajanlık deneyimi. Hay gizemine yani. Yok Lost’un yaratıcısı bir daha yaratmış. Adı da gizemdir bu işlerin. Düpedüz onu bunu dinliyorlar. Bir sahne vardı; “Aman işte bu yeter” dedim. Kadın avukatın bürosunda Finch. Arkadaş, yani Rees merkezde. Çaktırmadan konuşuyorlar. “Şimdi ben onun bilgisayarına virüslü eposta yolluyorum” dedi Rees. Ben “Tamam” yayından kaldırmak için bu sahne bile yeter dedim. RTÜK göreve. Topluma, millete kötü örnek olmak için başka sahneye gerek var mı? Virüslü eposta yolluyorsa bir dizi baştan kötü niyetlidir. Boşuna mı bunca insanı içerde tutuyoruz?

Haberin Devamı

REHBERiM

III. Dünya Savaşı’nın yaralarını zor da olsa sarmayı bilmiş yakın geleceğin dünyasındayız. Hakim totaliter sistem, barışı korumak adına insanların duygularını baskı altına almaktadır. Sanatsal nesneler bulundurmak ve güzel sanatlarla iştigal etmek yasaktır. Duygu ve heyecan uyandıracak şeylerle ilgilenmek, ölüm cezasına bile yol açabilmektedir. Konuya bakınca öyle ‘ütopik’ yani ulaşılmaz şeyler olmadığını hissetmek yanlış mı? Son günlerdeki bazı demeçleri bir daha gözden geçirince senaryonun hiç de ütopik olmadığı anlışılıyor. CNBC-E ‘Gişe Filmleri Kuşağı’nda ‘karşı ütopik bilim kurgu’ olarak değerlendirilen ‘Equilibrium’ var. ‘Matrix’le ‘Fahrenheit 451’ arasında olduğu söylenmiş. Bu şekilde eleştiriliyor. Ama “Yeni keşiflerde bulunanlar kıskanılır” diyenler de var. Buyrun izleyin. 22.00