Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Saat 15.00’e geliyordu. Ben ilk başında hissetmedim. Eşim, “Sallanıyoruz” dedi. Sonra seslerle sallanma giderek hızlandı. Evin bir rayın üzerinde gidip geldiğini hissediyordum. Zaman bitmiyordu. Sadece birbirimizin eline sıkı sıkı sarıldığımızı fark ettim o gidip gelmeler sırasında. Sonra çığlıklar ve ağlama sesleri geldi apartman girişinden... Biz giriş katında oturuyoruz.
Dışarı çıktık. Maskeleri unutmuşuz. Bizden başka birçok kişi can havliyle fırlamış onlarda da yoktu. Şoku atlatamayanlar, yakınlarına ulaşmaya çalışanlar, ağlayanlar... Sıvalarda dökülmeler vardı içeri girdikten sonra fark ettik. Bornova’dan kötü haberi üst komşudan öğrendik. Salgın, yerini depreme bırakmıştı.

Haberin Devamı

Kanaldan kanala

Biraz kendimize geldikten sonra televizyonu açtık. Kanalları dolaşmaya başladık. Ne çok haber kanalı olduğunu bu vesileyle bir kere daha gördük. Her kanal yer bilimciden geçilmiyordu. Hatta birinde ekrana gelen ünlü yer bilimcinin, “Daha iki kanala gideceğim hatta biri daha istedi ama gidemiyorum” dediğini duyduk!
Bu arada bir kanalımızda ‘profesör’ olarak ilan edilen kişinin emekli öğretmen olduğunu söylemesi bir ayrıntıydı!

Muhabirler canla başla

Her kanalın kendi çapında büyük uğraş verdiğini gördüm. Muhabirler özel haberin peşindeydi. Bazen ‘Sessiz olun’ uyarıları dinlenmedi. Haber heyecanı!
Bu vesileyle bir televizyon muhabirinin kelime haznesinin geniş olmasının ve konuşma yeteneğinin, görüntüden daha önemli olduğu gerçeği de bir kere daha ortaya çıktı. Anlatımın uzamalarında takılıp kalan da oldu, donanımlı olup dolu dolu anlatabilen de... Ama gördüğüm, bu yetenekte isimler azınlıktaydı.

İZMİR’İN YER DURUMU

Eşim hep söyler bana, “Oturduğumuz yer sağlam değil” diye. Bornova ve Bayraklı zarar gördü. Ekranda İzmir gerçeği dile getirildi.
2008 yılında bir proje yapılmış 9 Eylül Üniversitesi tarafından... İzmir’in altı ölçülüp biçilmiş özetle: Güzelyalı hariç kıyı şeridi riskli nokta.
“Bornova 300 metreye varan bir balçık zemin üzerinde” dedi bilim insanları. Bir başka gerçek, bu büyüklükte bir deprem binalar doğru inşa edildiğinde, yıkılmayabilirdi. Gökdelenlerin özellikle Mavişehir’e dikilmesi ve bunun devam ettirilmesinin sonucu zeminin bu ağırlığı kaldırmasının mümkün olmadığı da İzmir için bir işaretti. Çok önemli bir ikaz geldi, bakalım bundan sonra İzmir gerekeni yapabilecek mi?