CaddeSibel, Günay'ı yıkıp geçti

Sibel, Günay'ı yıkıp geçti

26.12.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Sibel, Günayı yıkıp geçti

ipini çekmediğim kapı kalmadı. Ortaköy'den Etiler'e, Maçka'dan Şişli'ye kadar bir sürü gece kulübüne uğrdım. Mecidiyeköy'deki Günay Restaurant'da sahne alan Sibel Can'ı dinlemek nihayet kısmet oldu. Yanımda sırdaşım İsmail Akkaya vardı. Öyle kalabalıktı ki rezervasyon yaptırmadığımız için yarım saat ayakta bekledik. Sağolsun, şef Halil Aytemiz, zar zor iki kişilik bir masa yaptı. Kalabalıktan tuvalete bile 45 dakikada ulaşabildim. Bence son kuşağın en başarılı assolisti Sibel Can. Sahnesi de repertuvarı da muhteşem. Ama kilo almış! Neyse ki biz Türkler etli, butlu kadın severiz de batmıyor. Sibel iki kostüm giydi. Nur Yerlitaş imzalı. İkinci kıyafet leopar desenliydi. Sibel'i olduğundan daha kilolu gösteriyordu. Sibel'e 21 parça saz eşlik etti. Bugün Maksim ayakta, Fahrettin Aslan da hayatta olsaydı Sibel Can değişmez assolistleri olurdu. Allah ses vermiş. Yorumu da mükemmel. Sibel, Türk Sanat Müziği'nden fantezi ve pop müziğe varıncaya kadar üç saat boyunca okudu. 'Fikrimin İnce Gülü', Nil Burak ile özdeşleşen 'Ben Suyumu Kazandım da İçtim', 'Severek Ayrılalım', 'Ağrı Dağı Eteğinden', 'Çakkıdı', 'Eski Toprak', bir Sezen Aksu şarkısı olan 'İstanbul İstanbul Olalı'... Ve daha neler neler. İnsan içtikçe içmek istiyor. Yıllar sonra rakı içtim ve kendimden geçtim. Yalnız ben mi? Sırdaşım İsmail Akkaya başta olmak üzere salondaki herkes aynı havadaydı. Eski bakanlardan Cavit Çağlar, Hasan Şer, Tuncay Özilhan ve dostları, Canan Yaka-Ergin Tanca, Meral-Hasan Kosif, Jumbo çatal-bıçaklarının ortağı İrma-Nurhan Çıtak, İletişim Reklamcılık'ın sahipleri Gülay-Cengiz Yüksek görebildiğim isimlerdi. Hafta sonum hareketli ve bereketliydi. Çalmadığım, Günay'ın yemekleri yine harikaydı. Zaten Günay Tuncel yıllardır yemek konusunda başarılı ve iddialıdır. Barda, Sibel'i izleyenler arasında 'Siyahların Kadını' modacı Neslihan Yargıcı da vardı. Günay Tuncel ile yeni yılda Günay'da kabare-şov başlatacaklarmış. Ünlü organizatör Erkan Özerman da destek verecekmiş. Bu arada Günay, şefleri Halil Aytemiz ve Yalçın Demircan ile birlikte, Kuruçeşme'deki Sea House by Şükrü'nün işletmesini almış. Ocak ayının ilk haftasında burayı şık bir balık lokantası vegece kulübü yapacaklarmış. Yine ilk kez benden duyun istedim. Günay Telefon: (0212) 230 33 33. Günay Kabare Supper Club devam Günay Restaurant'dan çıktıktan sonra Kuruçeşme'deki ünlü gece kulübü Reina'ya uğradık. Bir masada Reina'nın patronu Mehmet Koçarslan, Semiramis Pekkan ve arkadaşlarıyla yemek yiyordu. Mehmet Koçarslan, yeni yılda Amerika'ya, eşi Müge Hanım ve çocuklarının yanına gideceği için yakın dostlarına yılbaşı daveti veriyordu. Biz de davetliydik. Sibel Can'ı dinlemek için Günay'a gidince yemekten sonra uğrayabildik. Mehmet Koçarslan'a Hollanda'nın başkenti Amsterdam'da çok ünlü olan ve İstanbul Ortaköy'de şube açan Supper Club'ın ne olduğunu sordum. Çünkü adamların tası-tarağı toplayıp gittiğini duymuştum. Bu sözlerim üzerine Mehmet Koçarslan beni Reina'nın karşısındaki gece kulübü Crystal'ın alt katındaki Supper Club'a götürdü. Biliyorsunuz, Supper Club'ı Türkiye'ye Erol-VarolKaynar kardeşlergetirmiş ama yürütememişlerdi. Ardından Mehmet Koçarslan 10 yıllığına isim hakkını almıştı. 30 yıla yakın Amsterdam'da yaşayan Adem Akdeniz de buranın başına geçmişti. Tası-tarağı toplayıp giden Adem Akdeniz'miş. Supper Club'ın yeni işletmecisi Hagop Mamas ile tanıştım. Şimdilik Supper Club olarak devam edeceklermiş. İşler iyi gitmezse isim değiştireceklermiş. Bence eğlenceseverler Supper Club'ı pek sevmedi. Zararın neresinden dönülse kârdır. Ece ile Tardu Mojo'da yakalandı Hafta sonunda çok yer gezdiğimi yazdım ya, methini duyduğum Taksim'deki Mojo Bar'a da bir ara uğradım. Buraya daha çok entel-dantel isimler geliyor. Bir köşede 'Binbir Gece'nin yıldızlarından, Tardu Flordun vardı. Manken Ece Gürsel ile sarmaş dolaştı. Tardu'nun, Ece'ye "Beni kimse reklam aracı olarak kullanamaz. Size malzeme olmam" dediğini duydum. Ardından Ece, Mojo'yu terketti. Sonra da biz çıktık. Çok sık İstinye Park'tan söz ettiğim için kızmayın bana. Orada 39'a yakın lokanta, bar ve kafe var. Üstelik her keseye ve damağa uygun. Fast-food olanları, dünya markalarıyla yarışabilecek olan Pelit, Saray, Özsüt gibi pastaneleri saymıyorum bile. İstinye Park'ta Pep Tapas Eve de yakın olunca akşamları iş çıkışı soluğu orada alıyor, randevularımı da orada veriyorum. Sağlıklı olduğu için tercihim, balık. Bir de son günlerde Pep Tapas'a taktım. Aranızda "Tapas ne?" diyenler olabilir. İspanyollar mezeye Tapas diyor. Geçmişte, İspanya'da, şarap mahzenlerinden kadehle şarap satılırmış. Servis sırasında şarabı tozdan, kirden korumak için kadehlerin üstüne tabak kapanır, içi boş kalmasın ve hoş gözüksün diye de içkiye yakışan bol baharatlı minik ekmekler üzerine yiyecekler konurmuş. Tapas adı verilen bu yiyecekler, günümüzde İspanyol barlarının vazgeçilmezleri. Küçük tabaklarda sunulan çeşitli tapas lezzetlerinden damak tadınıza uygun olanları kolayca seçmeniz içinset menü alternatifleri sunuluyor. 8 adet set menü yapmışlar. Benim tercihim, vejetaryen ve deniz mahsullü olanı. Midye, yengeç, kalamar, karides, ahtapot ve balık tatlarını Pep Tapas'da mutlaka denemelisiniz. Tapas'ınızı meşhur İspanyol içkisi 'Sangria' veya yöresel üzümlerden üretilen 'Cava' adlı köpüklü İspanyol şarabı eşliğinde yiyebilirsiniz. Ben Sangria'yı pek tutmadım, 'Cava' daha iyi. Yemeğin üstüne armut tatlısı ve Tarta de Santiago (bademli turta) öneririm. Fiyatlar makul, korkmayın. Telefon numarası (0212) 345 52 68. Herkese hayırlı, mutlu bayramlar diliyorum. Bayramı fırsat bilip minik bir tatil için yurt dışına çıkıyorum. Bu da demektir ki cumartesi dükkan kapalı olacak. sdudek@posta.com.tr İyi bayramlar