‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ın son bölümünde, ABD karşıtlığıyla milliyetçilik karışımı bol bol mesaj mevcuttu. Malum, Hızır Reis’le oğlu CIA tarafından kaçırıldı. Hızır Ali, “Baba Amerika’dayız. Bize de içerde bu tulumlardan giydiriyorlardı” dedi.
‘İşkencede Türkçe bağır’
Hızır Reis, “Kimse yok mu?” diye bağırdı. Oğlu, “İngilizce bağırayım mı?” dedi. Hızır verdi mesajı, “Boş boş konuşma ulan, ne İngilizce bağırması. Bağıracaksan Türkçe bağır. İşkencede bile Türkçe konuş, onlara işkence olsun oğlum.” Sonra içeri elinde coplarla birileri geldi. İçlerinden biri, “Sizinle konuşmaya gelecekler” dedi. Hızır Ali, “Burası neresi?” diye sordu “Susun” diye tersledi vatandaş. “Susmazsak ne yaparsın?” dedi Hızır. Sonra bir tane geçirdi içlerinden birine.Eller kollar bağlı, ilk yumruktan sonra pata küte giriştiler bizimkilere. Fena dayak yediler. Aradan bir süre geçti, bizimkiler yerde. Hızır oğluna, “Kalk kalk, çöktü demesinler” dedi. Amerika’nın önünde yani.
Bir Amerikalılar’da yok
Suzi sordu: “Adam sizden ne istedi?” Ünal, “Masaya oturmak” diye yanıtladı. İlyas, “O zaman abim ölmüş demektir” dedi. Ünal, Suzan’a açıkladı: “Sen bilmezsin, bunlarda racon var. Ölelim daha iyi demek istiyorlar.” Suzan, “Yoo biliyorum. Japonlarda da var, gurur yüzünden yani.” İlyas, ‘anladın işte’ der gibi, “O gurur dediğin Japonlar’da da, bizde de var. Dünyada var, bir Amerikalılar’da yok” diye söylendi.
Aklıma birden üçüncü köprünün halatı kopunca intihar eden Japon mühendis geldi. Bir de 301 kişinin öldüğü Soma. İntihar eden olmamıştı. Dizimiz tam yol ‘Kahrolsun Amerika’ şeklinde ilerledi. Bir zamanlar bu ülkede bunu diyenleri ne çok dövmüşlerdi. Nereden nereye geldik. Hiç yoktan iyidir!
Hayır dizileri
‘Adı Efsane’ dizisinde de rastlamıştım. “Hayırlara vesile olsun” sözü kulağıma gelmişti. ‘Hayat Şarkısı’ndan bir sahne vardı, son bölümde Hülya erken doğum yaptı, malum olaylardan dolayı. Evde torunu görme telaşı yaşandı. Bayram görmüş masada anlattı. Hatice Cevher, “Ben de göreceğim” dedi. Bayram, “Oylama yapalım” diyerek başladı sormaya, “Süheyla ve Hüseyin” diye devam etti. Masada oturan küçük Bahar’a bile sordu. Cevap, “Hayır.” Şu aralar böyle bir oylama yapmamakta fayda var!