CNN Türk’te Yargıtay’ın ‘figüran işçidir’ kararı üzerine bir haber ekrandaydı. Cast ajansı sahibi Caner Gül konuşuyordu. Gül, “7 binin üzerinde cast ajansı var. Yaklaşık 700 bin genç, oyuncu olmak için başvuru yapıyor” dedi. Ne o kadar kişi oyuncu olabiliyor ne de bu kadar çok cast ajansı ‘gerçek ajans’ olarak çalışıyor.
Bir nevi masaj salonu kıvamı!
‘Merdiven altı kurslar var’
Caner Bey, şöyle devam etti: “İş çığrından çıkmış. Özel üniversitelerde ciddi anlamda oyunculuk bölümleri açılıyor. Merdiven altı eğitim kursları var. Kurslar almış başını gidiyor. Genç insanlar, ‘oyuncu olacağım’ diye hayatlarını heba ediyor. Genetik bölümü okumuş, ‘oyuncu olacağım’ diye geliyor.”
‘Herkeste Beren şansı yok’
“Herkesin Beren Saat gibi şansı yok” diyen Gül, şöyle konuştu: “Onun gibi yüzlerce güzel kız, Kıvanç Tatlıtuğ gibi binlerce yakışıklı çocuk var.” Cast ajansından, oyuncu koçluğuna, menajerden, basın danışmanına, dizi yapımcısından, televizyon yöneticilerine uzanan çok büyük bir halka var. Her halka, kendine sıra geldiğinde, “Gel kardeşim seni ünlü yapacağım” diyor.
‘55 sayfaydı 110 oldu’
Kanal 24’te Zeynep Türkoğlu’nun ‘Portreler’inde senarist Baykut Badem vardı. Badem, “Eskiden 55 sayfa senaryo yazıyordum, şimdi 110 sayfa” dedi. Uzun dizilerin bitmeyeceğini de sözlerine ekledi.
Maliyetini düşürmek lazım ama bu mümkün değil. Teknik altyapı, ekip ve oyuncu maliyetleri söz konusu olan... Öyle olunca, karşılamak için, reklam şart. Reklamın saniye ederi düşük. Bu durumda dizi süresi uzayıp, reklam kuşağı artırılıyor. Bu aralar ‘Kalk Gidelim’i yazan Badem, “Beş kuşak reklam aldığımızı biliyorum” dedi. Kısır döngü yani... “Peki çözüm?” diye sorulduğunda, şöyle ilginç bir öneride bulundu: “Seyirci 90 dakika izlediği kendi dizisi dışında, başka
yapıma geçmediği takdirde, bir şekilde çözüm olabilir.”
Bir başkasına geçmesi demek, o projenin izlenme oranının artmasıymış!
Süreyi uzatarak, bu engelleniyor yani.