Derdi olan filmleri seyretmek, çok izlenen kanallarda bir hayal... Bu yapımlar, bizim çok üretilen yerli komedilerle, bilim-kurgu dizilerinden arta kalan zamanlarda gösterimde... ‘Yeter ki bir şeyler anlatsın’ haline bile razı olmaya başladık. Ekranın ne kadar sığ ve ‘entelektüel’likten uzak olduğunun bir işareti.
Sony Channel’ da arka arkaya iki film vardı cumartesi günü. 2010 yapımı ‘Deney’ (The Experiment) ve 1971’e ait ‘Köpekler’ (Straw Dogs). ‘Deney’de Adrien Brody ve Forest Whitaker başrollerde. İşinden kovulan ve ekonomik sıkıntı yaşayan Travis (Brody), gazetede bir ilanda, insan davranışları üzerine iki haftalık bir deneyde, günlük bin dolar ücret ödeneceğini görür. Bu miktar şüphe yaratsa da, fazla düşünmeden ilana başvurur. Bir dizi rahatsız edici test sonrası, programa seçilir. Deney bir hapishane simülasyonudur. Deneklerin yarısı mahkum, diğer yarısı gardiyan rolünü üstlenecektir. Ancak deney, vahşi bir katliama dönüşür. Orijinal Alman yapımı ‘Das Experiment’in video için yapılmış Amerikan hali...
Diğeri de Sam Peckinpach’ın bir ‘şiddet harikası’, Dustin Hoffman ve Susan George’un başrollerini oynadığı ‘Köpekler’in Amerikan hali. Bu iki filmi de ‘çok izlenen’ kanallarda görme şansı olamaz. Düşünün TRT 1’de ‘Terminatör: Genesis’ filminde, kadının çıplak gölgesinin buzlandığı bir TV’nin önündeyiz...
Sigaralı filmlerin bile buzlanmasının anlamsız olduğunu savunurken, içkiden en ufak ‘aykırı sahneye’ kadar uzanan buzlanmış bir dünyanın televizyonunda, yukarıda saydığım iki film bile aykırı olabiliyor.
DÜŞÜNMEK DEĞİL, KADRO ÖNEMLİ
Sinemadan haber kanallarına ve düşünmenin ön planda olduğu programlara gidelim... Kadrolu ekiplerin, temcit pilavı gibi aynı şeyleri, farklı cümlelerle anlatmaya çalıştığı bir dünya sunuluyor. ‘Aykırı’, isim ve düşüncelerin arada bir tesadüfen yaklaşıldığı yapımlar da var. KRT TV kanalında Hulki Cevizoğlu’nun ‘Akıl Çelen’ programında Prof. Dr. Niyazi Kahveci’nin muhabbeti mesela... Hocamızın dinle felsefe geçişleri ve açtığı ufuk, en azından soruların ardı ardına gelmesi, sözünü ettiğim kadrolu tartışmaların ve tek görüşten birden fazla konuk üreten programların arasında açan bir çiçek olmuyor mu?