Cumartesi televizyonu kapatmadan önce, mutlaka geçtiğim bir program var; ‘Bilge Han Demir ile Boks Gecesi’... Nerede olsa, mutlaka bulmuşumdur. Ev ahalisi, bu duruma tepkili; “Senin içinde şiddet eğilimi var” diyorlar. Bıraksalar, belki bir yarım saat daha fazla seyrederim, o kadar. Cumartesi izlenme oranlarında dikkatimi çeken bir durum, bu konuyla ilgili. Mesela geçtiğimiz cumartesi yayınlanan tüm karşılaşmalar, ilk 100’ün içine girmiş. DMAX kanalından bahsediyorum. O saatte (Ben gece yarısı yakalıyorum) açık olan televizyonlarda yüzde 5, hatta 6’sında izlenir olmak önemli.
Mesela TRT Spor’da yayınlansa, bu oran çok daha yüksek olur. Ciddi olanları var
bu maçların, bir de ‘sirk usulü eğlencelik’leri... Anlatım konularında tabii ki biz boks maçlarını Orhan Ayhan’dan dinledik. Onun sunumu bir başkadır.
ALT YAZILARLA İZLENMİYOR
TRT 2’de Alin Taşçıyan ile Mehmet Açar’ın sunumuyla özel bir İran filmi gösterildi; ‘Bir Ayrılık’... Berlin Film Festivali’nde hem ‘Altın Ayı’ya hem de tüm oyuncu kadrosu için ‘Erkek ve Kadın Oyuncu’ ödüllerine layık görülen bir projeydi. Ev ahalisiyle izlemeye başladık. Alt yazılarla filmi takip edip, oyuncuları izlerken çok zorlandık. Hele, ilk başlarda hızlı geçen diyalogları görelim derken, filmin içine giremedik. Alt yazı karakterlerinin daha etli olması lazım.
Çok küçük kalıyor. Bu da bizim açımızdan zorlanmanın ötesine geçti.
‘Hocam günah mı?’ gibi değil!
Bir sahne vardı. Nadir’in (Peyman Mooadi) alzheimer hastası babasıyla ilgilenmesi için tuttuğu Razieh’in (Sareh Bayat) bir görüntüsü... Baba altına kaçırmış. Razihen’in değiştirmesi lazım. Bir küçük defter çıkarıyor. Bir numaraya bakıyor. Çeviriyor ve konuşuyor; “Dini bir sorunum var” diyerek durumu anlatıyor. Karşı tarafı ikna etmesi kolay olmuyor. Sonunda icazeti alıyor. Bir de küçük kızı var. Olan biteni izliyor. “Babama söylemem” diyor. İran toplumunun gündelik yaşamından bir kesit. Bir yönetim biçimi. Hani bizde ekranda hocaya, ‘Günaha girer miyim?’ diye sorulan bir durum gibi
değil!