Danimarka-Finlandiya maçında Eriksen’in o yere düşüşünü, kendinden geçtiği anlarını ve yaşamla mücadelesini ekranda izledik. Yaşamak nedir bir an, bir saniye kadar kısa olabiliyor. İlk 15 saniye çok önemliymiş. Bu kadar kısa yaşamın sınırı... Sonra sedyeyle çıkarılışını gördük. Peki ne olmuştu, durum nasıldı?
TRT Spor habercilik refleksini gösterip konunun uzmanı Kardiyolog Doktor Halil Akın ile konuştu. İlk görüntüler üzerine neler olabileceği tartışıldı. Eriksen’in sedyede elini başına koyduğu ve hayata tutunduğu görüntüleri de geldi. Onun üzerine de yorumlar yapıldı. İzleyicilerin olabildiğince çabuk ne olup bittiğini öğrenmesinde büyük katkıları oldu. Kutlamak gerekir TRT Spor’u...
YORUMLAR ÜZERİNE
Hemen ifade edeyim; tüm ekip canla başla çalışıyor. Böyle turnuvalarda maç anlatımı bizim gibi ‘duygusal’ ülke atmosferinde zordur. ‘Hamaset’ ile ‘gerçeklik’ çarpışır ister istemez.
İtalya karşısındaki halimizi kabullenemedim. İsyan ettim. Bu genç ve yetenekli kadro bu hale nasıl gelebildi? Galler ve İsviçre maçlarında “Biz buyuz” diyeceğiz, buna eminim.
Gelelim maç anlatımına... İki deneyimli isim yorumladı: Levent Özçelik ve Erdoğan Arıkan. Skor olmuş 2-0, “Milli takımımızın daha fazla hücumu düşünebileceği dakikalar olabilir. İlk 45 dakikadaki görüntünün daha fazla dışına çıkmalıyız” diyordu Özçelik. Hani şimdi bir şey söylesem, ne derler durumu...
İlk yarıda “Asla asla ileride pres yapmamamız lazım, onu istiyorlar” sözü Şenol (Güneş) Hoca’nın şablonuydu sanki! Erdoğan Arıkan, “Önümüzde iki maç var” derken, ‘Bu maç bitti...’ iması gibiydi. Levent Özçelik, “Erdoğan, maçı bırakmayacağız’ ile durumu toparlamak istedi. 3-2’lik Çek maçını hatırlattı sonra. Arıkan anlatmış. “Olmaz diye bir şey yok. Belki yenileceğiz ama geri dönüş vardır!” Özçelik’ten duygu karmaşını çok iyi anlatıyordu. Erdoğan Arıkan mesajı almış; “Bırakmamalıyız, bırakmayacağız.”
O maçtaki görüntüye benzer bir milli takım ile umut vermek istiyordu. Gidecek hali yok takımın, izliyoruz. Gol yeme yeter diye çıkmış, iki gol yemiş ve artık teslim. “Gel sen anlat kolaysa” diyeceklerdir. Zor durum. Anlatırken heyecan dozu ile gerçek arasındaki köprü kıvrak geçişlerle olur. Sanırım burada sorun çıktı...