19.04.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Büşra Köksal-Busra.koksal@milliyet.com.tr
Sertab Erener, sanat hayatının 25’inci yılına denk gelen ‘Sertab’ın Müzikali’ projesiyle adından söz ettiriyor. Biletleri günler öncesinden tükenen etkinlik kapsamında, yarın ve 27 Nisan’da Uniq İstanbul’da sevenleriyle buluşacak sanatçıyla, “Hayalimdi” dediği projesini konuştuk.
- Müzikal, 25’inci sanat yılı için özel bir çalışma mıydı?
25’inci yılla müzikalin büyük bir bağı yok. Bu fikir, çocukluğumdan beri içimde kalmış bir hayal. New York’ta doğsaydım, herhalde Broadway’de bir müzikalde söylüyor olurdum. Üç yıl önce başladık çalışmalara. Her yıl yeni bir şey yapmak, stresli. Ürettiğini sürdürülebilir hale getirmek daha değerli. Şarkılarla dansı nasıl birleştirebilirim diye düşünmeye başladım. Sonra büyüdü ve adını ‘Sertab’ın Müzikali’ koyduk.
- Müzikalin çıkış noktası tam olarak neydi?
Kendimi zorlamayı seviyorum. İçinde beni zorlayacak şeyler yoksa, yaptığım şeyden sıkılıyorum. ‘Mikrofonu al ve şarkı söyle’ kısmı yetmemeye başladı. Maalesef bu coğrafyada şov dünyası gelişebilen bir endüstri olmadı. Ekonomik ve kültürel zorluklar var. Müzik ve dansı birleştirmenin farklı yolları bulunuyor, mesela Amerikan pop kültüründe dans ve koreografi anlayışı farklı. Onların müziğine yakışıyor. Buraların müziğine yakıştıramıyorum nedense o tarzı. Danssız bir müzikal olamayacağı için Beyhan Murphy ile çalıştık.
- Oganizasyonun adı ve şarkıları nasıl bulundu?
İsim bulmak zor bir şey, abim (Serdar Erener) ‘Sertab’ın Oda Müziği’ni bulmuştu. Dedim ki, ‘O zaman bu da ‘Sertab’ın Müzikali’ olsun’. Şarkıları belirlerken, 25’inci yıl devreye girdi. Beyhan Murphy dedi ki, ‘Gel, 1992’den 2018’e kadar oluşturduğun yelpazeden gidelim.’ Sonra 90’lar ve 2000’ler olarak ikiye ayırmaya ihtiyaç duyduk. Çünkü 25 yıl; ilk 10 yılı 90’ları anlatıyor, diğer 15 yılı 2000’leri. Sevilen şarkılarımı dinleyicime sordum, sonra da bendekilerle karşılaştırdım. 30’dan fazla şarkı bulduk.
25 yılımı anlatırken, bir hayat yolculuğu da yapıyoruz. Ve herkesin anısına şarkılarla dokunuyoruz. ‘İncelikler Yüzünden’de babamı kaybettikten hemen sonra o klibi görmek mesela... İtiraf edeyim, hiç kolay olmadı performansını yapmak. Sinir uçlarına kadar tüm duygularına dokunabiliyor musun herkesin... Sanırım en büyülü tarafı da en şeffaf halinle sahnede durabilmek ve içini açmak.
- Ekip ruhu dikkat çekiyor, uyumu nasıl yakalandınız?
Müzisyenler, dansçılar, reji ekibi, ışık, ses, sahne arkası prodüksiyon ve sayamadıklarımla, 40-50 kişiyiz. Herkes bu fikre inandı. Başlangıçta çocukluk hayalim olan şey, herkesin hayali oldu. Örneği yapılmamış bir şeyi birlikte inşa etmenin heyecanı, buradaki en güçlü şey.
- ‘Sertab’ın Müzikali’ yıl boyunca devam edecek mi?
Evet. Nisanda devam edeceğiz, mayısta Uniq İstanbul’da olmayacağız çünkü haziranda Açıkhava’dayız. Hayalimiz, 4-8 gibi büyük rakamlarla Açıkhava’da sahne almak. Broadway’deki örnekleri gibi yıllarca oynamak ve turne yapmak.
Müzikalden belgesel çıkacak
- ‘Sertab’ın Müzikali’ DVD olarak yayınlanacak mı?
Hangi formatta, nasıl sunacağımızı henüz bilmiyorum. Ama sadece konser gibi değil, baştan sona emeği geçenlerle röportajlar, provaların görselleri, sahne arkası, başımıza gelenler, yani tüm süreci bir belgesel gibi 2019’a kadar hazırlamayı düşünüyorum.
‘Hah’ insanları galeyana getirdi’
- Eurovision’daki ‘Every Way That I Can’ performansınız hâlâ unutulmadı. Bu coşkunun yıllardır sürmesi size ne hissettiriyor?
Eurovision çok meşakkatli bir süreçti. Önceden yapılmamış şeyleri denedik. Hâlâ Eurovision’un en iyi şarkı listesinde ilk 5’lerde duruyorsa, belli ki, rüşdünü ispat etmiş. Eserlerin kendi sırrı var, hiçbir matematiğe uymaz. O parçanın ilk nakaratından sonraki an ve ‘Hah’ ile şarkının bileşenleri, insanları galeyana getirdi sanırım. Belki de o ‘Hah’ı söylemeseydim, bir şeyler eksik kalacaktı.