‘Yasak Elma’, kendi kendini eleştiren bir dizi... Hatta, genelgeçer, yerli yapım anlayışının da bir öz eleştirisi gibi... Ve bundan rahatsız değil. “Olayın farkındayım ama önemli değil, ben de aynı şeyi yapıyorum” diyerek,
yoluna devam ediyor. Leyla, projenin ‘taze entrika’ karakteri oluverdi. Son bölümde Yıldız, onun Halit’in yanında tekrar işe başlamasına karşıydı... Leyla da onu tehdit ediyor ve “Senin de bu işin içinde olduğunu Halit’e söyleyeceğim” diyor. Caner’le Ender arasındaki muhabbet şöyle: “Her gelen de kabak çiçeği gibi açılıyor maşallah. Yani, ‘Ben bu entrikalara bulaşmayayım, intikamlar almayayım’ diyen yok, hemen dalarlar.” Hayret acaba kim istiyor böyle olmasını?
Bir başka sahne daha, yine dizinin
senaryo vasıtasıyla kendi eleştirisini yaptığı; Halit, kızı Lila’nın Yiğit’le yeniden beraber olmasını istemiyor. Durumu çözmesi için Amerika’da yaşayan annesi Zerrin’i çağırıyor. Zerrin ise olan biteni öğrenince, kafası iyice karışıyor. Lila, annesini Yiğit’le tanıştırıyor ve birlikte yemek yiyorlar.
Ender de geliyor.
Zerrin, Ender’e “Hay Allah neler göreceğim daha... Giderken (ABD’ye yani) bir oğlun vardı (Erim’i söylüyor). Geldim, bir tane daha oğlun (Yani Yiğit) ortaya çıkmış. Benim kızımla evlenmiş, boşanmış” diyor.
Ender yanıt veriyor: “Zerrin’ciğim böyle detaylarda boğulma.” Söz, bize aslında...
İzlerken düşündüklerimizi senaryo kaleme dökmüş. Sonra ‘kafaya takmaya gerek yok siz entrikaları izlemeye devam edin’ mesajı var... Biz de zaten kafaya takmıyoruz ve her sürprizi ‘olağan’ kabul ederek izliyoruz!
DİZİDEKİ TÜRKÜYÜ BİZ ONDAN DİNLEDİK
Hasret Gültekin, Sivas Madımak Oteli’nde yitirilen canlardan biri... ‘Zümrüdüanka’ dizisinin yayınlanan ikinci fragmanda bir türkü vardı;
‘Vakti seherde/Açılır perde/Düştüğün yerde/Derman sendedir’... Burcu Güneş söylemiş. Bu eser, Gültekin’in sesinde bir başkadır. ‘Rüzgarın Kanatlarında’ (1991) albümünde yer alır. İzlerken ve dinlerken bir kere daha o görüntüler gözler önünden geçiyor, yakılan bir Türkiye aydınlığı...