Her evde cüzdanının müsade ettiği ölçüde yemek yapılıyordur ve ekranda yemek kanalları izleniyordur. Jamie Oliver ile bu kadar yakın olmamıştık. Saydım, Çin usulü yahni yemeğinin gösteri aşamasına dört defa denk geldim. Böyle olunca, durum çok izlenen Kemal Sunal filmlerine dönüyor. ‘Hah şimdi limonu sıkacak bak bu sahnede’ durumu... Eşim, “Çevir bakalım yemek kanalını, bir tarif alalım” dedikçe, Jamie’nin yüzü daha sık görülmeye başladı. “24 Kitchen kanalının diğer programları da var” diyeceksiniz. Valla biz ne zaman açsak, karşımızda kendisini bulduk. Bu kadar mı tesadüf olur? Bir yemek kanalı daha vardı.
O gitmiş. Ev ahalisi, “Bir kanal daha olmalı” diye tutturdu. Ben de yazayım dedim.
GALATASARAY MAÇLARI TEKRARDA
TRT Spor, 1987 yılı 25 Ekim günü oynanan bir Galatasaray-Fenerbahçe maçını verdi. Spor yazarlarıyla konuşmalar, rahmetli Necmi Tanyolaç abi, sonra Coşkun Özarı abi... “Abi” diyorum çünkü, küçüklüğüm onların çocuklarıyla geçti. Hani nasıl derler, aile gibiydik. Murat ile Nedim sonra Nedret... O günlere gittim. Basınköy ve Galatasaray Adası günleri... Neyse, sonra hakemlerin odasına girdi kamera. Taraftarlarla, futbolcularla, teknik direktörlerle taze taze maç sonu konuştular saha kenarında...
Şimdi böyle takım elbiselerle sahanın kenarında caka satılıyor ya maç öncesi. O yılların samimiyeti ve heyecanı yok şimdiki formatta... Tribünler yarı yarıya mesela. Şimdi rakip seyirci kafesin içinde! Daha güzel günlerdi. Bu arada bugünlerde Galatasaray’ın eski maçlarına her denk geldiğimde izliyorum. Dikkatimi çekti, tekrara düşmeye başladı. Bazı karşılaşmalar gösterilemiyor malum nedenlerden dolayı...
HEPİMİZ EŞİTİZ!
“İşte ünlü müzisyen eline gitarını alıyor” ya da yok “Ünlü star balkonda şarkılar söylüyor” olmadı, yemek yaparken çekiyorlar, kağıt oynarken, çocuk severken ya da kedi... Evde top sektiren futbol cambazı...
Ne yaparsan yap, benden üstün bir tarafın yok. Şöhretinin tüm sınırı, duvarda bitiyor. Bu karantina günlerinin tüm dünyanın eşit bir ‘entertainment dünyası’ olduğunu gösterdi. Ben de gitar çalıyorum, sen de çalıyorsun balkonda, ne var bunda?