‘Tatlı İntikam’ yenilenmiş haliyle başladı. Ev ahalisi ‘ağır ve ağdalı’ buldu. Lokantada Pelin’le Barış buluşuyor. Kamera önce Beethoven ‘Ay Işığı’ sonatı çalan arkası dönük bir kardeşimize dikkat çekmemizi istedi. Sonra Pelin girdi ve rezervasyonu yapılmış masaya gitti. Bütün lokanta yemekle meşguldü.
Pelin’in dikkatini piyanist çekti. Mecbur çekecek çünkü o piyanist, bizim yetenekli bay Barış. Pelin’in “Piyano çaldığınızı bilmiyordum?” sorusu bizim Barış için büyük fırsat; “Beş yaşından 17 yaşına kadar ders aldım. Sonra üniversite, yurt dışı, yüksek lisans vakit olmadı.” Hem uzun zaman piyano dersi almış, üniversite yetmemiş yüksek lisans hem de yurt dışında bunları
yapmış, yani dört dörtlük çocuk!
“Uzun zamandır çalmıyordum, senin bundan etkileneceğini düşünmüştüm” lafını senaryo
Bülent kabul etmiş Tankut’un imzası gerek. O bir yıldır ortada yok. “Buldun mu?”, “Gelip seninle görüşecek mi?” Cevap; “Geldi bile.” Ve müzik başlar nitekim! Lokantaya uzun zamandır kayıp ve motosikletten
inmeyen adam kaskı elinde siyah kıyafetiyle girer. Müzik devam eder o masaya
ilerler. Pelin için sürpriz olur.
Tankut oturur ama elini sıkmaz.
Bir zamanlar neydik bakışları bir gider bir gelir. Bütün bunlar için dokuz dakika harcamış dizi. “Lokantayla ilgili planlarım var” Barış’tan gelir. “Ben imzayı atacağım ve bu iş bitecek öyle mi?” diyerek kısa keser Tankut. Pelin, “Kabul edecek misin?” der. Bakışlar hem kalleş hem de aşk kokar.
“İki gününüz var sonra İstanbul’dan gemiyle gidiyorum” diyerek Pelin’e zarfı da atar çaktırmadan. Sonra kalkar ve kapıdan çıkar. Fonda, Grup 84’ün ‘Ölürüm
Hasretinle’ şarkısı çoktan başlamıştır.
Dizi klibi devreye girer. Dizilerin sığındığı limandır şarkılar! Tankut’un gözyaşları
bu acılı şarkıya dayanamaz.
Tankut motosiklet üzerinde, bizimkiler Barış’ın aracında giderken şarkı hâlâ devam eder. Tam dört dakika şarkıyı dinleriz. Tankut, bir deniz fenerinin dibine gelir oradan denize bakar. Barış da Pelin’i evine bırakır. “Ne zaman istersen bütün restoranların başına geçebilirsin” derken içinden Barış’ın ‘restoranı bırak gel sen benim ol’ bakışları vardır. Benim hesaplarıma göre 21.05’te başlayan bu sahne (Tankut, Pelin ve Barış üçlüsü) 21.18’de tamamlanır. Tam 13 dakika. Dizi, 120 dakika olunca bu durumlar kaçınılmaz oluyor. Sahne yerli dizilerin
hallerine çarpıcı bir örnekti. Bu arada
lokantada masaya hiç servis yapılmadı!